2011 -
Bayram Sarayoğlu –
Artvin merkeze bağlı Sümbüllü köyünde yaşayan
emekli orman memuru Mehmet Nişancı, yıldırım düşmesi sonucu ormandaki
ağaçta çıkan
yangını çevredeki ağaçlara sıçramadan söndürdü.
Orman işletme şefliğinden emekli 54 yaşındaki Mehmet Nişancı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 20
Eylül Salı akşamı başlayan yağmurun ardından patlamaya benzer bir ses duyduklarını belirterek, ''Bu sırada ailemle birlikte evimizin yakınındaki
ceviz ağacının altında oturuyorduk. Burası yüksek gerilim hattının geçtiği bir yer. Sesi duyunca hepimiz evlerimize kaçışmaya başladık. İlk paniği atlattıktan sonra dışarı çıktık. Komşum, Yasak Orman'ın 200 metre içinden dumanların yükseldiğini görünce bize seslendi. Ateşi görür görmez ormana doğru koşmaya başladım'' dedi.
Orman yangının nasıl bir felaket olduğunu çok iyi bildiğini ifade eden Nişancı, şunları söyledi:
''Onun için zaman kaybetmeden, yanıma hiçbir şey almadan yanan ağaca doğru koştum. Ama ağaç çok büyüktü, yaklaşık 80 santimetre çapında ve 35 metre yüksekliğindeydi. Çıkmam için
yardım gerekliydi. Bu arada ateş bir insan boyunu da geçmişti. 35 metrelik ağacın 15. metresinde ateş sürekli büyüyordu. İşin kötüsü ise ağaç çok fazla reçine salmıştı. Çıra gibi yanıyordu. Eniştem Hüseyin Yüzbaşıoğlu'nun omzuna basarak ağaca çıktım. Çok yorulmuştum ama söndürmem gerekiyordu. Ağaca çıkmadan önce tişörtümü çıkararak ıslattım. Elime sardığım ıslak tişörtümle boğma yöntemi kullanarak ateşi söndürmeye başladım. Tişört kuruyunca ağacın altında bekleyen eniştem ve eşim tişörtü sürekli ıslatarak bana ulaştırdı. Boğma yöntemiyle ağacın gövdesindeki ateşi söndürdüm. Bunun için 40 dakika mücadele ettim. Tam söndü dediğim an alt kısımdan, gövdenin içinden yine ateş çıkmaya başladı. Ancak onu da kısa sürede söndürdüm. İyice ıslatarak soğuma çalışmasını da bitirdim. Heyecanla çıktığım ağaçtan bu sefer inemedim. Çünkü hem çok yorulmuştum hem de ağaç çok büyüktü. Evden eşim halat getirdi. Halatı bana ulaştırdılar. Ağacın dalına bağladım ve halata asılarak inmeyi başardım.''
Eniştesinin ağacı kesmek için motorlu
testere getirdiğini ancak kesilen ağacın diğer ağaçların üzerine düşmesi ihtimaline karşı kullanmadıklarını ifade eden Nişancı, ''Yangını söndürdükten sonra Orman İşletme Şefliğini arayarak durumu bildirdik. Kısa süre sonra şef ve
ekip geldi. Tutanak tutup gittiler.
Yıldırımın çıkardığı yangına gövdemizi, canımızı
siper ettik. Ama bunu yapmaya mecburdum. Telefon edip çağırsanız bile oraya itfaiye girmiyor. Onlar gelene kadar yangın çığırından çıkacaktı. Onun için hızlı ve
seri bir şekilde müdahalede bulundum. Bu yangını önlediğim için çok mutluyum'' diye konuştu.
Yasak Orman'a daha önce yıldırım düştüğünü duymadığını söyleyen Nişancı, ''Rahmetli babam da yıldırımın düşmediğini söylerdi. Ne zaman ki evimizin üzerinden bu yüksek gerilim hattı geçti başımıza bu felaket geldi. O an burada olamasaydık Artvin'i çok büyük bir yangın bekliyordu. Buradaki orman çam ailesinden oluşuyor. Burada başlayan yangın Bakırköy'e, Vezirköy'e doğru yayılabilirdi.
Coğrafya itfaiyeye geçit vermez.
Allah korudu. Benim yaptığımı her vatandaş yapardı'' dedi.
Nişancı, ağaçları ve ormanı çok sevdiğini belirterek, ''Ormanlarımız bizlerin akciğeri gibidir. Buralarda hayat buluyoruz. Milli servetimizin göz göre göre yanmasına müsaade edemezdim. Bu ormanının adı Yasak Orman'dır. Yıllardır buradan tek ağaç kesilmemiştir. Köylüler olarak kesilmesine müsaade etmeyiz'' diye konuştu.
Sümbüllü sakinleri, yangını önlemesinden dolayı Nişancı'yla gurur duyduklarını söyledi.
Artvin Çoruh Üniversitesi Orman Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Fehmi Türker de Nişancı'yı kutlayarak, ''Bu vatandaşımızın sergilediği bu sorumlu ve ince davranış Türk-
İslam medeniyetinde bulunmaktadır. Tarihteki ilk milli park ve korunan alan uygulamasına Hz.
Muhammed döneminde Arap Yarımadası'nda başlanmıştır.
Fatih Sultan Mehmet 'ormanlarımdan bir dal kesenin başın keserim' demiştir'' dedi.
(BS-AK-HAN)25.09.2011 10:55:30