Türkiye Enerji Verimliliği Meclisi İcra Komitesi Başkanı ve Enerji Verimliliği Derneği (ENVERDER) Genel Başkanı Erkan Gürkan, evde kızartmalarda kullanılan yağların her bir litresinin 1 milyon litre suyu geri dönüşümü olmaksızın yok ettiğini söyledi. Samsun Ticaret ve Sanayi Odası (STSO) Davut Altan Meclis Salonu'nda düzenlenen "Yeşil Ekonomiye Geçiş" konulu konferansta konuşan Gürkan, yeşil ekonominin, yeni bir konsept, bir dalga, değişim ve dönüşüm süreci olduğuna dikkat çekti. Bu ekonominin iki ana kol üzerinde hareket ettiğini belirten Gürkan, "Birincisi çevre kirleniyor, problem var. Samsun'un nehirlerinde sadece kimyasalları kullanarak denize ne kadar zarar verdiğimizi biliyoruz. Bu manada bakıldığında tabloyu herkes bir şekilde görüyor. Demek ki çevrede bir problem var. İkincisi ise enerji kaynakları tükeniyor. Fosil enerjinin az ömrü kaldı. Böyle giderse fiyatları artacak. Her bir artış GSMH'da düşüş demek. Cari açığımızın yüzde 41'i civarında. Biz enerji kaynağı ülkesi değiliz. Para dışarıya gidiyor." dedi. "Bir yerde problem varsa beraberinde fırsatlar da vardır" diyen Gürkan, şöyle konuştu: "Ekonomiyi yönetenler yeni bir konsepte yöneldi. Buna yeşil ekonomi deniliyor. Yeni ekonomi sürecinde pozisyon tanımlamak üzere Türkiye olarak harekete geçtik. Enerji bizim için ne ifade ediyor? Bunun mücadelesine girdik. 'Benim işim sağlam yoluma devam ediyorum' diyenler geçmişteki alışkanlıkları üzerine işlerini sürdürmesin. Evlerde kullandığımız kızartma yağlarını lavabodan döküyoruz. Akıbetini hiç merak etmiyoruz. 1 litre kızartma yağı 1 milyon litre suyu geri dönüşümü olmaksızın yok ediyor. Karadenizli olduğumuz için 'petrol fiyatına su varmış' diyorduk. 'Su şişeye konulur mu' diyorduk. Şimdi damacanaya koyuluyor. O yağı lavaboya döken vicdan azabı çekmiyorsa bu bir problemdir. Can acıtıcı bir iştir. Bir milyon litre suyu yok etme hakkı kimseye verilmez." Gürkan, bu günkü büyümenin devam etmesi durumunda, 2023'de 500 milyon dolar ihracat hedeflenirken, bu elektriği nerden bulunacağını sorarak, sözlerine şöyle devam etti: "Küresel iklim değişikliğinden dolayı en verimli sular Karadeniz'de. Bir taraftan HES'ler kuruluyor, karşı çıkıyoruz. Bu sarfiyatın önüne geçemezsek, büyüme nasıl olacak? Hiçbirimiz elektrikle çalışan arabaya karşı değiliz. Eskiden geceleri gaz lambası çok yakmasın diye kıstırılırdı. Suyu dikkatli kullanın diyorlardı. Şimdi gaz kalmadığı gibi aç musluğu istediğin kadar kullan. Bu kadar sarfiyata karşı bir şeyler yapmalıyız. En azından insanlarımıza bu sorumluluk bilincini aşılamayılız." Konferansın bir diğer konuşmacısı KOSGEB Başkan Yardımcısı Metin Şatır da hayatın her alanına giren enerji ile ilgili problemlerin büyüdüğü bir dönem yaşadıklarını, bütün dünya inisiyatif almaya çalışırken, Türkiye'nin de kayıtsız kalamayacağına dikkat çekti. Türkiye'nin geldiği nokta ile yeşil büyüme tabir edilen yapılanmada çok önemli rol üstlendiğini kaydeden Şatır, "Burada STK yapılanmaları çok önemli. Bu konuyu üç temel başlıkta ele alabiliriz. Enerjinin verimli kullanılması, çevre uygulamaları ve yenilebilir enerji kaynakları. Bunlar birbirinden bağımsız değil. Topyekun bir mücadele içinde olmalıyız. Aksi durumda kaybeden biz olacağız. Buna fırsat vermemek için şimdiden bütün hassasiyeti göstermeliyiz. En azından bu tür oluşumlara destek vermeliyiz." diye konuştu.