Radyo
Televizyon Üst Kurulu (
RTÜK) Başkanı Prof. Dr.
Davut Dursun, medyanın bireyler üzerinde olumsuz etkileri olduğunu söyledi.
Diziler nedeniyle yetişkinlerin
okuma ve düşünmeyi unuttuğunu dile getiren Dursun, medyanın düşünceleri yönlendirdiği tespitinde bulundu. "Akşam ne izliyorsak sabah onu düşünüyoruz." diyen Dursun, kimlik gelişimini olumsuz etkileyen medyanın özellikle çocuklar üzerinde etkili olduğuna işaret ederek, "
Çocuklarımız artık çocukluğunu yitirmiş durumda." değerlendirmesinde bulundu.
RTÜK tarafından düzenlenen 3. Gelecekle İletişim
Çalıştayı
Akdeniz Üniversitesi (AÜ)'nin ev sahipliğinde başladı. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
Yavuz Tekelioğlu
Konferans Salonu'nda devam eden ve iki gün sürecek çalıştay
Balkanlar, Kafkaslar ve Orta Asya'dan 16 ülkeden, Türkiye'deki
iletişim fakültelerinde eğitim gören ve
mezun olan
genç iletişimcileri buluşturdu.
Medya okur yazarlığının ele alınacağı çalıştayın açılışına RTÜK Başkanı Davut Dursun da katıldı.
Çalıştayın açılışında konuşan Davut Dursun, dünyanın 1980'li yıllardan sonra yeni bir evreye girdiğini savundu. Bu yeni döneme 'küreselleşme, bilgi ya da enformasyon çağı' gibi yeni isimler verildiğini belirten Dursun, adına ne denilirse denilsin ülkeler arasındaki sınırların eksi anlamını yitirdiğini söyledi. Ekonomik sınırların öncelikli hale geldiği günümüzde kitle iletişim araçlarının önemli hale geldiğine değinen Dursun, "Medya çağında yaşıyoruz. Karşımızda
kontrol edemediğimiz çok sayıda
radyo, televizyon ve benzeri iletişim araçlarının bombardımanı söz konusu. Bunların olumlu yanları gibi olumsuz yanları da var. Özellikle çocukların sosyal, ahlaki, fiziki gelişiminde medyanın kontrol edilemez, olumsuz özellikleri var." dedi.
Bu olumsuzluklardan kaçabilmenin, onların kontrol edebilmenin mümkün olduğuna işaret eden Dursun, "Televizyonsuz, radyosuz, İnternetsiz bir dünyada yaşamak mümkün değil. Birlikte yaşamak zorundayız. Bu araçların özellikle çocuklarımız üzerindeki olumsuz özelliklerini azaltacak formül ve projeler geliştirmemiz gerekiyor. Medya okur yazarlığı böyle kaygıdan doğmuş projedir. Ülkemizde yeni bir konu ama önümüzdeki yıllarda bütün ülkelerin eğitim alanlarını işgal edecek en önemli projelerden birini oluşturuyor." diye konuştu.
Medyanın, özellikle çocuklar üzerinde olumsuz etkileri bulunduğuna değinen Dursun,
tüketim toplumu bireyi olmanın yanında cinsel kimliğin oluşması ve karşı cinsle ilişkiler konusunda da önemli etkileri olduğuna işaret eden Dursun, "Çocukların cinsel kimliğinin oluşması 9 yaşına kadar indi deniliyor. Sanıyorum televizyonlardaki dizi filmlerin buna çok önemli etkisi var. Bunu dikkate almak gerekir.
Anne ilişkileri üzerine etkisi var. Çocuğun dediği gibi, 'anneme soru sorduğumda, şimdi en heyecanlı an diyor', iletişim kuramıyoruz. Baba üzerine etkisi var. Babamızla konuşamıyoruz artık." şeklinde konuştu.
Medyanın bunların yanı sıra şiddet ve cinsellik üzerine de etkileri bulunduğuna işaret eden Dursun şöyle devam etti: "
Şiddeti çözüm aracı olarak takdim ediyor. Bir problemle karşılaştığımızda şiddet yöntemiyle çözmek istiyoruz. Bu son derece sıkıntılı bir durum. Okumaya, düşünmeye ve başarıya etkisi var. Yani bizi okumamaya, düşünmemeye sevk etmiyor. Yıllar önce
küçük bir
deney yapmıştım. '
Sabah insanlar ilk ne konuşur?' diye araştırmıştım. Şu dikkatimi çekmişti, insanlar sabah evden çıkıp işe giderken toplu
taşıma araçlarına bindiklerinde ve işte ilk karşılaştıklarında etraflarındaki insanlarla ilk konuştukları,
akşam izledikleri dizi ya da sinema filminin veya haberlerin tartışması oluyor. Bu şu demektir, akşam ne izliyorsak, sabah onu düşünüyoruz. Dolayısıyla medya düşünmemizi yönlendiriyor. Kültürel yabancılaşmaya etkisi var. Dildeki yozlaşmaya etkisi var. Artık kimse güzel
Türkçe konuşmuyor. Televizyondaki dili konuşmayı
tercih ediyor.
Kimliklerin bağımsız ve özgün biçimde oluşmasına etkisi var. Çocukluğun yitirilişi söz konusu. Çocuklarımız artık çocukluğunu yitirmiş bulunuyor."
Medyanın bu olumsuzluklarına karşı geliştirilen ve Türkiye'de uygulamaya konulan çözümler olduğunu hatırlatan Dursun, bunlardan olumsuz yayınların çocuklar uyuduktan, yani saat 22.30'dan sonra yayınlanmasının dünyaca kabul gördüğünü anlattı. Dursun, RTÜK tarafından uygulanan koruyucu önlemleri ise şöyle sıraladı: "Akıllı işaretler, resim şiir kompozisyon yarışmaları, RTÜK çocuk
web sitesi, Medya
Okur Yazarlığı web sitesi, iyi uykular çocuklar, İlköğretim çocukları televizyon
izleme alışkanlıkları araştırması ve medya okuryazarlığı dersi.
Bunlar arısında çalıştayın da konusu olan medya okur yazarlığının büyük öneme sahip olduğunu belirten Dursun, bu dersi alan çocukların teknolojiye kullanma içeriğini anlama yeteneği kazandığını, medyanın yapısını ve işleyişini öğrendiğini, kurguyu gerçekten ayırarak değerlendirebildiğini, medyayı eleştirel gözle izlemeyi ve
akıl süzgecinden geçirmeyi öğrendiğini ifade etti. Dursun, medya okuryazarlığı sayesinde çocukların bilinçli izleyici olmasının sağlandığını dile getirdi. Dursun, sözlerini şöyle tamamladı: "Bu çağın insan zihni üzerine en önemli değişikliği çocuklarımızın soyut düşünemedikleri. Çocuklarımız artık görsel düşünüyor. Bir şeyi görünce düşünüyor. Zihninde tahayyül ederek düşünce yapamıyor. Bu, çağın
zihin üzerinde meydana getirdiği en önemli değişiklik. Bunu olumluya çevirmek için en önemli adım medya okuryazarlığı dersi ile medya karşısında bilinçli, seçici, işin özünü bilen bireyler haline getirilmesidir."