İstanbul 10. Ağır
Ceza Mahkemesi'nde görülen
Balyoz davasına ilişkin
iddianamenin okunması 9.
duruşmada tamamlandı. Benzeri sadece 1960 ihtilalinde yaşandığı gibi Balyoz davasında da iddianameyi TRT spikerleri okudu. TRT spikerleri Hakan Kıra ve Ömer Ersöz, tamamı 968 sayfa olan iddianameyi 9 duruşma boyunca dönüşümlü olarak okudular. İki spikerden birisi olan Hakan Kıra, bir
darbe dönemi olan 1960'da doğdu, 1982 yılında başladığı TRT'de sıkı
yönetim bildirilerini okudu.
İstanbul 10.
Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı iddianamenin okunması için TRT İstanbul Müdürlüğü'ne iki görevlinin gönderilmesini istediğini hatırlatan TRT spikeri Hakan Kıra, TRT'ye konuştu. Kıra, "Bir görevlendirme doğrultusunda geldik ve okumaya başladık. dedi.
Bu görevi kabul edip etmeme gibi bir seçeneklerinin olup olmadığı da sorulan Kıra, "
Hayır, öyle bir şansımız yok bizim. Çünkü yani TRT'de nasıl haber okumakla mükellefsek, program sunmakla mükellefsek aynı şekilde böyle bir görevlendirme verildiği zaman da o görevi ifa etmekle mükellefiz. Bu bir görev her şeyden önce, biz de onu en iyi şekilde yapmaya çalıştık ve yaptığımızı da sanıyorum." yorumunu yaptı. Duruşmada iddianame okumakla duruşma salonunda
sanıkların yakınında onlara suçlarını okumak arasında fark olup olmadığı sorusuna ise, "Sorumluluk açısından bakıldığında pek bir fark yok. Çünkü stüdyoda tek başınıza haber okusanız da biliyorsunuz ki milyonlarca insan sizin okuduğunuz haberi dinliyor veyahut da sunduğunuz programı dinliyor. O sorumluluk var. Burada da aynı sorumluluk var. Fakat buranın bir farkı da bir iddianame okuyorsunuz. Okuduğunuz iddianame içerisinde yapılan alıntılarla ilgili seslendirdiğiniz veya değerlendirdiğiniz metinde onu söyleyen şahıslar karşınızda oturuyor ve bu da en önemli kısmı. Noktasına virgülüne varıncaya kadar doğru ve düzgün okumak gerekir ki zaten bu amaçla bizim görevlendirilmemiz istendi. En açık, en düzgün, yorumsuz bir şekilde, tarafsız bir şekilde ve en anlaşılır şekilde okunması için biz çağrıldık ve biz de bunu o şekilde yaptık. Pek bir fark stüdyoyla burası arasında benim açımdan yok. En azında görev ve sorumluluk açısından." şeklinde konuştu.
Günde ortalama 110 sayfa okuduklarını belirten Kıra "Okumalar iddianamenin akışına göre değişti. Ses kayıtları deşifrelerinin olduğu yerler var. Oralarda daha bir yavaş okumak durumundayız. Bazı yerler çok tekrar ediliyor. Mecburen 195-196 sanık hakkında aynı şeyler söyleniyor. Oralarda daha hızlı geçilebiliyor ama bu hızlı geçmek anlaşılır olmamak anlamında değil." diye konuştu.
İddianamenin okunmasının
heyet ve sanıklar tarafından nasıl değerlendirildiği sorusuna ise Kıra, "Valla herkes memnundu. İlk gün sadece niçin bir TRT spikeri okuyor diye bir
itiraz oldu onu da
mahkeme başkanı heyete izah etti. İddianamenin okunması, tarafsız ve anlaşılır şekilde okunması açısından bizim için önemli dendi, ondan sonra da bir itiraz olmadı. Ve geçekten büyük bir dikkatle, büyük bir anlayışla ve büyük bir titizlikle herkes tarafından dinlendi. Sanıklarda sanık avukatları da herkes iddianamenin okunmasını pür dikkat dinledi." cevabını verdi.
Bir darbe dönemi olan 1960 yılında doğduğunu ve başka bir darbe dönemi olan 1980 döneminde 18 Ocak 1982'de Erzurum'da ilk spikerlik görevine başladığını belirten Kıra, "12 Eylül'de ihtilal olmuştu, darbe olmuştu. 82'de göreve başladığımda 1 sene henüz geçmişti, üstünden ve sürekli
sıkıyönetim bildirisi geliyordu. Ara haberlerde bölgelerde 4 dakika 5 dakikalık haber süresi vardır. Fakat bildiri geldiği zaman o 20 dakikaya 25 dakikaya sarkıyordu ve biz de onu aynı bu titizlikle okumak zorundaydık. Yani bizim görevimiz sıkı yönetim bildirisini, darbe bildirisini de aynı titizlikle okumak. Burada bu iddianameyi de aynı titizlikle okumak." dedi.