Cumhuriyet Üniversitesi (CÜ) Öğretim Görevlisi Gamze Bozkuş Eğri,
doğum sonu dönemde yapılan geleneksel uygulamalarda herhangi bir nedenle kadınların 3'te birinde daha sonraki hayatlarının dönemlerinde bir
kronik hastalık yada
sakatlık meydana geldiğini bildirdi.
CÜ
Sağlık Hizmetleri
Meslek Yüksekokulu Sağlık Meslek Yüksekokulu Öğretim Görevlisi Gamze Bozkuş Eğri, AA muhabirine yaptığı açıklamada, CÜ
Edebiyat Fakültesi Antropoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Akın
Konak ile birlikte ''Doğum sonu dönem ile ilgili geleneksel
inanç ve uygulamalara dünyadan ve Türkiye'den örnekler'' konulu bir araştırma yaptıklarını söyledi.
Çalışmanın Türkiye'de yapılan geleneksel uygulamalarla, farklı ülkelerde doğum sonu dönemde yapılan geleneksel uygulamaların farklılıklarını, benzerliklerini saptamak amacıyla gerçekleştirildiğini ifade eden Bozkuş, şöyle konuştu:
''Doğum sonu dönemde yapılan geleneksel uygulamaların bazılarının sağlığa yararlı, bazılarının zararlı, bazılarının ise ne yararlı ne zararlı olduğu bilinmekte. Bizler sağlık personelleri olarak
toplumların doğum dönemde geleneksel inanç ve uygulamalarını bilerek yararlı olanları desteklemek, zararlı olanları halkla konuşarak, toplumla konuşarak en aza indirmek, ne yararı, ne zararı olanları ise hiçbir şekilde değiştirmemek taraftarıyız. O nedenle bu tip uygulamalar gerek toplumun tanımlanması, gerekse sağlık uygulamaları yada sağlık prosedürlerinin belirlenmesinde çok önemli.''
Türkiye'de doğum sonu dönemde albasmasına yönelik bir
takım geleneksel uygulamalar, annenin diyeti, sütünün daha çok olması, kanamayı azaltmaya ve bebeğe yönelik yapılan geleneksel uygulamalar yapıldığını belirten Eğri, ''Bu uygulamaların hemen hemen hepsi anne ve bebeği korumak amaçlı. Yani herhangi bir art niyet bulunmamaktadır. Ancak toplumların yarar zarar ilişkisi içerisinde özellikle zararlı uygulamalar da bize gerçekten sıkıntı vermekte'' dedi.
Doğum sonu dönemde toplumda yapılan geleneksel inanç ve uygulamaların şu anda gerçekten çok büyük bir yüzdeyle yapıldığını ifade eden Eğri, şöyle devam etti:
''Özellikle bu 40'ı çıkartma, yarı 40'ı çıkartma, sütün artması ve bebeğe yönelik uygulamalar çok. Ama özellikle doğum sonu dönemde yapılan uygulamalarda herhangi bir nedenle kadınların 3'te birinde daha sonraki hayatlarının dönemlerinde bir kronik hastalık yada sakatlık meydana gelmektedir. Ve bu da biz hemşireler için çok önemli. Hemşirelerin ve sağlık personelinin geleneksel inanç ve uygulamalara, özellikle kültürel uygulamalar çok dikkat etmesi, toplum için yararlı olanların desteklenmesi gerekmektedir.''
-KÜLTÜR-HASTALIK İLİŞKİSİ-
Bu uygulamaların özellikle kırsal kesimde yapıldığını, şehir merkezine yaklaştıkça yavaş yavaş azaldığını anlatan Konak, ''İşte burada en önemli nokta da kırsal kesimdeki halka ulaşıp zararlı uygulamaları en aza indirmek'' ifadelerini kullandı.
CÜ Edebiyat Fakültesi Antropoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Akın Konak ise burada halkın gelenek göreneklerini olduğu gibi derlemek ancak yanlışları varsa bunları tıbbi eğilimlere ve davranışlara yönlendirmek için neler yapılabileceğini bulmayı amaçladıklarını söyledi.
Geleneksel uygulamaları, sağlık uygulamalarını, hastalık anlayışlarını başka kültürdeki değerlerle karşılaştırarak sağlık ve hastalık konusundaki bu insan davranışlarını tespit etmeye çalıştıklarını anlatan Konak, ''Zaten medikal antropoloji dediğimiz alanda tıp ile antropolojinin kesişme noktasında ortaya çıkmıştır. Sadece belli kültürlere özgü hastalıklar var. Dolayısıyla kültür ve hastalık ilişkisi çok belirgin ve önemli ipuçları içeriyor'' ifadelerini kullandı.
Yanlış geleneksel uygulamaları ortaya çıkarmak gerektiğini vurgulayan Konak, ''Biz bunlara bu çalışmayla doğum sonuyla ilgili kısmıyla bir veri sağlamaya çalıştık. Ve bizim çalışmamız başkalarına kaynaklık ederse tabi bu bizim amaçlarımızın içerisinde olacaktır'' dedi.
(DOĞ-MAT)25.08.2011 09:49:07