Ahmet Güler -
Veli Gürgah -
Güneş altında solmayan kök
boyalı dokuma ve kilimleri ile meşhur Mersin'in Mut ilçesine bağlı
Hacı Ahmetli köyündeki ''Doğal Boya Atölyesi''nde maddi imkansızlıklar nedeniyle
üretim durdu.
Hacı Ahmetli köyündeki
atölyenin bulunduğu eğitim merkezinin sorumlusu Kemal Efecan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, mesleği
terzi olduğu için merak üzerine kök boya üzerine çalışma yapmaya başladığını söyledi.
Çeşitli
renkte boyalar elde etmesi üzerine
köylülerle bu iş üzerine çalışma yapmak için karar aldıklarını belirten Efecan, İçel El Sanatları ve Eğitim Vakfı'nın (İÇEV) desteği ile 2004 yılında AB
destekli ''Doğal Boya
Projesi''ni gerçekleştirdiklerini anlattı.
Projenin 2006 yılında sona ermesinin ardından İl Özel İdaresi'ne ait binada kendi imkanları ile işi sürdürmek istediklerini vurgulayan Efecan, ''
Aktif İşgücü Programları Projesi kapsamında AB destekli bütçeyle başlatılan proje çerçevesinde çok sayıda kök boya üretirken, verdiğimiz eğitimlerle köylü kadınları üretimin içine çektik. Projenin sona ermesi ile sıkıntılar yaşamaya başladık. Ürettiğimiz ürünleri satamamamız ve maliyetin yüksek olması bunda önemli etken oldu. Çünkü kilim ve dokumaların metrekaresine 100 TL veriyoruz. Bir köylü günde 3 ile 5 santimetrekare dokuyabiliyor. Maliyetler gelirden az olunca da iş yürümedi ve atölyeye
kilit vurmak zorunda kaldık'' dedi.
Amaçlarının Mut yöresine ait motifleri
Avrupa standartlarında dokumak olduğuna işaret eden Efecan, bu konuda ilgili kurumlardan destek görememekten şikayet etti.
Bütün boya ham maddelerinin yörede bulunduğunu, Hacı Ahmetli köyünün de kilim ve dokumaları ile meşhur olduğunu anlatan Efecan, şöyle devam etti:
''Hacı Ahmetli'nin geninde dokumacılık var. Bugün
genç kızlarımız dokuma işine başladığında
Türkü söylerler. Türkü sesine uyarak, kilimleri, dokumaları türkü gibi dokurlar. Dokumaların en önemli özeliği güneşin altında bile rengini canlılığını kaybetmeden kalması. Bu renkleri atölyenin etrafında yetişen bitkilerden bile elde edebiliyoruz. Toroslar'da öyle bitkiler var ki, her gün yeni bir ot, her gün yeni bir renk elde edilebilir. Şu anda kullandığımız bitki sayısı 40'ın üzerinde. Bunları Toroslar'dan topluyor ve güneş görmeden kurutuyoruz. Bunları doğanın bize sunduğu çiçeklerden, yapraklardan, ağaçların köklerinden ve kabuklarından mevsimine göre toplayıp kurutuyoruz. Elde ettiğimiz renklerde kullandığımız ve adını dahi bilmediğimiz bitkiler, otlar var.
Bitkilerden elde ettiğimiz renkleri, başka imkanımız olmadığı için taksicilerin dikiz aynasına takıyorum. Orada güneşin altında kalıyor. 6 ay sonra eğer renkleri solduysa, onu bir daha kullanmıyorum. Yaptığımız kök boyalara üniversitelerden tam not geldi. Bu renkler solmuyor ve değişmiyor. Bu türde boya elde eden, Mersin'de, hatta Türkiye'de birkaç el ancak var.''
-''TEZGAHIN BAŞLARINA YENİDEN GENÇ KIZLAR, KADINLAR GEÇSİN''-
Efecan, dokuma üretiminin durmasının ardından atölyenin sessizliğe büründüğünü, kimi tezgahlardaki dokumaların bile yarım kaldığını söyledi.
En büyük hayalinin bu tezgahların başlarına yeniden genç kızların, kadınların geçmesi olduğunu ifade eden Efecan, şunları kaydetti:
''Eskiden buralar cıvıl cıvıl olurdu. Zaman geçtikçe dokuma isteği azaldı. Çünkü istenilen gelir elde edilemedi. Mesela 6 metrekare kilimi bir kişi işi sıkı tutarsa 20 günde ancak dokur. Ama bizim istediğimiz tarzda bir kilimi 3,5 aydan önce dokuyamaz. Dolayısıyla yevmiye hesabına göre bir kilimin maliyeti oldukça yüksek çıkar. Kendi imkanlarımızla bunun sürdürmemiz zor.
Eğer atöly
e devlet tarafından ya da çeşitli kurumlarca desteklenirse o zaman burası yeniden canlanabilir. Destek verilirse hem kaybolmaya yüz tutan bir değer yaşatır, hem de köy ekonomisine katkı sunabiliriz. En güzel kilimleri dokuyarak bu kültürümüzü de yaşatabiliriz.
Hayvancılık ve çiftçilikle uğraşan köylü kadınları daha çok üretimin içine çekebilmek için dokumada metrekare başına ödenen fiyatın artırılması, üretilen ürünlerin satışının yapılabilmesi için de
pazar gerekiyor.''
(GÜL-VEG-ST-ERS)03.10.2011 13:38:52