Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Baylar, Rektör Prof. Dr. A. Feyzi
Bingöl'ün
fişleme yalanlamasının inandırıcı olmadığını bildirdi.
Kadroların adrese teslim ilan edildiğini savunan Baylar, söylenenin aksine ihtiyaca göre değil kişilere göre kadro tahsis edildiğini ileri sürdü.
Fişleme konusunun inkar edilemez bir gerçek olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Ahmet Baylar, ajansımızın 17 mart 2011 tarihinde servise çıkardığı "Rektör Bingöl, 'fişleme' iddialarını yalanladı" başlıklı haberle ilgili bir açıklama yaptı. Haberdeki iddialara
cevap verme gereği duyduğunu belirten Baylar, Rektör Bingöl'e çeşitli sorular yöneltti. Doç. Dr. Ahmet Baylar'ın açıklaması şöyle:
"Rektör Prof. Dr. A. Feyzi Bingöl'ün dönemin Cumhurbaşkanı A. Necdet Sezer'e gönderdiği yazıda kendi ifadesi ile '
raporunun ilk satırında neden kadro verilmediğini açıkladığını' dile getirmektedir. Öyle ise Sayın Rektör neden bir buçuk sayfalık rapor yazma ihtiyacı hissetmiştir? Rapor niteliğindeki yazılarda asıl ifade edilmek istenilen ve özellikle vurgulanması arzu edilen cümleler genel bir
kural olarak son paragraf ve son cümlede arz edilmektedir. Rektör Prof. Dr. A. Feyzi Bingöl'ün de asıl hedefini vurguladığı sonuç paragrafı ve son cümlesi, yaptığı fişlemeyi net olarak ortaya koymaktadır. Yine
rektörün cevabi yazısının ikinci ve üçüncü paragraflarında şahsımın
Tunceli Meslek Yüksekokulu'na gitmeyişini dillendirmesi konu ile uzaktan yakından alakalı olmayıp mevzuyu sulandırmaya yöneliktir. Ayrıca yapmış olduğu
yönetici atamaları gibi konular da, yaptığı bu fişlemeyi asla mazur göstermemektedir. Yardımcı doçentlik kadrosuna atanmamda yapılan usulsüzlükler ile
Elazığ İdare Mahkemesi ve
Danıştay'ın lehime verdiği kararlar Rektör Prof. Dr. A. Feyzi Bingöl'ün iddialarını çürütmektedir (Elazığ İdare Mahkemesi Karar No: 2004/63 ve Danıştay Karar No: 2005/2812).
Ayrıca kadroların nasıl adrese teslim ilan edildiği ve söylenenin aksine ihtiyaca göre değil kişilere göre tahsis edildiğini
Fırat Üniversitesi mensubu onlarca
mağdur akademisyen yakinen bilmektedir. 'Yöneticinin
kanunu
uygulama zorunluluğu olduğunu ve asıl fikrinin kanun ve mevzuatla paralellik göstermediğini" iddia eden rektöre yapmış olduğu fişleme yalanlaması ile ilgili şu soruları yöneltiyorum:
1- Dönemin Cumhurbaşkanı A. Necdet Sezer'e gönderdiğiniz yazının ilk cümlesinde konuyu arz etmişseniz neden bir buçuk sayfalık rapor yazma gereği duydunuz?
2- Bu raporun son paragrafı ve son cümlesinde özel hayatımın gizliliğini niçin ifşa ettiniz?
3- Benim kadro problemim ile özel hayatımın ve eşimin başörtüsünün ne ilgisi var, izah eder misiniz?
4- 28 Şubat'ta yaptığınız ifşayı kabul edip, hala savunuyor olmanız nasıl bir mantık anlayışı ile izah edilebilir?
5-Eşimi 'kanunsuz işler yapan bir suçlu' gibi göstermek ve bunu Cumhurbaşkanına iletmenin benim kadro problemim ile ne alakası var?
6- Eşimin eğer suç işlemişse ki ben suç işlediğine inanmıyorum, işlediği suçun cezasını bana kesmeniz, bunu da övünülecek bir davranış gibi Cumhurbaşkanına sunmanız hangi kanunda yer almaktadır, açıklar mısınız?
7- Cumhurbaşkanına yazdığınız metnin son cümlesine ('Bu tür insanların üniversitede hizmetlerine ihtiyaç olmadığı kanısındayım.') kendinizce açıklık getirmiş ve 'bu tür insanlar'la kastınızın kanun, mevzuat,
mahkeme kararı tanımayan kişi ve kişiler olduğunu ifade etmektesiniz. Burada ben ve benim gibi eşi başörtülü olanların ('bu tür
insanlar') hangi kanunu çiğnediğini lütfen izah eder misiniz?
Yoruma ve sorgulamaya hacet bırakmayacak şekilde Cumhurbaşkanına yazmış olduğunuz yazının son paragrafını kamuoyunun takdirlerine sunuyorum:
'
Araştırma Görevlisi Ahmet Baylar'ın eşi Müfide Baylar İnşaat Mühendisliği öğrencisi iken Üniversitemizde uygulanan kılık-
kıyafet ile ilgili mevzuatlara uymamış, türbanlı derslere girmiş ve bu nedenle bir ay süreyle üniversiteden uzaklaştırılmıştır. Bu dönemde Ahmet Baylar'a eşinin kılık-kıyafet ile ilgili mevzuata uyması konusunda yardımcı olması istenmiş, ancak Ahmet Baylar eşinin demokratik hakkını kullandığını ve türbanla gelmenin sakıncalarını anlamadığını belirtmiştir. Bu tür insanların Üniversitede
hizmetlerine ihtiyaç olmadığı kanısındayım.' Bundan sonra karar yüce Türk adaletinin
olacaktır. Saygılarımla."