Türkiye'nin 36 ilindeki
sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri
Diyarbakır'da düzenlenen "Sorun Üreten Anlayıştan Çözen Anlayışa Doğru
Kürt Sorununda Çözümü Konuşmak
Çalıştayı'nda buluştu. Doğu-
batı kardeşliği çalışmaları kapsamında yapılan çalıştaya katılan STK temsilcileri, Kürt sorununun çözümü için önerilerde bulundu.
Batı illerindeki STK temsilcileri çalıştaya,
Bursa Gönüllü Kuruluşlar Platformu'nun organizasyonuyla katıldı.
İstanbul,
Ankara,
Antalya,
Kayseri ve İzmit'ten 51 sivil toplum kuruluşunun temsilcisi Diyarbakır'daki çalıştayda Doğu ve Güney
doğu'daki STK temsilcilerle buluştu.
Miryıldız Düğün Salonu'nda yapılan çalıştay açılış konuşmalarıyla başladı. İnsan ve
Erdem Hareketi adına konuşan Ahmet Ay, Kürt sorununun çözümüne insani ve vicdani olarak bakılması gerektiğini söyledi. STK'ların Diyarbakır'da buluşmasının son derece önemli olduğunu anlatan Ay, "Keşke bütün olayla insani ve vicdani boyuttan bakabilseydik. Terörist denilerek öldürülen Uğur Kaymaz'ın failleri
terfi ettirildi, Ceylan Önkol'un failleri ortada yok. Duruşmalarda
Kürtçe konuşulunca 'bilinmeyen bir dil' ilan ediliyor,
mikrofon kapatılıyor. Tüm olumsuzluklara rağmen bu
halk birlik ve beraberlikten yana kardeşlikten yana duruyor. Olaylara empati yaparak bakarsak birbirimizi daha iyi anlarız." dedi.
BATTAL: MİLLİYETÇİLİK YAPAN KAYBEDECEKTİR
Moderatörlüğünü Özgür-Der Diyarbakır Şube Başkanı
Serdar Bülent Yılmaz'ın yaptığı oturumda konuşan
Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Ahmet Battal, yıllar önce Uludere'de 2.5 yıl hâkimlik yaptığını belirterek, Kürt sorunuyla o zamanlar karşılaştığını söyledi.
Battal, "Bir köye keşfe gittim. Şiddetli bir ortam vardı. Köy
muhtarına
Kürtler ne istiyor, ne hakkı talep ediyor,
kanun var herkes eşit değil mi? diye sordum. Muhtar, 'eşit değillermiş, Bulgaristan'dan gelen Türk kökenlilere
çalışma izni veriliyor, Türkiye'de kalıyorlar. Irak'tan gelen Kürtler 6 hafta sonra tekrar gönderiliyorlar' demişti. Kanuna baktım, hakikaten öyle. Ve bu kanun günümüzde de geçerli. Sorunların temeline inmemiz gerekiyor." şeklinde konuştu.
Doğu ve Güneydoğu'da yaşayanların 7 yaşına kadar anadilini konuştuğunu, okula başladıktan sonra da onun üzerine bir çizgi çekip yeniden bir dil öğrendiğini anlatan Battal, bu durumun üniversite sınavına kadar etkili olduğunu kaydetti.
Battal, sözlerini şöyle sürdürdü: "Benim yurttaşım üniversite sınavında 7 yıl geride olmasına rağmen rakipleriyle yarışıyor. Burada fikir alış-verişinde bulunmak için toplandık. Bir ansan Allah'a inanmıyorsa kardeşlik hukuku bir anlam ifade etmez. Çünkü meçhulden gelmiştir, 50 yıl sonra yine meçhule gidecektir. Eğer inanıyorsa Allah'tan gelmiştir yine ona gidecektir. Bugün milliyetçilik yapan kaybedecektir. Peki hangi milliyetçilik kötüdür? Ben Kürt milliyetçiliğinin kötü olduğunu düşünüyordum.
Bediüzzaman'dan 'Türt milliyetçiliğinin, Kürt milliyetçiliğine neden olduğu için daha kötü olduğunu' duyana kadar böyle düşünmüyordum."
"DİYARBAKIR AYRI, ANKARA AYRI BAKIYOR"
Malatya'daki Önyargılar Giremez Forumu adına Diyarbakır'a gelen Ferman Salmış ise Kürt sorunun çözümünde ortak bir bakış açısının oluşturulamadığını ifade etti.
Salmış, "Diyarbakır'dan, Ankara'dan ve AB'dan soruna bakışlar çok farklı. Çözüm için bu tür buluşmalara ihtiyaç var. Demokratik
açılım büyük bir umutla başladı ancak şuan çok çekingen olduğunu düşünüyorum. Açılıma
destek veren biri olarak, yetmez ama
evet diyenler şuan zor duruma düştü. Sorunun çözümü için bütün olgular çok detaylı ele alınmalı. Bu konuda İslami duyarlılığı olan STK'lara biraz daha önem verilmeli." ifadelerini kullandı.
Bursa'dan gelen
Muhammed Temel Mavibaş da demokratik
açılımı kendine dert edinen biri olarak Diyarbakır'da olduğunu söyledi. Kendisinin Türk, eşinin Kürt olduğunu anlatan Mavibaş, Kürt sorunun yıllardır memleketin kanayan yarası olduğunu anlattı. Toplumun bu konuda fikir alışverişinde bulunmasının bile son derece önemli olduğunu kaydeden Mavibaş, "Kürtler ile Türkler bin senedir cihad arkadaşlarıdır. Üstad Bediüzzaman doğuda medreselerde eğitim görmüş,
bölge sorunları için çözüm önerilerinde bulunmuştur. Kürtler asırlardır dinlerine ve dillerine sahip çıkmışlardır. Din adamlarına, alimlerine ileri derecede saygı göstermektedirler. Ancak bir asırdır batının fitnesi yüzünden halklar arasında bir yara açılmıştır. Veda hutbesinde işaret edildiğini gibi kimsenin kimseye üstünlüğü yoktur." şeklinde konuştu.