Diyanet İşleri Başkanı
Mehmet Görmez, ''Biz,
ölümün asla yok olmak anlamına gelmediğine iman eden müminler için musibetler,
felaketler, çok rahatlıkla göğüsleyebileceği, karşı koyabileceği hadiselerdir'' dedi.
Görmez, 19 Mayıs'ta 5,9 büyüklüğünde deprem yaşanan Simav'da, hasarlı Nasuh Ağa Camisinin girişinde oluşturulan platformda hutbe vererek, cuma namazını kıldırdı.
Hutbesinde, tarih boyunca Hazreti Adem'den bu yana bütün insanların, başlarına gelen zorluklar, sıkıntılar, afetler, musibetler konusunda zorluklar çektiğini anlatan Görmez, insanların bunları anlamakta, yorumlamakta zorluk çektiklerini, tahammül etmekte,
sabır göstermekte sıkıntıya düştüklerini, ancak Kur'an-ı Kerim'in her konuda olduğu gibi bu konuda da çok güzel
rehberlik ettiğini söyledi. Görmez, ''Hazreti Adem'den Hazreti
Muhammed Mustafa'ya kadar bütün peygamberler, zorluklara, sıkıntılara, afetlere, musibetlere nasıl karşılık vereceğimizi de öğretir'' diye konuştu.
Kur'an-ı Kerim'in ''zelzele'' diye bahsettiği olayın, sadece yerin altındaki fay hatlarıyla izah edilip geçiştirilemeyeceğini dile getiren Diyanet İşleri Başkanı Görmez, şöyle devam etti:
''Sizin bu tür musibet, afet, zorluk ve sıkıntıları anlama sıkıntınız olmaz. Çünkü sizin farklı bir hayat telakkiniz, farklı bir ölüm telakkiniz var. Önemli olan yüreğinizde var olan fay hatlarınızın sarsılmamasıdır. En büyük zelzele, en büyük deprem, en büyük sarsıntı, insanların
inanç dünyalarında meydana gelen fay hatlarındandır. Dünyamızı da ahiretimizi de yok edecek asıl büyük sarsıntılar, kalplerimizin fay hatlarının sarsılmasından kaynaklanır. Mühim olan sizin Allah'a imanınızdır. Rabbinizin size verdiği hayat anlayışına sahip olmanız, yeryüzündeki sarsıntılarla sizin sarsılmanızı engeller. Allah'a hamd olsun, yüreğimizde Allah'a olan imanımızda sarsılmalar yok. Yeter ki olmasın. Çünkü o sarsılmalar olduğu zaman sadece insan dünya hayatını kaybetmez, ebedi hayatını da kaybeder.''
-''TEDBİR, TAKDİRİN ÖNEMLİ BİR PARÇASIDIR''-
Görmez, Müslümanların dünya hayatının bir
imtihan olduğunu bildiklerini, ona iman ettiklerini anlattı.
Dünya hayatını, ebedi hayata gidişte bir ''bekleme salonu'', ''geçici bir mekan'' olarak niteleyen Görmez, şöyle konuştu:
''Biz, ölümün sonsuzluk olduğuna iman eden müminleriz. İnanmayan insan, öldüğünde yok olacağına inanır. İnanan insan, öldüğünde varlık aleminin hakikatiyle karşılaşacağına inanır. Allah'ın cenneti ve cemaliyle, peygamberlerle, Muhammed Mustafa ile buluşacağına inanır. Ölüm telakkimiz, hiçlik, yokluk telakkisi değildir. Ölümle var oluyoruz, varlığımıza süreklilik kazandırıyoruz. Biz, ölümün asla yok olmak anlamına gelmediğine iman eden müminler için musibetler, felaketler, çok rahatlıkla göğüsleyebileceği, karşılık koyabileceği hadiselerdir.
Depremleri, afetleri, musibetleri yorumlarken, anlarken iki hataya düşmeyelim. Birincisi, ne olursa olsun insanoğlunun sorumluluğunu ortadan kaldıracak şekilde yorumlamayalım. İnsanoğlu, sorumluluklarını bertaraf etmeyecek. Dolayısıyla binasını muhkem yapacak, 'üç şerefeli, 60-80 metre minare yapacağım' diye ısrar etmeyecek. Önlemini alacak. Tedbir, takdirin önemli bir parçasıdır. Bu tür hadiseleri, çok yüzeysel kader bilgileriyle izah etmek doğru değil. Derinlemesine tahlil etmek gerekiyor. İkinci önemli husus ise Rabbimizi yok saymayacağız. Allah'ı, onun müdahalelerini yok sayarak bu tür hadiseleri yorumlamak, bir mümine yakışmaz.''
Bir müminin,
doğal afet gibi musibetlerde sabrı ve tevekkülünün, en büyük hazinesi olduğunu kaydeden Görmez, daha sonra cuma namazını kıldırdı.
(ZT-SDT-SU)10.06.2011 16:02:48