Dışişleri Bakanı
Ahmet Davutoğlu, artık,
İsrail hükümetinin, kendini uluslararası hukukun üzerinde gören, insanlık vicdanını hiçe sayan gayrımeşru eylemlerinin sonuçlarına katlanmasının ve bir bedel ödemesinin vaktinin geldiğini belirterek, "Taleplerimiz bilinmektedir. Bu koşullar yerine getirilmedikçe İsrail'le ilişkilerimiz normalleşmeyecektir" dedi.
Davutoğlu, Dışişleri Bakanlığı'nda yaptığı basın toplantısında,
Türkiye olarak, Mavi
Marmara saldırısıyla işlenen açık suçun cezasız kalmaması ve adaletin yerini bulması amacıyla süratle harekete geçtiklerini hatırlattı.
Bu doğrultuda, BM
Güvenlik Konseyi'ni İsrail saldırısının hemen akabinde, aynı gün acil toplantıya çağırdıklarını ifade eden Davutoğlu, BM Güvenlik Konseyi'nde yaptığı konuşmada her türlü hukuk anlayışını, insanlık vicdanını ve değerlerini hiçe sayan bu İsrail saldırısıyla insanlığın Akdeniz'in sularında boğulduğunu belirttiğini anımsattı.
Nitekim, BM
Güvenlik Konseyi'nin, 1 Haziran 2010 gününün ilk saatlerinde uluslararası toplumun mutabakatıyla bir
başkanlık açıklaması kabul ettiğini belirten Davutoğlu, bu açıklamayla Güvenlik Konseyi'nin, İsrail'in silahlı güç kullanımı sonucunda meydana gelen bu trajedinin hızlı, şeffaf, muteber, tarafsız ve uluslararası standartlara uygun bir biçimde soruşturulması çağrısında bulunduğunu kaydetti.
Diğer taraftan, Cenevre'de yerleşik BM İnsan Hakları Konseyi'nin de kabul ettiği bir kararla, son derece saygın ve alanlarında uzman hukukçulardan oluşan bir Veri Toplama Misyonu oluşturarak saldırıyı
soruşturma sürecine girdiğini anımsatan Davutoğlu, BM Genel Sekreteri'nin de Güvenlik Konseyi'nin çağrısı doğrultusunda bir Soruşturma
Paneli oluşturduğunu ifade etti.
Türkiye olarak, panel ile tam bir
işbirliği içinde olduklarını, soruşturma sürecini hızlandırmak için her türlü katkıyı sağladıklarını ve ulusal raporlarını sunduklarını bildiren Davutoğlu, "İsrail ise, Panel'de yer almakla birlikte, çalışmalarını sürekli geciktirme anlayışıyla hareket etti" dedi.
İsrail hükümetinden, bu saldırıdan dolayı resmen özür dilemesini, katledilen sivillerin ailelerine ve yakınlarına tazminat ödemesini talep ettiklerini hatırlatan Davutoğlu, ayrıca
BM Güvenlik Konseyi Başkanlık Açıklamasında açıkça eleştirilen
Gazze'ye uygulanan ablukanın kaldırılması gerektiğini vurgulayageldiklerini, şartları yerine getirilmedikçe de Türk-İsrail ilişkilerinin normalleşmeyeceğini açıkladıklarını kaydetti.
-PALMER RAPORU-
Basına sızan, BM'nin
Mavi Marmara saldırısına ilişkin
Palmer Raporu hakkındaki görüşlerini de ifade eden Davutoğlu, "İlk olarak belirtilmesi gereken, bu raporun sadece adı geçenlerin görüşlerini yansıtmakta olduğudur" dedi.
Raporun, İsrail askerlerinin ve diğer yetkililerinin işledikleri suçları açık biçimde tespit ettiğini ve dile getirdiğini belirten Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Bu bağlamda, İsrail'in abluka sahasından çok ileride bir mevkide, büyük bir askeri kuvvetle gemilere saldırmasının aşırı ve izah edilemez olduğu belirtilmektedir.
İsrail askerlerinin sebep olduğu
ölüm ve yaralanmaların kabul edilemeyeceği, İsrail tarafından dokuz can kaybının hiçbirinin hesabının verilemediği, delillerin ölenlerin çoğunun yakın mesafe ve arkadan olmak üzere bir çok kez vurulduklarını gösterdiği kaydedilmektedir."
-"BİR TAKIM SİYASİ SAİKLERE DAYANDIĞI ANLAŞILMAKTADIR"-
Raporda ayrıca, yolcuların ciddi anlamda kötü muameleye maruz kaldıkları, bu muamelenin fiziki
darp,
taciz ve tehdidin yanı sıra kişisel eşyalara hukuk dışı el konulması ile
konsolosluk yardımı almalarına mani olunmasını da içerdiği açık biçimde vurgulandığını dile getiren Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Raporda, Gazze'ye yönelik olarak İsrail tarafından uygulanan insanlık dışı ablukanın ise hukuka uygun olduğu ileri sürülmektedir. Tabiatıyla bu yaklaşımın kabul edilmesi ne mümkün ne de söz konusudur.
BM İnsan Hakları Konseyi'nin alanlarında uzman ve son derece ehil hukukçulardan oluşan Veri Toplama Misyonu, Gazze ablukasının uluslararası hukuka aykırı olduğunu açık bir biçimde ortaya koymuştur. Geçen sene olayı müteakip yaptıkları çalışmada bu durumu açık bir şekilde tespit etmişlerdi.
Bu yargı hem BM İnsan Hakları Konseyi'nce onaylanmış hem de BM Genel Kurulu'nda kabul görmüştür.
Hal böyle iken, Panel'in Başkan ve Yardımcısının, Panel'e verilen yetkileri aşmak suretiyle, farklı ve son derece tartışmalı bir
takım görüşler ileri sürmelerinin, hukuki olmaktan ziyade, bir takım siyasi saiklere dayandığı anlaşılmaktadır.
Türkiye, panelin işleyişi ve güvenilirliğini de zedeleyici nitelikteki bu yaklaşımı hiçbir şekilde kabul etmemektedir.
Türkiye BM Güvenlik Konseyinin oybirliği ile yaptığı başkanlık açıklamasının lafzı ve ruhuyla bağdaşmayan bu yaklaşımı şiddetle reddetmektedir. Bu doğrultuda konuyu uluslararası yetkili hukuki mercilere götürmeye kararlıyız."
-"İSRAİL'İN BİR BEDEL ÖDEMESİNİN VAKTİ GELMİŞTİR"-
İsrail'in bu hukuk dışı eylemine karşı tutumlarının ilk andan itibaren çok net ve ilkeli olduğuna işaret eden Davutoğlu, "Taleplerimiz bilinmektedir. Bu koşullar yerine getirilmedikçe İsrail'le ilişkilerimiz normalleşmeyecektir" dedi.
Bugün gelinen nokta itibarıyla, İsrail'in, kendisine tanınan bütün fırsatları heba ettiğini vurgulayan Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Artık, İsrail hükümetinin, kendini uluslararası hukukun üzerinde gören, insanlık vicdanını hiçe sayan gayrımeşru eylemlerinin sonuçlarına katlanmasının ve bir bedel ödemesinin vakti gelmiştir. Bu bedel, herşeyden önce Türkiye'nin dostluğundan mahrum kalmaktır. Bu noktaya gelinmesinin tek sorumlusu İsrail hükümeti ve İsrail hükümetinin sorumsuz eylemidir."
(son)
(MÜ-GÖK)02.09.2011 14:59:42