Devlet Bakanı Ve Başbakan Yardımcısı Çiçek:

Devlet Bakanı Ve Başbakan Yardımcısı Çiçek:

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Balyoz soruşturması kapsamındaki tutuklamalara ilişkin, ''Olup bitenlerle hükümet arasında ilişki kurmayı, hem silahlı kuvvetler adına saygısızlık hem de kendi iktidarıma karşı bir iftira olarak kabul ederim. Herkes bunu söylüyor, bizi bu işin içerisine çekmeye çalışıyorlar'' dedi. Çiçek, TV 8'de yayımlanan ''Erkan Tan ile Başkentten'' programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Balyoz soruşturması kapsamında bazı TSK mensuplarının tutuklanmasına ilişkin soru üzerine Çiçek, Türk Silahlı Kuvvetlerinin, Türkiye'nin en gözde kurumlarının başında geldiğini ifade etti. Konunun hukuki bir konu olduğunu ancak siyaseten tartışıldığını dile getiren Çiçek, ''Bunu tartışma konusu yapmayı, ben son derece yakışıksız bulurum, doğru bulmam. Hele hele olup bitenlerle hükümet arasında ilişki kurmayı da hem silahlı kuvvetler adına saygısızlık hem de kendi iktidarıma karşı bir iftira olarak kabul ederim. Herkes bunu söylüyor, bizi bu işin içerisine çekmeye çalışıyorlar'' diye konuştu. 8,5 yıldır süren davalarla ilgili, hukuka ve yasalara saygısının gereği olarak bir açıklama yapmadığını ifade eden Çiçek, ''Ben yargının işine karışmam, yargı benim işime karışmaz. Kurumlar arasında Anayasa'daki iş bölümü neyse herkes o iş bölümü içerisinde kendi görevini yapar'' dedi. Tutuklama, gözaltına alma ve soruşturma işlemlerinin, bir yargısal işlem olduğunu vurgulayan Çiçek, ''Yargının yaptığı hatasıyla sevabıyla 'topluma kim hesabını verecek' dendiğinde, bunun hesabını yargı verir. Benimle alakası yok çünkü bir savcı birilerini ifadeye çağırırken, gözaltına alırken tutuklamaya sevk ederken, kararını veren hakim, bunu hiç kimseye sormaz, sorarsa hukuk olmaz zaten. O başka bir şeydir. O, diktatörlüklerde filan olan bir şeydir. Türkiye'de bu yok'' ifadelerini kullandı. -''HABERCİLİKTE MAALESEF İLLÜZYON YAŞIYORUZ''- Yargısal bir işlem olduğunda gözlerin hemen siyaset kurumuna çevrildiğini ve ''ne diyorsunuz?'' şeklinde sorular geldiğini anlatan Çiçek, ''Biz de maşallah bu sorulara karşı cevap vermeye çalışıyoruz. Ondan sonra konu bir tarafa gidiyor, tartışmanın merkezine gelip siyaset kurumu oturuyor'' diye konuştu. Bir süre önce tutuklamayla ilgili kendisine sorular sorulduğunu, kendisinin de beyanat olarak açıklama yaptığı tek konunun, 8,5 yıldır olduğu gibi, Ceza Muhakemesi Kanunu, Türk Ceza Kanunu veya ilgili yasanın hükmünün madde numarasını söyleyip tekrar etmekten ibaret olduğunu anlatan Çiçek, ''Bana soruyorlar 'tutuklamalar için ne diyorsun?' Bunu bana soracağına, Ceza Muhakemesi Kanunu'na sorarsın... Bu beyanatların, işine neresi geliyorsa lastik gibi oraya doğru çekiyor. Biz, Türkiye'de habercilikte maalesef bu illüzyonu yaşıyoruz her zaman, bu sıkıntıyı yaşıyoruz. O tarafa çekiyor, üstü yok, altı yok. Bir kez daha ifade ediyorum ki: Dedim ki bunu bize niye soruyorsunuz Anayasa'ya sorun''' şeklinde konuştu. -''KILIÇDAROĞLU, VİRAJ ALMAYA ÇALIŞIYOR''- Anamuhalefet partisi liderinin meydanlarda konuya ilişkin görüşlerini açıkladığının belirtilmesi üzerine Çiçek, şöyle konuştu: ''Şunu görmedik mi ki; halk oylaması gününden beri bulunduğu yere göre, bulunduğu pozisyona göre her gün bir şey söyler. Önce öyle söyler, sonra gelir başka tarafta 'ben onu öyle söylemedim' der, viraj almaya çalışır. Gider Batman'da 'af' der, 'genel af' der, teröristleri de içine alacak tarzda. Sonra partisinden, başka taraftan, ülkenin batı tarafından sıkıntı gelince zılgıt yiyince 'ben onu öyle söylemek istedim' der. Gider filanca yerde 'eyalet' der, 'demokratik özerklik' der, 'özerkliği vereceğiz' der, sonra bakar ki bu tehlikeli bir laf ya da orada aferin almak adına filanca yerde 'benim kastettiğim o değildir' der. Onun için Sayın Kılıçdaroğlu'nun her gün değişen laflarına göre böylesine önemli bir konuyu yorumlayamayız.'' -''TEMENNİMİZ TUTUKLAMA OLMASIN''- ''İster bugün için ister bundan sonra temenni ederiz ki hiç tutuklama olmasın'' diyen Çiçek, tutuklamanın, bir tedbir olduğunu, kararı verenlerin de bu konuda gerekli hassasiyeti gösteriyor olmasının gerektiğini vurguladı. Çiçek, ''Yani tutuklamak, mahkumiyete dönüşmemesi lazım. Bunlar ceza hukukunun temel temennileridir, kurallarıdır, insanlarımızın da beklentileridir. İkincisi, yargılamanın süratle yapılması lazım. Suçlu suçsuz ayırt edilmeli, kim ne ise ortaya çıkmalı, bu da insanlarımızın, ceza hukukunun temennileridir'' diye konuştu. Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 100. maddesindeki düzenlemenin çağdaş bir düzenleme olduğunu, batı hukukunda da bulunduğunu dile getiren Çiçek, kanun hükmüne göre tutuklama gerektiren durumları anlattı. Çiçek, şunları kaydetti: ''Hangi konumda bulunuyorsak, fikri, siyasi görüşümüz neyse hangi siyasi kanada mensupsak, şimdi bizim dediğimiz gibi yargı karar verse o zaman 'Türkiye'de iyi ki yargı var? Helal olsun yargıya' olmadı 'böyle ilkel yargı olur mu?' Şimdi yargı da şaşırdı kaldı herhalde ne yapacağını. Onun için yargısal işlemlerin, siyasetçilere sorulması kadar bence yanlış bir şey yok. Türkiye'deki gerilimlerin temelinde de kimi kiminle konuşacağımız veya hangi çerçevede konuşulacağının yeterince bilinmemesi ya da bilinerek kasten bu işlerin yapılması oluşturuyor.'' -''SADECE TUTUKLAMALARLA İLGİLİ KURALLARA SÖYLEDİM''- Basının birçok alanda ''suçlu'' olduğu yorumunun yapılması üzerine de Çiçek, şöyle devam etti: ''Başka bir şey daha söylemek gerekirse bir konuyu tartışıyoruz. Örneğin; depremi tartışıyoruz, deprem konusunda soracağımız kişiler bellidir. Herhalde coğrafya tahsili yapmış birisine değil, öncelikle jeoloji mühendislerine, bu işin uzmanlarına soracağız. Hukuki bir konuyu da hukuk adamlarına soracağız ama biz her konuyu siyasetçilere soruyoruz. Üç aylara girdik, dini bir konu olur, onu da gidip siyasetçiye sorarlar. Siyasetçi de 'gidin ilahiyat fakültesindeki öğretim üyelerine ya da Diyanet'e sorun' demez, başlarız açıklamaya. Bu da konunun anlaşılmasını zorlaştırır. Ben, tutuklamalarla ilgili kuralları söyledim bugüne kadar, onun dışında bir şey söylemem ben.'' -ANKARA'NIN ''BOŞ KENT'' YAPILDIĞI İDDİALARI- ''Ankara'yı boş kent yapıyormuşsunuz?'' şeklindeki bir ifade üzerine de Çiçek, ''İşte, bu da bir demagojidir. CHP, bazı yerlerde de söylemiş. İstanbul'a ilk giden bankalardan bir tanesi de İş Bankası'dır. Niye gitti İstanbul'a, finans merkeziydi. Su nereden akıyorsa, baraj oraya yapılır, evvela bunu kabul etmek lazım'' dedi. Cemil Çiçek, şöyle konuştu: ''Dün akşam, iş adamlarının olduğu bir toplantıdaydım. Orada da bu konu dolaylı olarak gündeme geldi, dedim ki: Masanın etrafında şu anda burada toplananlar hepimiz Ankaralı değiliz. Sizin de burada şirketleriniz var, fabrikalarınız var. Niye fabrikalarınızı doğdunuz yere değil de buraya gelip kurdunuz? Oradaki insanlara da iş-aş lazım. Tam tersi oraların da kalkınması lazım. Çünkü, gayet açık. Ekonomik bir karar vereceksiniz ve ekonominin kurallarına göre işinizi yapacaksınız. Kaldı ki Türkiye, marka bir ülke ve İstanbul bir dünya başkenti. İstiyoruz ki, dünyamızın başkentlerinden birisi olsun orası. Bu, Türkiye'ye kazandıracaktır. Giden personel sayısı da bin 325'tir. Bin 325 kişiyle eğer 4.5 milyonluk Ankara boşalıyorsa, zaten bu Ankara'da hiçbir şey yok demektir. Kaldı ki böyle bir şey yok. Tam tersi, 8 sene önceki Ankara'nın ekonomik getirisiyle çalıştığı alanları itibarıyla bir ona bakın, bir de 8.5 yıl sonra geldiği yere bakın. Bin 325 kişi gidiyor, sadece lojistik üssü -ki bizim zamanımızda kuruldu- yani 'iki tane bankadan İstanbul'a bin 325 kişi gidiyor' diyenler varsa, orası on binlerce insana iş ve aş kapısı olarak faaliyetlerine başladı bile.'' -''ANKARA'YI SAVUNMA SANAYİNİN MERKEZİ HALİNE GETİRDİK''- Çiçek, Ankara'yı savunma sanayinin merkezi haline getirdiklerini belirterek, ''Bugün 70'den fazla firma, savunma sanayine parça üretiyor, yüksek teknolojik ürünler yapıyor. Biz, en yüksek katma değere sahip savunma sanayini, Ankara'yı merkez yaparak kurduk ve geliştiriyoruz. ATAK helikopterleri burada yapılıyor, insansız hava araçları Ankara'da yapılıyor. Önümüzdeki sene uzaya fırlatacağımız Göktürk Uydusu, Ankara'da inşa ediliyor. Beş-altı tane sanayi bölgesi oluşturuldu. Biz, buralara gidip geliyoruz ve sorunlarını gidermeye çalışıyoruz, toplantılar yapıyoruz. Ankara, bir sanayi merkezi haline geldi'' diye konuştu. Fuar Merkezi Projesine de değinen Çiçek, ''Ankara boşalıyor'' diyenlerin döneminde, Ankara'ya ayda gelenlerin sayısının 40-50 bin kişiyi geçmediğini, şimdi ise her ay Ankara'ya sadece uçakla 350 bin kişinin girip çıktığını anlattı. Bunu kısa sürede 600 bine, bir milyona çıkartmaya çalıştıklarını dile getiren Çiçek, ''Ankara'da bir şey yoksa, herhalde insanlar eli cebinde Kızılay'da dolaşmaya gelmiyor. Kızılay'dan daha görkemli meydanlar başka ülkelerde de var'' dedi. Ankara'yı AnadoluJet'in merkezi yaptıklarını dile getiren Çiçek, ''Türkiye'nin her yerine ve birçok ülkeye Ankara'dan uçuş yapılıyor. Bunlar, göz ardı ediliyor. Seçim zamanı biraz karalama zamanı olduğu için, biz iş yapıyoruz, birileri de çalı çekiyor'' değerlendirmesinde bulundu. ''Siyaset yapacaksak, adam gibi siyaset yapmamız lazım'' diyen Çiçek, ''Bunun da yolu, lafın doğrusunu söylemek ve işin doğrusunu yapmaktır. Eğer, politik kararlarla her işi yapmaya kalkarsanız, bu devleti sıkıntıya sokarsınız, bu ekonomiyi sıkıntıya sokarsınız'' diye konuştu. Geçmişte bunun örneklerinin yaşandığını belirten Çiçek, ''Can çıkmayınca huy da çıkmıyor. Bir takım siyasetçilerimizde üslup değişmiyor. İsi değişiyor da üslup ve huy değişmiyor. Herhalde vatandaşlarımızı da çok iyi biliyor, çok iyi bildiği içindir de 60 senedir iktidara yanaştırmıyor bunları'' dedi. (SME-YŞM-EHK)02.06.2011 11:37:33
<< Önceki Haber Devlet Bakanı Ve Başbakan Yardımcısı Çiçek: Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER