Emniyet Genel Müdürlüğü Dış İlişkiler Daire Başkanlığı,
Gümüşhane Emniyet Müdürlüğü ve
Avrupa Birliği Teknik Destek ve Bilgi Değişim Ofisince Gümüşhane'de ''Demokratik
Polislik ve Suç Önleme ve Soruşturma Sempozyumu'' yapıldı.
Toplantıya Gümüşhane
Valisi Enver Salihoğlu'nun yanı sıra İl Jandarma Komutanı
Albay Şerafettin Yılmaz, Belediye Başkanı
Mustafa Canlı, Emniyet Müdürü Hüseyin Ümit
Yüksel ve çok sayıda ilgili katıldı.
Vali Salihoğlu, sempozyumun açılış bölümünde yaptığı konuşmada, güvenlik
hizmetinin profesyonel, iyi eğitilmiş ve iyi yetiştirilmiş kişiler tarafından yürütülmesi gerektiğini belirterek, ''Demokratik polislik anlayışı çağdaş bir anlayıştır. Ülkemizin literatürüne yeni giren demokratik polislik anlayışı, bu toplantıda enine boyuna tartışılacaktır'' dedi.
Güvenlik birimlerinin temel amacının, ülkenin güvenliğini sağlamak olduğunu ifade eden Salihoğlu, ''Ülkenin güvenliğinin de en önemli unsuru insanlarımız olduğuna göre, yapılan hizmetlerin toplumun bütün kesimleriyle paylaşılması, onlarla birlikte gerektiğinde karar verilmesi gerekir. Şüphesiz polis ve güvenlik hizmeti
gönüllüler tarafından görülecek kadar basit bir hizmet değildir'' diye konuştu.
Vali Salihoğlu, güvenlik hizmetinin tek başına yürütülebilecek bir hizmet olmadığına göre, halkın güvenlik birimlerine
destek olmasının, elde edilecek başarıyı arttıracağını vurgulayarak, şöyle devam etti:
''Aksi takdirde daha uzun zamanda ve daha zor koşullarda başarıya ulaşılabilir. Ülkemizin uzun yıllardan beri uğraştığı
terör suçları bu konuda çok büyük desteğin gerektiğini ortaya koymaktadır. Halkımızın katkısı, desteği olmadan
terörle mücadele etmenin de çok kolay olmadığı görülmüştür, bundan sonra da görülecektir.''
Gümüşhane Emniyet Müdürü Hüseyin Ümit Yüksel, demokratik polislik uygulamalarının yaygın olduğu ülkelerde, vatandaşın güvenlik hizmetlerine katılımının, güvenlik güçlerinin etkinlik ve verimliliğine pozitif katkıları olduğu söyledi.
Bulgular ışığında, Türk Polis Teşkilatı'nın son yıllarda vatandaşla birlikte ortaya koyduğu ortak güvenlik üretimi uygulamalarının da Türk polisinin etkinliğini ve verimliliğini artırdığına dikkati çeken Yüksel, şöyle devam etti:
''Günümüzde katılımcılık, şeffaflık,
hesap verebilirlik, insan hak ve hürriyetlerine saygı
modern devletlerin polis
teşkilatlarının en belirleyici özellikleridir. Halkın talep ve ihtiyaçları doğrultusunda, halkla birlikte güvenlik hizmetleri üretme ve üretilen bu hizmetlerin her aşamasında, yanlışı ve doğrusuyla kamusal denetime açık olması, şeffaf bir
yönetim ve gerektiğinde hesap verebilme, halka verilen hizmetlerin kalitesini artıracak ve teşkilat olarak gelişmemize ve ilerlememize olumlu katkı sağlayacaktır.''
-''ESAS OLAN İNSANIN GÜVENLİĞİ KAVRAMIDIR''-
Sempozyuma konuşmacı olarak davet edilen
İsveç Adalet Bakanlığı direktörü Cesario Totaro, AB ülkelerinde polis teşkilatlarında demokratik polislik uygulamaları ve sonuçlarına ilişkin katılımcılara bilgi aktardı.
Totaro, polis memurlarının asıl amacının suçla mücadele olduğunu belirterek, toplumun desteği olmaksızın suçluya ve teröre karşı mücadele etmenin başarılı olamayacağını vurguladı.
İstanbul Şehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nihat Bulut, Amerika'da 11
Eylül saldırısından sonra güvenlikle ilgili düzenlemelerin yapılmaya başladığını ve bu düzenlemelerin aşırı güvenlik yaklaşımını gündeme taşıdığını söyledi.
Durumun böyle olmasının güvenlikle
özgürlük arasındaki ilişkinin, güvenlik temelli ağırlık kazandığını belirten Bulut, ''Bu durum demokratik ilkeden bir sapmadır. Güvenlik çok önemli ama güvenlikle özgürlük arasındaki ilişkide asıl olan özgürlüktür. Güvenlik bir araçtır. Bu yüzden demokratik hukuk devletlerinde bu prensip hiçbir zaman zedelenmez'' dedi.
Bulut, bireylerin devletten güvenliğini sağlamalarını istediğini ifade ederek, ''
Tarih boyunca da bu böyle olmuştur. Devletin temel işlevlerinden birisi de güvenliği sağlamaktır. Asıl
tartışma güvenliği sağlarken özgürlüğümüz ne olacak konusu üzerinde kilitlenmektedir'' diye konuştu.
Özgürlük ve güvenlik arasında nasıl bir denge kurulması gerektiğinin tartışıldığını anlatan Bulut, şunları kaydetti:
''Burada da iki temel yaklaşım var; biri bireylerin özgürlüklerini alabildiğince sınırlayan güçlü bir devlet yapısı, ikinci yaklaşım ise güvenlik için hak ve özgürlükler alanında olabildiğince genişlik v
e devleti de bu hak ve özgürlüklere saygı duymak şeklindedir. Özgürlük ve güvenlik arasında ters bir orantı vardır. Biz daha özgür olursak, toplumsal ortak daha az güvenli olur ya da tersi olabilir. 1982 Anayasa'sını buna bir örnek olarak gösterebiliriz. Güvenlik merkezli bir devlet modeli. Bununla bize 'güvenlik mi, özgürlük mü' tercihi yaptırıldı. Böyle bir soru karşısında hepimiz 'güvenlik' dedik. Burada devletin ve kamunun güvenliği ortaya çıkmış oldu. Ancak esas olan insanın güvenliği kavramıdır.''
Polis Akademisi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Halil İbrahim
Bahar, katılımcılara Türkiye'de demokratik polisliğin gelişimi, Türk Polis Teşkilatında demokratik polislik uygulamaları ve sonuçlarıyla ilgili bilgi sundu.
Sempozyumun yarın gerçekleştirilecek kapanış bölümünde terörle mücadele ve insan odaklı polislik konularında oturumlar gerçekleştirilecek.
(YTM-ÖZ-TY-ÇAL)22.06.2011 16:17:47