Kürt sorununun çözümünde şiddeti reddeden ve demokratik çerçevede çözülmesini isteyen Kürt aydın ve siyasetçilerinden oluşan Demokrat
Kürtlerin Arayışı (LKD ), BDP ile anlaşarak Diyarbakır'da bağımsız
aday olan
KADEP Genel Başkanı Şerafettin Elçi'yi eleştirdi. LKD, Elçi ve onun gibi düşünenlerin tutumunun Haziran
2011 seçimleri ile endeksli 'dar görüşlü bir tutum ve birlik için atılan adımları zedeler doğrultuda' olduğunu öne sürdü.
Aralarında Kürt siyasetçilerden Sertaç Bucak, Cıbranlı
Halit Bey'in torunu yazar Tahsin Sever gibi isimlerin de olduğu LKD, bir açıklama yaparak Kürt siyasetinde kader belirleyici politikalar üzerinde çalışma yapıldığı, ancak bu girişimin önünün tıkandığı belirtildi. Türkiye'de yapılacak
12 Haziran seçimlerinin
Kuzey Irak'taki Kürtler için de önemli olduğu dile getirilerek, Kürtlerin seçimlerdeki tutumunun onların gelecekteki politikalarını gözler önüne sereceği kaydedildi.
"KÜÇÜK VE KİŞİSEL HESAPLAR ALTERNATİF KÜRT SİYASETİNE GÖLGE DÜŞÜRDÜ"
Açıklamada, bir süredir LKD, KADEP, Kürt Devrimci-Demokratlar Hareketi,
Dicle-
Fırat Dialog Grubu,
Kürdistan Parti Hareketi ve Hak-Par'ın kendi aralarında görüşmeler yaptığı belirtilerek, birey hukuku temelinde, şiddeti reddeden,
batı demokrasisi yöntem ve üslubunu baz alan ortak bir anlayış ile bir araya gelerek ulusal demokratik bir arayış içine girildiği hatırlatıldı. Açıklamada, "Bu
örgüt ve hareketler bir konsensüs sağlama, ortak payda bulma umudu ile bir aradaydılar. Haziran seçimlerine endeksli olmayan bu bir araya geliş, bir çıkış yolu bulma, Kürt alternatif siyasetini oluşturma amacıyla, başlangıçta bazı adımlar attı. Seçimlere endeksli bazı kısır
küçük hesaplar, sözü edilen alternatif siyaseti oluşturma umuduna gölge düşürdü. Küçük kişisel hesaplar, ulusal değerleri geride bırakarak, bazı çevre ve kişilerin taviz vermedikleri ilkeler yerlerde sürünmeye başladı." ifadelerine yer verildi.
Kürtlerin uzlaşma ve anlaşmaları kader belirleyici derecede önemli bir sorun olduğunun altı çizilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "Uzlaşma ve anlaşmalar, her şeyden önce bazı kriterler ile belirlenmelidir. Başta bu uzlaşma ve anlaşmalar ulusal demokratik çıkarları gözetmelidir ve her şeyden önce; kişisel arzu, çıkar ve heveslerin üstünde olmalıdır. Ve uzlaşıp anlaşan bu örgüt ve hareketler öncelikle birbirlerine güvenmelidirler. Birilerine göre, diğerlerin isimlerinin önünde soru işaretleri olmamalı, bir diğer ifade ile birbirlerini hıyanet ve ajanlık ile suçlamamış olmaları gerekir. Sonuca ulaşılsın veya ulaşılmasın Sayın Şerafettin Elçi ve onun gibi düşünenlerin tutumu, Haziran 2011 seçimleri ile endeksli dar görüşlü bir tutumdur ve birlik için atılan adımları zedeler doğrultudadır. Aynı zamanda
HAK-PAR ın sergilediği tutum da; hangi şehirde ve kaç kişinin adaylığı pazarlığı, soruna ilkesel yaklaşmadığının ölçütüdür."
Türkiye'de, politik gündemin geçmiş politikalara nazaran büyük değişimlere uğradığı ve değişiklikler devam ettiği belirtilen açıklamada şöyle denildi: "Statükocular geçmişin hayalleri ile bir araya gelerek fırsat kolluyorlar. İktidar partisi kendini sağlama alma çabalarını devam ettiriyor. Kürtlerin ağırlıklı bir kesimi ölçüsüzce, parlamentoya girebilme aşkı ile değerlerini ayaklar altına alabiliyor. Seçimlerden sonraki süreç önemli değişimlere gebedir, gündeme politik gelişmeleri taşımaya devam edecektir. Kürtlerin ulusal demokratik birlikteliğine her zamandan daha çok gereksinim vardır. Bu birliktelik, ulusal demokratik çıkarlar temelinde; onurlu ve ölçülü olarak sürekli Demokrat Kürt Arayışı'nın gündeminde olacaktır."