Gülcan
Kaplan -
İzmir'de Alsancak Garı'nın karşısında, 1800'lü yıllarda koloni halinde yaşayan
İngiliz tüccarlar tarafından
depo olarak yaptırılan binada
hizmet veren
TCDD müzesi, sadece
Türkiye Cumhuriyeti değil
Osmanlı İmparatorluğu dönemini de kapsayan
demiryolu tarihine ve 150 yılı aşkın zaman dilimine ışık tutuyor.
Müze, ziyaretçilerini 20. yüzyılın başlarında kullanılmaya başlanan
Bağdat Ekspresi'nin
harem vagonu, çoktan
emekliye ayrılmış buharlı lokomotiflere ait çeşitli objeler, eski yol yapım gereçleri, eski fenerler, telgraf gibi eski
haberleşme gereçleri, daktilo, hokka gibi yazışma gereçleri, vagon restoranlarda kullanılan yemek takımları gibi objeler ve eski belgelerle 150 yılı aşkın bir kültür ve
endüstri yolculuğuna davet ediyor.
Girişin ücretsiz olduğu müzenin ziyaretçilerini ağırlıklı olarak öğrenciler ve turistler oluşturuyor, yaz aylarında
yabancı turistler de müzeye yoğun ilgi gösteriyor. Müzeyi her yıl 9-10 bin kişi ziyaret ediyor.
TCDD Alsancak Müze ve
Sanat Galerisi Müdürü Mazlum Beyhan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Osmanlı ve cumhuriyet döneminde inşa edilen demiryollarına ait çok sayıda objenin burada sergilendiğini söyledi.
Beyhan, ''1850'li yıllardan kalma objeler var. Anadolu'da ilk döşenen raylar var mesela. Fenerler, çanlar, kampanalar o tarihlerden kalma. Sadece demiryolu inşaatları değil
köprü, menfez,
tünel, garların yapımından kalma objeler bulunuyor. Mesela, Aydın garındaki bekleme salonunun masası var ki bu cumhuriyetin ilk yıllarından kalma tipik bir cumhuriyet dönemi objesi'' diye konuştu.
-EN ÇOK BAĞDAT EKSPRESİ'NİN HAREM VAGONU İLGİ ÇEKİYOR-
Müzenin en çok ilgi gören bölümlerinden birinin Bağdat Ekspresi'nin harem vagonu olduğunu belirten Beyhan, bu vagonun vitrayları,
tavan süslemeleriyle çok özgün bir ''eser'' olduğunu ifade etti.
Beyhan, ''İnanılmaz güzellikte, şiir gibi bir vagondu. Bu vagon Adana'dan müzemize getirilmiş. Ama ne yazık ki korumak için Alsancak Garı'na alındıktan sonra
tren kayması sonucu ağır
hasar görmüş. Kurtarabildiğimiz kısmıyla kurtardık ve burada sergiliyoruz. Duvarları ipek kaplama. Bazı orijinal parçalarını söküp camekanda koruma altına aldık, çünkü küllüklerin filan sökülüp götürüldükleri oldu'' dedi.
Müzede sergilenen, demiryollarında kullanılan eski bir piyanoyu da ilgi çeken diğer bir ''eser'' olarak gösteren Beyhan, ''Bunun içinde Smyrna yazıları var. Yani herhangi bir şekilde elimize geçmiş eski bir piyano değil. Personel Müdürlüğümüzde yıllardır duran bir piyano. Hafta sonları Demiryolları Lokali'nde dans müziği çalınan bir piyanoymuş. 100 yılı aşkın tarihi var'' diye konuştu.
-''ARKEOLOJİ MÜZESİ'NDEN DAHA FAZLA ZİYARETÇİ GELİYOR''-
Müzenin bilinirlik seviyesine ilişkin soruya karşılık Beyhan, ''Yabancılar halkımızdan daha iyi biliyor. Ama müzemizin ziyaretçi sayısı, 5 bin yıllık İzmir tarihinin sergilendiği İzmir
Arkeoloji Müzesi'nin ziyaretçisinden daha fazla. İnsanımızın müzeye gitme alışkanlığı çok yok. Lakin gelenler de sıklıkla 'Ne harika bir yermiş. Her gün önünden geçiyoruz' diye hayret ediyorlar. Oysa bu müze 15 yıldır ziyaretçilerini bekliyor'' dedi.
Beyhan, müzede yaşadığı ilginç anlarını paylaşarak, ''Dün iki
genç geldi. Saatlerce kaldılar burada. Yazılı belgeleri tek tek okudular, her objeyi tek tek fotoğrafladılar. Yani kimileri için çok ilginç. Geçenlerde
yaşlı İspanyol demiryolcular geldi. Buharlı lokomotiflerle ilgili aralarında nasıl keyifle, hararetle tartıştılar. İlgilenen insanlar için çok değerli, çok ayrıcalıklı objeler var'' diye konuştu.
''Bir ziyaretçi buradan nasıl bir
yolculuk yapmış olarak çıkıyor?'' sorusuna ise Beyhan şöyle
cevap verdi:
''Bu biraz ziyaretçisine bağlı. Bir ziyaretçi geliyor giriyor hızla bakıp çıkıyor, kimisi de bir objenin karşısında dakikalarca duruyor. Mesela bir kadın ziyaretçi grubundakiler yemekli, yataklı vagonlarda kullanılan yemek takımlarını görünce büyük bir heyecanla 'Bu takımlarda biz de yemiştik, şöyle bir yolculuktu' şeklinde anılarını tazelemişlerdi. Bunları yaşamış olanlar, emekli demiryolcular çok sık gelirler buraya ve dakikalarca kalırlar. Ne tür bir yolculuk derseniz, her kişinin yolculuğu farklıdır burada.''
Etrafta çok sayıda dershane olduğu için üniversiteye hazırlanan öğrencilerin sıkça müzeyi ziyaret ettiğini ifade eden Beyhan, öğrencilerin sorduğu sorular karşısında bazen ''benimle dalga mı geçiyorlar'' hissine kapıldığını söyledi.
Beyhan, ''Mesela, eski
hesap makinelerini görüyorlar, bunlar ne diyorlar. Hesap makinesi olduğunu söylediğimde cep telefonunu çıkarıp niye bunları kullanmıyorlarmış diye soruyor'' dedi.
Eski demiryolu işçilerinin müze ziyaretlerinin biraz hüzünlü geçtiğini, eski lokomotiflerin resimlerine
selam veren eski demiryolu işçilerinin her objeye tek tek dokunduklarını, eski günlere dair konuşmak ve anılarını anlatmak istediklerini söyleyen Beyhan, ''Çünkü bunları paylaşabilecekleri insanlar çok azaldı'' diye konuştu.
(GLC-BAH-BŞK-HAN)14.09.2011 11:06:02