Atatürk'ün Trablusgarp'ta göz muayenesi olduğu cihazdan,
Kızılay'ın ilk motorlu
ambulansına
Fenerbahçe'nin
yardım isteği yazısından,
esir mektuplarına 2. Dünya
Savaşı sırasında
Yunanistan'a yardım götürürken sulara gömülen
Kurtuluş Vapuru'nun fotoğrafı ile
Atina hükumetinin verdiği teşekkür şiltine kadar çok sayıda tarihi
belge ve eser
Türk Kızılayı arşivleri ve sergi alanında yer alıyor. Kızılay'ın oldukça yüklü bir hafızaya sahip olduğunu belirten Türk Kızılayı Genel Başkanı Tekin Küçükali, çuvallardan çıkartılan belgeler ile fiziki yapısı dünya standartlarına uygun bir arşiv oluşturulduğunu söylüyor.
Türk Kızılayı Genel Başkanı Tekin Küçükali,
Cihan Haber Ajansı(Cihan)'na arşivlerinde yer alan tarihi bilgi ve belgeler ile ilgili açıklamalarda bulundu. Türk Kızılayı'nın 1868 yılından bu yana ülkemizde ve dünyada pek çok faaliyeti yerine getirmiş bir kuruluş olduğuna işaret eden Küçükali, "Dolayısı ile hafızamız oldukça yüklü ve belki de devletin arşivlerinde olmayan bir çok bilgi ve belgelerin bizim arşivlerimizde olabileceğini düşündük." diye konuştu.
Buradan hareket ile arşivler konusunda bir çalışma başlattıklarını anlatan Küçükali, ilk başta gördükleri manzarayı 'hiç de iç açıcı değildi' sözleriyle anlatıyor. Pek çok belgenin, çuvallardan çıktığını söyleyen Küçükali, şöyle devam ediyor: "Ama bu arşivlerin öyle veya böyle kamuoyuna açılması lazım diye düşündük. Bunun için de
Orta Doğu Teknik Üniversitesi ile görüşmelerimizi yaptık… Uzun soluklu, meşakkatli ve çok dikkatli yapılması gereken bir işti. Bizden isteklerine de baktık. Bu istekler içerisinde en önemlisi fiziki durumun yerine getirilmesi idi. Bunun için de Türkiye'nin ilk dünya standartlarına uygun arşivini bekli de fiziki olarak yaptık."
Kızılay'ın elinde bulundurduğu bilgi ve belgeleri hazine olarak nitelendiren Küçükali, bu hazinenin ancak yarısının işlenebildiğini belirtiyor. Küçükali, özellikle
Eskişehir,
Bursa,
Sakarya gibi
İstiklal Savaşı'nın çok yoğun yaşandığı iller ve İstanbul'da yer alan arşivlerin de yavaş yavaş toplanacağını aktarıyor. Arşiv çalışmalarının 5 yıldır devam ettiğini aktaran Küçükali, iki yıl için çalışmaların tamamlanmış olacağını belirtiyor.
ESİR ASKERLER İLE İLGİLİ KAYITLAR VAR. BİR KISMINI ÇANAKKALE'DE SERGİLEYECEĞİZ
Osmanlı zamanında esir olan askerlerin tamamı ile ilgili kayıtlar bulunduğunu belirten Küçükali, bunların da yer aldığı bazı belgeleri 18
Mart-24/25
Nisan tarihlerinde Çanakkale'de sergilemek istediklerini ifade ediyor. Ayin için gelen Anzaklara işaret eden Küçükali, onların dedelerine ait bazı hatıraların da arşivlerde bulunduğunu aktarıyor.
Esir askerlerin hepsinin isimlerinin tutulduğunu kaydeden Küçükali, "Ailelerinden gelen paralar teslim edilirken
tutanak haline getirilmiş.Mesela bir
İngiliz komutanının bizde
aile resmi var,
küçük çocuğunun fotoğrafı. Annesi, hanımı ve kardeşlerinin ortak yazdığı bir mektup. Bunu da Çanakkale'de sergileyeceğiz. Belki torunlarından biri gelir. Belki de o küçük çocuk şu anda yaşıyordur. Fotoğrafta, 3.5-4 yaşlarında görülüyor." diyor.
Ellerinde savaş dönemine ait çok sayıda filmin de bulunduğunu söyleyen Küçükali, bu konuda da TRT ile
işbirliği yaparak filmleri çalışır hale getirmeye çalıştıklarını dile getiriyor. Arşivden özellikle akademisyenlerin istifade ettiğini aktaran Küçükali'nin, ülkemizde bulunan büyükelçiliklere de bir çağrısı var: "Osmanlı zamanında karşı karşıya geldiğimiz ya da yan yana durduğumuz ülkelerin büyükelçilikleri bize müracaat edebilirler. Bizim arşivlerimizde gerekli olan bilgileri alabilirler."
ATATÜRK'ÜN GÖZ MUAYENESİ OLDUĞU SET
Kızılay arşivi sergi alanında,
Mustafa Kemal Atatürk'ün Trablusgarp'ta Hilal-i Ahmer çadırında göz muayenesi olduğu 1910'lu yıllara ait set, Fenerbahçe'nin yardım mektubu, Kızılay'ın kullandığı ilk motorlu ambulans gibi çok sayıda tarihi eser ve belge de yer alıyor. Tekin Küçükali, göz muayene cihazını bir çuval içinde bulduklarını söylüyor. 1930'lu yılların sonunda
Vehbi Koç tarafından
hediye edilen ford
marka ilk motorlu ambulansı ise kendi
araç hurdalıklarında bulduklarını aktarıyor. Küçükali, motorlu ambulansın iki yılda, içindeki
tahta işlemelerine kadar orijinal hale getirildiğini belirtiyor.
Arşiv çalışmalarında, başlangıcından bu yana görev alan Türk Kızılayı Arşiv Uzmanı Hande Uzun Külcü, Fenerbahçe'nin yardım talebinin yer aldığı yazı ile ilgili şunları söylüyor: "2
1 Nisan 1914 yılında Fenerbahçe, Hilal-i Ahmer Cemiyeti'nden (bu dönem seferberlik zamanı olduğu ve askeri idmanlar yapıldığı için) baş gösteren salgın hastalıklar nedeniyle ilaç ve yaralıların istirahati için de çadır istiyor... Hilal-i Ahmer, Fenerbahçe'ye çadır, ilaç ve gereken tüm yardımları iletiyor."
YUNANİSTAN'A YARDIM GÖTÜRÜRKEN SULARA GÖMÜLEN KURTULUŞ VAPURU
Külcü, sergi alanında resimleri yer alan Kurtuluş Vapuru ile ilgili de bilgi veriyor.
2. Dünya Savaşı sırasında
Alman işgali altında bulunan Yunanistan'da büyük bir
açlık yaşandığını anlatan Külcü, bu dönemde yaklaşık 100 bin Yunanlı'nın açlıktan öldüğünü söylüyor.
Külcü, şöyle devam ediyor: "
Çocuklar aç, insanlar yokluk içinde. O dönemde Kızılay, Yunanistan'a büyük yardımlar yapıyor. Yılmaz,
Dumlupınar, Kurtuluş vapurları ile yemek ve ilaç yardımları gönderiliyor. Böylece insanlar açlıktan kurtuluyorlar. Bu dönemde, Kızılay'a, Yunan Kızılhaç'ı teşekkür madalyası veriyor, Atina hükumeti teşekkür şilti. Kurtuluş vapuru, 20
Şubat 1942 tarihinde Yunanistan'a yardım götürürken, 38 mürettebatı ile sulara gömülüyor. Mürettebattan hiçbir kayıp yaşanmıyor."
95 YIL SONRA AÇILAN ESİR MEKTUPLARI
Çok sayıda tarihi belgenin bulunduğu Türk Kızılay'ı arşivlerinde 300 bin adet Türk ve
yabancı askerlere ait esir kartları ile çok sayıda esir mektubu da bulunduğunu aktaran Külcü, bu mektuplardan iki tanesinin ise 95 yıl sonra açıldığını belirtiyor. Bunlardan birinin 1915 yılında
Irak Kut'ül Amara cephesinde esir düşen İngiliz askere eşi tarafından yazıldığını kaydeden Külcü, mektubun hikayesini "Bu mektup, 95 yıl sonra Türk Kızılayı tarafından açılmış. Maalesef askerin eline hiç geçmemiş bir mektup. Eşi çok duygulu, göz yaşlarını akıttığı bir mektup yazmış. Mektupta da, (zannediyorum ki bu mektup hiçbir zaman eline ulaşamayacak) diyor." sözleriyle anlatıyor.
Arşivdeki belgelerin tasnif çalışmalarının 2006 yılında
ODTÜ Tarih Bölümü'nden Prof. Dr. Seçil Karal Akgün ve Emk. Öğr. Gör. Murat Uluğ
tekin'in rehberliğinde eski yazı belgelerinin tercümeleri ile başladığını anlatan Külcü; tercüme edilerek tasnif edilen belgelerin veri tabanına işlenerek araştırmacıların hizmetine açıldığını söylüyor. Şu ana kadar tasnif edilen belge sayısının 70 bini bulduğunu aktaran Külcü, "Bu kayıtların da üçte ikisi dijital ortama alındı." diyor. Bugüne kadar, 1868-1928 tarihleri arasındaki belgelerle ilgili çalışmaların tamamlandığını aktaran Külcü, projenin devam ettiğini dile getiriyor.