Derelerin Kardeşliği Platformu Dönem Sözcüsü Ömer Şan, Doğu
Karadeniz'in hemen her evinde
Çernobil'in etkileriyle yaşanan
kanserden
ölümler devam ederken, insanların Çernobil'i unutmalarının mümkün olmadığını savundu.
Ömer Şan, Çernobil felaketinin 25. yıl dönümü nedeniyle yazılı bir açıklama yaptı. Şan açıklamasında, 26
Nisan 1986 tarihinde Ukrayna'nın Çernobil kentindeki
nükleer enerji reaktörünün patlamasıyla büyük bir nükleer
facia yaşandığına, adına
radyasyon denen ölüm bulutlarının insan
yaşamını ve gelecek nesilleri,
doğal yaşam koşullarını tehdit ederek ölümcül sonuçlar
doğurduğuna dikkat çekti.
Doğu Karadeniz'in hemen her evinde Çernobil'in etkileriyle yaşanan kanserden ölümler devam ederken insanların Çernobil'i unutmalarının mümkün olmadığını ifade eden Şan, şöyle devam etti:
"Ama asıl unutulmaması gereken Çernobil'le birlikte insan yaşamını umursamadan gerçekleri saklayarak bilimi dahi
baskı altına almaya çalışan siyasetçiler, kamu yöneticileri, hatta bilim adamları değil midir? Biz, onları da unutmadık. Ancak ne yazıktır ki bugün de aynı anlayış, aynı vurdumduymazlık devam etmektedir. Bugün hala Çernobil'in bu etkilerini saklamak, adeta Çernobil'i aklamak için oluşturulan komisyonlarda, ülkemiz ve bölgemizdeki kanser vakalarındaki artış ve çeşitliliğin
psikolojik sonuçlara bağlanması, aynı aldatmacanın devam ettiğinin göstergesidir. "
Mart ayında Japonya'da yaşanan deprem ve tsunami felaketi sonrası Fukuşima'daki nükleer sızıntının etkilerinin devam ettiğini hatırlatan Şan, açıklamasında şunları kaydetti: "Dünyada nükleer karşıtlık hız kazanıp nükleer projelerden vazgeçiliyor. Türkiye'de ise nükleer dayatma konusunda yaşanan gelişmelerin vurdumduymazlıkla ve tüm hızıyla devam ediyor. Bu dayatmacı zihniyet,
nükleer santralleri evdeki tüp gaz boyutuna indirgeyerek Sinop'tan Mersin'e, Trakya'ya kadar doğal yaşam alanlarımıza nükleer santral yapmayı planlamakta ve savunmaktadır. Bütün bu yaşananlar devam ederken hemen yanı başımızda, Çernobil'in bir benzeri olan Erivan'daki Metsamor
Nükleer Santrali'nde de aynı
tehlike bizleri beklemektedir. Metsamor Santrali'nde yaşanan sızıntılar, özellikle Doğu bölgelerimizde etkisini göstermiş ve bu yönde tehlike boyutunda ölçümler yapılmıştır. Hemen başımızın ucundaki bu tehlike göz ardı edilerek, neredeyse hiçbir önlem alınmamaktadır."
Başta Doğu Karadeniz olmak üzere yurdun bütün bölgelerindeki doğal yaşam alanlarına geri dönüşümsüz zararlar vererek, insan yaşamını ve doğal yaşamı tehdit eden hidroelektrik santrallerinin de kendileri için bir başka Çernobil vakası olduğunu savunan Şan, "Temiz ve çevreci enerji gözü ile bakılmakta olan HES projeleri, bugün ne yargı kararlarını, ne
halk tepkisini, ne bilimsel raporları ve uyarıları dikkate almaktadır. Her aşamasında verdiği geri dönüşümsüz zararların yanında, üretime geçtiklerinde kurulması planlanan iletim hatları ile de insan yaşamını ve doğal yaşamı olumsuz yönde etkileyecek olan bu projelerin etkileri Çernobil'in etkilerini aratmayacaktır. Bu projelere
imza atanları unutmayacağız." açıklamasında bulundu.