Mersin Sağlık Müdürü Çağlar
Çatak, Türkiye'de yapılan çalışmalarda nüfusun yaklaşık yüzde 5'inin
astım hastası olduğunun belirlendiğini bildirdi.
Astım hastalığının solunum yollarında oluşan kalıcı iltihabi bir hastalık olduğunu belirten Çatak, "Hastalığın belirtileri, akciğerlerdeki hava yollarının etrafındaki kasların beraberce daralması ya da kasılmasıyla meydana gelir. Bunun sonucunda soluk alıp vermek zorlaşır. Soluk borusundaki bu daralma ve beraberinde oluşan iltihaplanma, hırıltılı solunum, öksürük,
nefes darlığı gibi sonuçlara yol açar. Tedavi edilmezse uzun dönemde akciğer fonksiyonlarının kaybına neden olabilir" dedi.
Astım hastalığının sinsi ve sessiz bir hastalık olduğuna dikkat çeken Çatak, belirtiler yokken bile hava yolları daralmış ve iltihaplanmış olabileceğini kaydetti.
Bu nedenle astımı olan kişinin kendini iyi hissetse bile devamlı
kontrol altında olmasının çok önemli olduğunu belirten Çatak, "Astımı alerjenler, pasif sigara içiciliği, kızartma kokuları,
parfüm, saç spreyi, cila, deterjanlar,
çamaşır suyu, tozlar, polenler,
egzoz gazları, mantar sporları,
rüzgar,
fırtına, kontrolsüz egzersiz, bazı gıdalar, katkı maddeleri ve bazı ilaçların tetikleyebilir. Hastalar bu faktörlerden mümkün olduğunca uzak durmalıdır"diye konuştu.
Astım hastalığının
tedavisinde ilk yapılacak olanın, sigara ve tetikleyici faktörlerden uzak durmak olduğuna işaret eden Çatak, astımın kronik bir hastalık olması nedeniyle tedavisinin ömür boyu olduğunu söyledi.
Hiçbir şikâyet olmasa bile ilaçların düzenli kullanılması gerektiğini belirten Çatak, şöyle konuştu: "Aksi takdirde her astım atağında solunum yollarındaki iltihabi durum daha da ağırlaşır. Hasta ile hekim arasındaki
işbirliği çok önemlidir. Koruyucu ve rahatlatıcı olmak üzere iki tip tedavisi vardır. Koruyucu ilaçlar, yakınmaları ve atak oluşumunu önlemektedir. Rahatlatıcı ilaçlar ise yakınma ve atakları düzeltmektedir."