Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, geçmiş iktidarlar döneminde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu'ndan yoksullar için ayrılan paranın bütçe açıklarını kapatmak üzere kullanıldığını belirterek, ''O gün bütçe açıklarını kapatmak için kullananlar, bugün (daha fazla yardım yapacağız) diyorlar. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz'' dedi. Bakan Dinçer, partisince Çanakkale'nin Ezine ilçesinde pazar yerinde düzenlenen mitinge, Ziya Paşa'nın şiirindeki ''Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz'' dizesi ile başladı. Birilerinin şimdi, ''Biz geldiğimiz zaman sağlık hizmetlerini daha iyi yapacağız'' dediklerini ifade eden Dinçer, vatandaşlara, ''Onlar yönetimdeyken siz sağlık karnesini nasıl çıkardığınızı hatırlıyor musunuz'' diye sordu. Bir vatandaşın kendisine yazdığı mektupta daha önce sağlık karnesi çıkartmak için takriben 6 ay uğraştığını ve her gittiği yeri kademe kademe anlattığını belirten Dinçer, ''Bir onların dönemine sağlık karnesi ile ilgili işleme bakın, bir de bizim dönemimize bakın'' diye konuştu. Şimdi sadece kimlik numarasıyla hizmet alınabildiğini, geçmişte devlet memurlarını birinci sınıf,işçileri ve SSK'lıları da SSK hastanelerinde ikinci sınıf olarak gördüklerini söyleyen Dinçer, şimdi öyle bir ayrımın olmadığını, insanları kategorize etmediklerini ve sınıflara bölmediklerini söyledi. Bakan Dinçer, şöyle konuştu: ''Günlerce ilacınızı alamadığınız, muayene olamadığınız durumlar oluyordu. Şimdi böyle bir durum söz konusu mu? Şimdi çıkmışlar yine (biz her yoksul vatandaşa 600 lira sosyal yardım yapacağız) diyorlar. 2002 yılında ben Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu'nun yönetimini de yaptım. Bu fonun yönetiminde gördüğüm bir gerçek vardı sizinle paylaşmak istiyorum. Bu fon aslında Türkiye'de fakirlere yardım edilsin diye kurulmuş bir fondur. Bu fondaki fakirlere ayrılan paraları fakirlere vermek yerine, bütçe açıklarını kapatmak için kullanıyorlardı. O gün bütçe açıklarını kapatmak için kullananlar, bugün (daha fazla yardım yapacağız) diyorlar. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Biz insanlara Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu'ndan yardım ederken, kışın soğukta kömür almalarını sağlarken, biz kömür yardımı yaptıkça, okullara kitapları masanın üzerine koydukça diyorlardı ki; 'bunlar sadaka kültürü ile besleniyorlar. Toplumu da sadakaya alıştırıyorlar' diyorlardı. Peki kendileri bizim verdiğimizin 4 katı daha fazlasını vereceğiz derken acaba nasıl bir konumlandırma yapıyorlar, kendileri için hiç düşünüyor musun? İnsanlara 600 lira yardım edeceklermiş... Ülkeyi bize teslim ettiklerinde tam 19 milyon fakiri vardı bu ülkenin. Nüfusun neredeyse üçte biri fakir sayılıyordu. Halbuki bugün bu oran 12 milyonlara indi. Aradaki 7 milyon fakiri biz aslında çalışabilir günlük rızkını sürekli kazanabilir hale getirdik. O zaman tekrar şunu sormak gerekmez mi? Eğer bu işleri yapma kabiliyetiniz vardı, şimdiye kadar neredeydiniz? Diyorlar ki, (700 bin kişiye her yıl istihdam sağlayacağız) Siz 2002'de olduğu gibi bu ülkenin insanlarını işsiz bırakmayın yeter. Fazla istihdam sağlamayacağınızı biliyoruz aslında. 700 bin kişiye istihdam sağlayacağız diyenler bu ülkeye sanki bir proje sunuyorlarmış havasında.'' -''2010 YILINDA 1 MİLYON 317 BİN KİŞİYE İSTİHDAM SAĞLADIK''- Ömer Dinçer, AK Parti iktidarında 2010 yılında 1 milyon 317 bin kişiye istihdam sağlandığını belirterek, ''Bundan haberleri var mı?'' dedi. Tüm dünyada ekonomilerin küçüldüğünü, istihdamın azaldığını, işsiz sayısının arttığını dile getiren Dinçer, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Bizde de işsiz sayısı biraz arttı ama 2009 yılında kriz varken 83 bin kişiye iş sağladık, ekonomi küçüldüğü halde. Acaba bunları biliyorlar mı? 2008 yılında tam 980 bin kişiye istihdam sağladık bunu biliyorlar mı? 700 bin kişiye iş sağlayacağız diye övünüyorlar. Bırakın övünsünler.'' ''Bu ülkenin şartlarını iyi anladıklarından, sorunlarını iyi gördüklerinden, doğru teşhis ettiklerinden ve uygun çözümler getireceklerinden emin miyiz? Hayır. Asla emin değiliz'' diyen Dinçer, şöyle devam etti: ''Onların vereceği sözlerin aslında bu ülkede nasıl olumsuz sonuç doğurduğunu bir kaç örnekle söyleyeyim. Bu örnekler yeni değil. Bugün öteki ne veriyorsa onun 4 katını, 3 katını vereceğim diyen insanlar örneğini biz geçmişte gördük. 1980'li ve 1990'lı yıllarda gördük. Onlar diyorlardı ki; rakibim ne veriyorsa 5 fazlasını vereceğim. İki anahtar vereceğiz diyorlardı. Biri araba için, biri ev için. Kaç tane ev yaptıklarına şahit hiç olamadık. Ama biz 380 bin evi teslim ettik, 100 bin evi de teslim etmek üzere hazırlıklarımız bitiyor. Ama gelip de hiç iki anahtar vereceğiz diye övünmedik. Anahtarı verdik. Ayinesi iştir kişinin dedik.'' -''BİZE TEKRAR DESTEK VERİN''- Dinçer, insanları asla aldatmayacaklarını, ülkenin geleceğini riske etmeden söz vereceklerini ifade ederek, şöyle konuştu: ''Onların döneminde 6 bin 100 kilometre yol yapmışlardı. Biz 13 bin 500 kilometreden fazla yol yaptık. Çanakkale'nin bütün yollarının ihalesi bitmiş, toplam 260 kilometrelik duble yol ihtiyacı var buranın, bunun 140 kilometresi bitmiş vaziyette, geri kalan 120 kilometrelik yolun da bütün ihalesi bitmiş. Uçaklarımız buraya gelip gidiyor mu? Yakında Gökçeada'ya da gidecek mi? Buranın gemi ve deniz ulaşımı ile ilgili sorunları çözüldü mü? Sadece buranın değil, tüm Türkiye'nin çözüldü. Cumhuriyet tarihi boyunca onların yaptığı demiryolunun iki katını yaptık. Türkiye'nin bütün illerine artık uçaklarımız gidiyor, geliyor. 46 ilimizde son derece modern havaalanlarımız var, limanlarımız var pek çok ilimizde. Her birimizin evinde bilgisayar, her birimizin evinde internet var mı? Her birimizin cebinde cep telefonu, evinin önünde traktörü, motosikleti, arabası var mı? Diyorlar ki bu ülkeyi fakir hale getirdiler. 19 milyon fakiri ile 2 bin 200 lira milli gelirle insanları kapının önünde bıraktılar, şimdi 10 bin 500 dolar ekonomimizde fert başına Gayri Safi Milli Hasılamız oldu. Tüm dünyada iyi bir noktaya geldik, bunu gördükleri halde, hani nerede bu para diyorlar. (Cebinizde var mı 10 bin 500 dolar) diyorlar. Var mı cebinizde? Hiç birimizin cebinde yok. Önceki gün Türkiye'nin en zenginleri ile toplantı yaptım, onlara da sordum cebinizde 10 bin 500 dolar var mı diye. Kimsenin cebinde 10 bin 500 dolar olmaz. Ama yaşam kalitemiz sahip olduğumuz standartlarımıza baktığımız zaman o ortaya çıkar. Evimizdeki bilgisayar internet, kapımızdaki araba, oturduğumuz evin kendisi, giydiğimiz elbiseler, cep telefonlarımız ve her şey yaşam kalitemizini nereye geldiğini gösteriyor. İşte 10 bin 500 dolar onlar. Yürüdüğümüz yollar, bindiğimiz uçaklar, trenler ve gemiler işte 10 bin 500 dolar onlar.'' ''Bu açıdan bakıldığında birazcık insanlık duygusu varsa aslında bu ülkede yapılan şeyleri az çok görmeliler. En azından ona bir takdir bir şey ifade etmeseler bile ona çamur atmak yerine susmalılar'' diyen Dinçer, muhalefet partilerinin ''neyi daha iyi yapacaklarını'' söylemeleri gerektiğini belirtti. Bakan Dinçer, ''Biz onlara bu ülkenin ekonomisini nasıl büyüteceklerini sormalıyız. Bize 3,5 milyon insandan fazla işsiz bıraktılar bu ülkede ve her yıl da 800 bine yakın insan iş aramaya başladı. Bugün 2 milyon 900 bine düşürmeyi başardık. Önümüzdeki 10 yıllık süre içerisinde de bunu yüzde 5'in altına düşürmeyi planlıyoruz'' dedi. İnsanlara balık tutmayı öğrettiklerini belirten Dinçer, ''Yoksula balığı bu ülke zaten veriyor. Her yıl 15 milyar liraya yakın biz sosyal yardım zaten yapıyoruz. Peki balığın daha büyüğünü vereceğim demek marifet midir? Biz balık tutmayı öğretiyoruz insanlarımıza. Bu daha iyi değil midir? Öyle ise ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Bizim bu güne kadar yaptıklarımız aslında size bir referans olmalı. Biz bugüne kadar sizleri mahcup ettik mi? Başınızı öne eğdik mi? Uluslararası alanda başı dik ve güçlü bir Türkiye için hızla ilerliyor muyuz? O zaman tekrar bize güveninizi sunun, tekrar destek verin'' diye konuştu. Dinçer, miting alanına giderken, esnafları ziyaret etti, vatandaşlarla sohbet etti. (SAM-CC-SEB)31.05.2011 16:31:09