Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi (CPT) Başkanı Mauro Palma, Avrupa'daki cezaevleri nüfusunun
alarm verici oranda arttığını söyledi. Palma,
Türkiye'deki durumun ise çok tatminkâr olmamakla birlikte, 1990'larla karşılaştırıldığında ilerlemenin diğer
Avrupa Konseyi üye devletlerine kıyasla çok daha iyi olduğunu belirti.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Türkiye Başkanlığı tarafından düzenlenen 'Etkin Denetim ve Standartlar Yoluyla Gözaltı Koşullarının İyileştirilmesi'
semineri Antalya'da başladı. İki gün sürecek seminerde cezaevi koşullarının ve mahkûmların temel haklarının yanı sıra cezaevlerinin kapsam ve içerik faaliyetleri, tutukluluk koşulları, cezaevlerinde sağlık koşullarının sağlanması, mahkûmların hak ve güvencelerinin belirlemesi gibi konular ele alınıyor. Seminere, üye ülkelerin temsilcileri ve
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi mensupları katılıyor. Dedeman Otel'deki seminerin açılış oturumuna Avrupa Konseyi Genel Sekreter Yardımcısı Maud de Boer Buquicchio,
Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Mustafa Elçim, CPT Başkanı Mauro Palma ile seminer
raportörü Dirk Van Zyl Smit katıldı.
Avrupa cezaevlerindeki nüfusun alarm verici oranda arttığını belirten Mauro Palma, "Avrupa ülkelerinin pek çoğunda kalabalık çok önemli problem haline gelmiştir. Fakat bu durum tamamen önlenemez değildir. Avrupa'nın çeşitli yerlerinde değişik girişimler benimsenmeye başlamıştır. Alternatif
yaptırımlar geliştiriliyor, tutukluluk son çare olarak ortaya çıkmaktadır." diye konuştu.
Cezaevlerindeki şartların o ülkedeki
insan haklarının genel durumunu ortaya koyduğuna işaret eden Palma, "Sonsuz cezaevi inşaatı bir çözüm değildir.
Cezaevinin görevinin ne olduğuna tekrar bakmalıyız." dedi.
"AVRUPALI SİYASETÇİ GÜVENLİK ENDİŞESİNİ OY İÇİN KULLANIYOR"
Mauro Palma, Avrupa cezaevlerindeki alarm verici nüfus artışının nedenin sorulması üzerine şu cevabı verdi: "Avrupa Konseyi'ne üye olan tüm devletlerde siyasi partilerin tek bir amacı var. Hitap ettikleri toplumlardan oy almak. Bu oyu alabilmek için de sürekli olarak güvenlik konusunda bir sorun yaşandığını vurguluyorlar. Hiç şüphesiz bölgelerimizde, şehirlerimizde bir güvenlik sorunu var. Ancak bu sorun, politikacılar tarafından halkın desteğini alabilmek için kullanılmakta. Dönüyor diyorlar ki, 'bakın güvenlik sorunumuz var, biz de insanları tutuyoruz cezaevlerine koyuyoruz'. Niye? 'Sizleri korumak için'. Yani, bir yerde insanların cezaevine konulması siyasi
mesaj olarak kullanılmakta."
"TÜRKİYE'DE DURUM İYİYE GİDİYOR AMA TATMİN EDİCİ DEĞİL"
Türkiye'nin bugünkü durumunu değerlendirdiğinde 'pek tatminkâr olmadığını' dile getiren Palma, "Türkiye'de iyileştirme için daha epey alan var. Biz, bunun öncelik olarak ele alınmasını öngörüyoruz. Ancak bugünkü durumu 1990'larla karşılaştırdığımızda, diğer Avrupa Konseyi üye devletlerine kıyasla Türkiye'nin ilerleme alanında çok büyük adımlar attığını söyleyebiliriz. Bir de bu kıyaslamayı hem mutlak değerler, hem de göreceli değerler üzerinden yapmak mümkün. Kıyaslamayı mutlak değerler üzerinden yaptığımızda,
evet hala bu alanda Türkiye'de bazı problemler var ve bunların çözümlenmesi gerekiyor. Göreceli değerlendirme yaptığımız takdirde bugünkü durum bizi tatmin edici düzeydedir." şeklinde konuştu.
'ÇOCUKLARIN CEZAEVİNDE OLMASI DOĞRU DEĞİL'
Avrupa Konseyi Genel Sekreter Yardımcısı Maud de Boer Buquicchio da Avrupa'da
emniyet ve güven endişesinin çok fazla sayıda insanın
gözaltına alınmasına yol açtığını kaydetti.
Suç türlerinin değiştiğini ve ortaya yeni tehditlerin çıktığını belirten Buquicchio, bu durum karşısında özellikle çocuklara özel önem verilmesini savundu. Buquicchio, kötü ve zor koşulları kaldıracak olgunluk derecesinde olmayan çocukların, cezaevine konulmasını doğru bulmadığını dile getirdi.
Çocukların işlediği suçlara düzensiz
aile ortamı veya toplumdaki düzensizliklerin neden olduğunu savunan Buquicchio, 'çocuğa dost
adalet mekanizması'na ihtiyaç olduğunu söyledi.
TÜRKİYE, CPT'YE 50 BİN EURO BAĞIŞLADI
Seminerin açılış oturumun sonunda Avrupa Konseyi Türkiye Daimi Temsilcisi
Daryal Batıbay, Avrupa İşkencenin ve İnsanlık Dışı veya
Onur Kırıcı Ceza veya Muamelenin Önlenmesi Komitesi'nin çalışmalarında kullanılması için Mauro Palma'ya Türkiye adına 50 bin euroluk
bağış çeki verdi.