Erdal Çelikel - Bilgi
Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Başkanı
Tayfun Acarer, ''baz istasyonunu bırakın kurmayı, mevcutlarını sökmek için törenler düzenleniyor. Baz istasyonlarını söküm törenleri bilişimin
kurban edilme törenleridir'' dedi.
''Teknoloji Bilgilendirme Platformunca Antalya'da düzenlenen, ''Mobil Teknolojiler ve Yenilikler:
Hayatı Kolaylaştıran Fırsatlar'' konulu panelin açılışında konuşan Acarer, sektörde yaklaşık 62 milyon
mobil abone, 17 milyon sabit abone, 9,5 milyon geniş bant abonenin
hizmet aldığını söyledi.
Türkiye'nin, 1860'larda kurulan Uluslararası Haberleşme Örgütü'nü kuran 21 ülkeden biri olduğunu ifade eden Acarer,
Osmanlı Devleti'nin 1900'lü yılların öncesinde çok ciddi bir telgraf sistemi geliştirdiğini, daha sonra yaşanan savaşlar nedeniyle bu konuda geri kalındığını anlatan Acarer, ''Fakat 2000'li yılların başından itibaren Türkiye, gerçekten o atak olan, öncü olan yıllarına geri dönmeye başladı'' diye konuştu.
Türkiye'deki mobil
iletişim alt yapısının
Avrupa ülkelerinin çoğundan çok daha iyi olduğunu dile getiren Acarer, ''Şu anda gerek sabitte gerek mobilde sahip olduğumuz sistemler, iddia ediyorum, Avrupa'nın pek çok ülkesinden çok daha iyi sistemler'' değerlendirmesinde bulundu.
Mobil iletişim konusunda Türkiye'nin üçüncü nesil sistemlere birçok Avrupa ülkesinden 2-3 yıl sonra başladığını ve bunun çok büyük bir avantaj olduğunu belirten Acarer, Türkiye'nin çok uygun bir zamanda ve iyi bir bedelle üçüncü nesil ihalesini yaptığını söyledi.
9,5 milyon geniş bant abonesinin sabit geniş bandın yanı sıra mobil geniş bant abonelerini de içerdiğini kaydeden Acarer, ''Son 1-1,5 yıllık trende baktığımızda mobil geniş bandın sabit geniş banttan çok daha hızlı geliştiğini görüyoruz. Yaklaşık, 9,5 milyon geniş bandın, 1,8 milyonu mobil geniş bant abonesi ve çok da yoğun bir şekilde kullanılıyor'' dedi.
Geniş bant kullanımı arttıkça alt yapı ihtiyacının çoğaldığına dikkati çeken Acarer, ''Son bir yılda, bizim geniş banttaki kapasite kullanım oranımız yüzde bin 495 arttı.
Abone sayısı bu kadar artmadı. Abone sayısındaki artış ne kadar? 2009 yılında yüzde 29 artmış. Çok büyük bir rakam'' değerlendirmesinde bulundu.
Geniş banttaki kapasite kullanım oranındaki artışın sevindirici olmasının yanı sıra bir
takım sıkıntıların ve
tehlike sinyallerinin de uyarıcısı olduğuna dikkati çeken Acarer, şunları söyledi:
''Sizin sistemleriniz istediği kadar iyi olsun. Alt yapınız kötüleşirse ne olacak? Alt yapınız bu sistemi karşılamazsa aynen şuna benzer; altınızda 250-300 kilometre hız yapan bir aracınız var. Ama köy yolunda gidiyorsunuz. 300 kilometreyle gitmeniz mümkün değil. 80'i geçemezsiniz. Geçerseniz devrilirsiniz. Bu kadar basit. O nedenle sizin elinizdeki ekipman kadar alt yapının da ona uygun olması lazım ki o verimde çalışasınız.''
-''BAZ İSTASYONU SÖKMEK BİLİŞİMİN KURBAN EDİLME TÖRENİDİR''
Baz istasyonlarına ilişkin tartışmalara da değinen Acarer, baz istasyonu olmazsa mobil
haberleşmenin de olmayacağının altını çizdi. ''Mobil haberleşmede baz istasyonu olsun ama yerleşim yerinde olmasın'' şeklinde yaklaşımlar da olduğunu anlatan Acarer, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu, sistemin yapısına aykırı bir şey. Dünyanın hiçbir yerinde baz istasyonları kalkıp şehir dışında yüksek bir tepede toplanmaz. Mobil istasyonda limit değerin dörtte birini aldık. Bu konuda son derece hassasız.
Limit değerleri 10 vollt/metre aldık. Avrupa;da 40 volt/metre bu oran. Baz istasyonlarında yaptığımız ölçümler bunun da altında 4 volt/metre bile yok. Biz ticari kuruluş değiliz, devletiz. Bu kurum bu konuda son derece hassas davranıyor. Altyapıda zafiyete yer verilmemesi gerekir. Bu kararları alanlar büyük vebal içindedir.
Üniversiteler,
sivil toplum kuruluşları, uzmanlar başta olmak üzer herkes üstüne düşen görevi yapmalı. Varsayımlarla tahminlerle konuya yaklaşamazsın. Baz istasyonunu bırakın kurmayı, mevcutlarını sökmek için törenler düzenleniyor. Baz istasyonlarını söküm törenleri bilişimin kurban edilme törenleridir.''
Mobil haberleşme sektörünün aynı zamanda
finans, eğitim ve sağlık gibi sektörlere alt yapı teşkil ettiğini ifade eden Acarer, ilk
yardım acil
çağrı trafiğinin içinde mobil çağrı oranının yüzde 80 olduğunu vurguladı.
-BAZ İSTASYONUNDA YENİ DÖNEM: FEMTOCELL-
Panele konuşmacı olarak katılanlardan Bilgi ve İletişim Teknolojileri Kurumu üyesi Galip Zerey, BTK'nın, mobil cihazların insan sağlığı ve çevreye olabilecek muhtemel etkilerinin en aza indirilmesi amacıyla diğer kamu kuruluşları, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşlarının da görüşlerini alarak gerekli
teknik ve idari çalışmalar yürüttüğünü söyledi.
''
Baz istasyonu olmayan bölgelerde cep
telefonu ile konuşmak için cep telefonu daha fazla enerji harcayacağı kesindir. Cep telefonlarının sağlıklı çalışması, herkesin aynı anda konuşmasının sağlanması, konuşurken
kesinti yaşanmaması için
baz istasyonlarının daha sık olması gerekmektedir'' dedi.
Avrupa'nın birçok ülkesinde kullanılan düşük frekansı mini baz istasyonu ''Femtocell'' teknolojisi ilgili de bilgi veren Zerey, ''Femtocell'' ile dünyanın yeni bir trende girdiğini ifade etti.
Femtocelllerin ''daha az manyetik dalga yayan mini baz istasyonları'' olduğunu kaydeden Zerey, ''Biz de bunları kullanmaya başlıyoruz ve Türkiye'de üretilmesini istiyoruz. Henüz düzenlemesi yapılmadı üzerinde çalışıyoruz ve testlerini yapıyoruz. Evi büyük olan geniş olanlar. Bunu evlerine kurdurabilecek.
Wireless modem boyutunda. Çıkış gücü ondan çok daha düşük. Maliyeti de olmayacak. İlgili operatöre abonelik garantisi verince operatör onu evinize kuracak. Baz istasyonu daha yaygın olması ve çıkış gücü daha düşük olması anlamında çok faydalı olacak'' diye konuştu.
-DİĞER KONUŞMALAR-
İnternet Kurulu Başkanı
Serhat Özeren de konuşmasında Türkiye'nin bilgi toplumu hedefine hızla yaklaştığını, haberleşme teknolojilerinin bilgi toplumu olma hedefi ile ekonominin büyüklüğüne olan etkilerinin büyüdüğünü söyledi.
''Mobil teknolojilerin artık cüzdan, kimlik, para yerine geçtiğini'' belirten Özeren, ''Haberleşme, yanında farklı katma değerli hizmet sunan bir
yaşam biçimi oldu.
Çocuk kaybolmalarında, hayat kurtarmada, acil müdahalelerde önemli bir
araç haline geldi. Afetlerde ve istenmeyen olaylarda mobil teknolojilerden faydalanılır hale geldik'' değerlendirmesinde bulundu.
Akıllı telefon, netbook,
tablet bilgisayarların her an her yerde insanları ulaşabilir hale getirdiğini anlatan Özeren, ''Bütün bu bileşenler hepsi mobil telekomünikasyon hizmetlerinin ekonomiye katkı hem de yaşam kalitesini artırıcı daha rahat ortamda yaşayabilmemiz için konfor sunuyor'' diye konuştu.
Konuşmacılardan, İTÜ Cerrahpaşa
Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tunaya
Kalkan ise,
elektromanyetik dalgaların
radyasyon ile karıştırıldığına dikkati çekerek, elektromanyetik dalgaların bugün insanların sağlığı için kullanıldığını söyledi.
Bu alandaki araştırmaların 1940 yılından beri yapıldığını dile getiren Kalkan, ''
Bilim insanları araştırmalarla elektromanyetik dalgaların dozunu şiddetini belirlemeyi ve
kontrol etmeyi öğrendi.
Elektromanyetik dalga ile ışıma ile radyasyonu birbirine karıştırmayalım'' dedi.
(EÇ-EA)25.06.2011 15:07:27