Mersin Üniversitesi (MEÜ)
Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı
öğretim üyesi Prof. Dr. Ayşın Köktürk, doğumsal veya sonradan ortaya çıkan ''kahverengi ben''lerin kötü huylu tümörler haline dönüşmemesi için güneş ışınlarından korunması gerektiğini belirtti.
Prof. Dr. Ayşın Köktürk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 'ben''lerin kahverengi ya da
deri renginde olabilen kimi zaman iyi, kimi zaman da kötü huylu tümörler olduğunu ifade etti. Doğuştan olduğu gibi sonradan da çıkabilen benlerin
küçük veya büyük, kabarık veya yassı, tüylü veya tüysüz, pembeden koyu kahverengi ve
siyah aralığında renklere sahip olabileceğini belirten Prof. Dr. Köktürk, benlerin büyük bir çoğunluğunun zararsız olduğunu söyledi.
Kimi benlerin ise zaman içerisinde çeşitli etkenler nedeniyle zararlı hale gelebileceğine işaret eden Prof. Dr.Köktürk, şöyle devam etti:
''Daha çok kahverengi benlerden çekinmek gerekiyor. Genellikle deri ile aynı düzlemde olan bu benler bazen doğumsal, bazen de sonradan ortaya çıkmış olabilir. Özellikle kahverengi beni olanlar güneşten korunmalılar. Yaz aylarında 10.00-14.00 saatleri arası güneşe çıkmamaya özen göstermek ve güneşten koruyucu kremler kullanmak önem taşıyor. Bu benler güneşin gerek akut, bazen de kronik etkisiyle karakter değiştirip kötü huylu benlere dönüşebildiği gibi sık ve uzun süreli güneşe maruz kalınması halinde yıllar sonra normal deri üzerinde de kötü huylu benlerin oluşumuna neden olabiliyor.
Güneşlenme sonrası ortaya çıkan güneş yanıkları da mevcut benlerin kötü huylu tümörlere dönüşebilme ihtimalini arttırıyor. Özellikle koyu renkli (kahverengi) ve büyük benleri olanların güneşe çıkarken dikkat etmeleri, akut yanmalardan ve kronik güneşe maruz kalmaktan sakınmaları gerekiyor.''
Her kahverengi beni olan kişinin ömrü boyunca tedirgin olmaması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Köktürk, ''Bende herhangi bir değişiklik oluyorsa; özellikle renginde, şeklinde,
büyüme, kabarma gibi değişikler meydana geliyorsa, rengi koyulaşıyorsa ya da açılıyorsa, kanama veya kaşıntı oluyorsa mutlaka doktora danışılması gerekir'' dedi.
Prof. Dr. Köktürk, şunları kaydetti:
''Benler sonradan da gelişebilirler. Bunların mutlaka kötü huylu benler olduğunu düşünüp endişelenmeye gerek yok. Ancak, sonradan çıkan bu benler kötü huylu olabileceği için takip etmek gerekir. Uzun süre aynı şekilde kalıyorsa genellikle endişelenmeye gerek yoktur. Sadece sonradan çıkanları değil, doğuştan olanlarda da bir değişiklik olup olmadığını
kontrol etmek gerekir. Şüphe uyandıran bir bulgu geliştiği takdirde uzmana danışılmalıdır. Hastalar bize geldiklerinde her beni hemen almıyor, bir süre 'ciddi ve anlamlı bir değişiklik var mı?' diye takip ediyoruz. Sadece gerektiğinde alıyoruz.
İnsanlar zaten korkuyor ve daha sonra tüm vücuda dağılır endişesiyle aldırmak istemiyorlar. Bu kanı da yanlış. Eğer doktor önerirse alınması gerekir. Ancak, kesinlikle yakılmamalı. Bazen dermatolog olmayan kişiler başka şeylerle karıştırabiliyor ve yakılmasını
tavsiye ediyor. Bazen de hastalar çeşitli şekillerde kendileri yakabiliyorlar. Bu tür müdahaleler zararlı olabilir. Ama günümüzde insanlar ben konusunda artık daha bilinçli ve bu tür şeylerle pek karşılaşmıyoruz.''
Prof. Dr. Köktürk, ayrıca
halk arasında ''ben'' olarak bilinen birçok deri lezyonunun aslında kötü huylu olma potansiyeli taşımayan deri yapıları olduğunu, bunların basit bir müdahale ile alınabileceğini ifade etti.
(VEG-ST-ERS-NÖZ)08.07.2011 13:31:57