2011 –
Salih Baran - Bazı televizyon dizilerinin
aile yapısını bozarak,
ihanet ve boşanmalara zemin hazırladığı iddia edildi.
Yıldız Teknik Üniversitesi Fen
Edebiyat Fakültesi İnsan ve Toplum Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Süleyman Doğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'deki
iletişim araçlarının olaylar karşısında soğukkanlılıktan öte, felaket tellallığı yaptığını ileri sürdü.
Batıda, yaşanan bir olayın medya aracılığıyla yansıtılmasıyla Türkiye'de yansıtılmasının arasında büyük farklar olduğunu ifade eden Doğan, şöyle devam etti:
''Batı ülkelerinden farklı olarak Türkiye'de medyada çıkan çoğu haber ve yorumların kurgusu ve sunumu felaket tellallığı şeklindedir. Amerika'da 2001 yılında İkiz Kuleler'e yapılan saldırıda ölen binlerce insandan hiçbirinin görüntüsünü görülmezken, Türk medyası bir kazada ve saldırıda yaralı insanları kanlar içinde görüntülenmekten geri kalmıyor.
Kitle iletişim araçları dediğimiz karmaşık yapı içinde hiç şüphesiz en önemli yeri medya dolduruyor. Bugün bireyi neredeyse yediden yetmişe en çok etki altına alan internet, televizyon, sinema,
gazete ve cep telefonu gibi iletişim araçlarıdır. Bu araç ve gereçler ne ölçüde doğru, zamanında ve yerinde kullanılıyorsa bireyin beden ve ruh sağlığına faydalı, aksi durumda ise o nispette zararlı olmaktadır.''
-''TÜRK AİLE YAPISINI DEĞİŞTİRME VE DÖNÜŞTÜRME PROJESİ''
Yapılmak istenenin ''
toplum mühendisliği'' olduğunu ileri süren Doğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''
Medya, dizileri önemli bir iş yapmış gibi gösteriyor. Aksine bu diziler aile yapısını bozuyor. Boşanmalara ve aile içi ihanetlere zemin hazırlıyor.
Diziler toplumu esaret altına alarak onları değişime zorlamakla kalmıyor, uyutarak dönüştürmek istiyor. Onların istediği olması için her türlü ahlaksız görüntülere sıradanlaştırıyor. Bir süre sonra insanlar nazarında bu gibi ahlaksız yayınlara tepki verilmiyor. Böylece aile yapısı tarumar ediliyor.
Geleceğimizi şekillendiren çocuklarımızın bilinçaltına kazınan dizilerdeki görüntüler, onların ruh dünyasını ve psikolojilerini bozuyor. İnsanlar ahlak dışı yayınları birkaç kez izleyince hem tepki duymuyor hem de normal hayatın içinde bir akışmış algısı oluşuyor. O zaman insanlar ahlak dışı olaylara nasıl duyarlı olacak ve tepki gösterecek. Dizi filmlerin gösterimi bir tesadüfi değildir? Bu Türk aile yapısını değiştirme ve dönüştürme projesinin önemli bir parçasıdır.''
Medyanın kendi içinde ciddi oto
kontrol merkezini iyi işletmesini gerektiğine işaret eden Yrd. Doç. Dr. Doğan ''Medya kendine çeki düzen vermeli ve iyi ve düzgün işleyen kendi içinde
otokontrol sistemini etkin bir şekilde çalıştırmalıdır. Çünkü medyanın toplumsal yapı üzerinde etkisi, aile ve okulun başında yer almaktadır'' diye konuştu.
(BAR-RC-MHD)29.05.2011 11:29:16