Başbakan Yardımcısı Arınç:

Başbakan Yardımcısı Arınç:

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ''Kaybeden biz değiliz. Bugün İsrail hükümeti, kendi kavgacı ve savaşçı tutumunu devam ettirdiği, uluslararası hukuku tanımadığı için Türkiye tarafından 'şunları yapmazsan seninle ilişkilerimi düzeltmem' diye bir muameleye maruz'' dedi. Başbakan Yardımcısı Arınç, Bursa'da Olay TV'de yayımlanan ''Gündem'' adlı programda, İsrail'in hükümet politikasının sert nitelikte olduğunu, Türkiye'nin İsrail halkıyla bir kavgasının bulunmadığını söyledi. Arınç, 1592'de İspanya'dan kovulan Yahudilere, Türkiye'nin kucak açtığını hatırlatarak, şöyle devam etti: ''Hala onların çocukları, '500. Yıl Vakfı' diye İstanbul'da Osmanlı'nın kendilerine tanıdığı hayat hakkına şükranlarını bildiriyorlar, her yıl. İstanbul'da yaşayan 2 binden fazla, dünyanın pek çok yerinde yaşayan binlerce Musevi Türkiye'ye karşı iyi duygular içinde. İsrail'in devlet oluşunu ilk tanıyan ülkelerden birisidir Türkiye. 14 Mayıs 1948'de İsrail devlet oldu, Amerika ilk tanıyan, biz sanıyorum üçüncü veya dördüncü ülkeyiz. Doğru mu yanlış mı? Onu ayrıca tartışalım, ama halkının çoğunun Müslüman olduğu ülkelerden, özellikle Arap ülkelerinden hiçbirisi İsrail'in devlet olarak varlığını tanımamışken, Türkiye İsrail'i ilk tanıyan ülkelerden birisi oldu.'' Zaman içinde iki ülke arasında askeri ve ticari anlaşmalar yapıldığını, hatta geçmişte Suriye ile İsrail arasındaki doğrudan görüşmelerin İsrail'in talebi üzerine Türkiye'nin arabuluculuğunda gerçekleştirildiğini dile getiren Arınç, şöyle konuştu: ''Ama şu andaki yönetim maalesef ırkçı, kavgacı bir yönetimdir. Özellikle Lieberman ve ekibi, koalisyonun bozulmaması açısından kendilerine tahammül edilen... Mesela orada Ben Eliezer vardır, benim de yakından tanıdığım bir bakan. O bütün bu yapılanların İsrail adına utanç verici ve yanlış olduğunu söylüyor, Türkiye'yi haklı buluyor. Ama kendi içinde barışık olmayan bir İsrail hükümeti var. Kavgacı, savaş, tamtam çığlıkları... BM'deki toplantılar da gösterdi ve bizim de 'Mavi Marmara' raporu şu şekilde basına sızdırıldıktan sonra, beş maddelik bir eylem planımız açıklandı. Bu eylem planına dünyadan hiçbir olumsuz tepki gelmedi ve şu anda bütün uluslararası basın 'İsrail'in giderek yalnızlaştığını, sadece Türkiye'nin dostluğundan mahrum kalmakla kalmadığını, Amerika'nın bile artık kendilerini savunmakta güçlük çektiğini, AB üyesi ülkelerin de kendilerine artık sırt döndüklerini' ifade ediyor. Kaybeden biz değiliz. Bugün İsrail hükümeti, kendi kavgacı ve savaşçı tutumunu devam ettirdiği, uluslararası hukuku tanımadığı için Türkiye tarafından 'şunları yapmazsan seninle ilişkilerimi düzeltmem' diye bir muameleye maruz. Bizim bu haklılığımızı herkes teyit ediyor ve biz de İsrail'in giderek yalnızlaştığını görüyoruz. İsrail'in en iyi dostlarından biri Mısır'dı o bölgede. Şimdi Mısır Türkiye ile dost İsrail ile de bütün diplomatik temaslarını kesti. Bütün bölgede izole edilmiş bir İsrail, Türkiye'nin de ilişkilerinden mahrum bir İsrail'in ne durumda olacağını herkes çok iyi biliyor.'' Arınç, İsrail'de ekonomik sebeplerle düzenlenen halk eylemlerine 400 bin kişinin katıldığına işaret ederek, İsrail'deki değişimin Lieberman'a ne kadar tahammül edileceğine bağlı olduğunu söyledi. Başbakan Yardımcısı Arınç, şöyle dedi: ''Lieberman daha önce Moskova taraflarında bir yerde bar fedailiği yapıyordu. Sonra döndü hükümette bakan oldu. Yani onun tavrı veya onun bir şekilde ortaya koyduğu eylemler İsrail'in kendi içinde de münakaşa konusu. Ama bırakalım biz, kendi sorunlarıyla başbaşa kalsınlar. Şu anda ekonomik açıdan bir eksikliğimiz yok.'' -''BELKİ DE İLK KEZ BURADAN AÇIKLIYORUM...'' Güney Kıbrıs Rum Kesimi ile İsrail'in bir anlaşma yaptığını ve Akdeniz'de petrol ve doğalgaz aramaya başladığına da değinen Arınç, buna karşılık Türkiye'nin de boş durmadığını, KKTC ile yapılan bir anlaşmayla sismik araştırmada bulunduğunu, ardından da petrol ve doğalgaz aramaya başlayacağını bildirdi. Arınç, ''Bu sefer onlar bize koştular, aman ne olur bir ihtilaf çıkmasın. Çıkmasın da bunu başlatan sizsiniz. Arık susan, her şeye göz yuman bir Türkiye yok. O bakımdan bütün dünya Türkiye'nin bu konudaki tavrını çok iyi biliyor'' dedi. Papandreu'nun Başbakan Erdoğan ile ne konuştuğunu bildiğini belirten Arınç, şöyle konuştu söyledi: ''İki şey konuşuldu; belki de ilk kez buradan açıklıyorum. Birincisi, biz Yunanistan ile yüksek düzeyli stratejik işbirliği yapıyoruz. Geçtiğimiz sene mayıs ayındaki onlarda zor durum kendisini göstermeye başlamıştı, 10 tane bakanı sayın başbakan aldı Yunanistan'a gitti ve Yunanistan'da büyük bir takdir gördü. Bizim geçmişte düşmanımız, ama oraya 10 tane bakanıyla gidiyor ve Yunanistan'a işbirliği teklif ediyor, hatta 'siz zor durumdaysanız biz size ne yapabiliriz?' diyor. Şimdi bunun karşılığının Türkiye'de yapılması lazım. Papandreu öncelikle 'Türkiye'deki toplantıyı ne zaman yapacağız' diye konuştu. Kasım ayına söz verildi. Ben onların şahidiyim. Telefonlardan biri. İkincisi 'Kıbrıs açıklarında bir sıkıntı olmasın'. Bizim cevabımız; 'biz Kıbrıs'taki müzakere sürecini engelleyecek bir harekete karşıyız. Rumları kastederek onlar başlatıyorlar, dolayısıyla Türkiye olarak biz de münhasır ekonomik bölgede kendi imkanlarımızla bu aramayı yapacağız. Hiçbir şey dinlemeyiz. Deniz kuvvetlerimiz yolda, gerekirse uçaklarımız da bu aramayı koruma altına alacak. 'Haklısınız, onlar yapıyorsa siz de yapabilirsiniz, ama gerginlik olmasın'. Konuşmayı söylüyorum. Gerginlik bizden yana olmaz.'' -''BİZDEKİ KILIÇDAROĞLU GİBİ''- KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu'nun, BM Genel Sekreterine 4 maddelik bir plan sunduğunu vurgulayan Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Eş değerli zamanda bunları keselim, geleceğe bırakalım. İkincisi, müzakere sürecini bir an evvel bitirelim. Üçüncüsü Rumlarla müşterek güney ve kuzey kendi arasında bir komisyon kursun, bu aramaları birlikte yapsınlar. Çünkü Hristofyas'ın bir sözü, 'Burada eğer bir zenginlik elde edilirse, buradan Türklere de pay veririz' diyor. Lütfediyor beyefendi. Peki diyorlar ki 'sen söylüyorsun ama ya sonra vermezseniz?'. 'Benim sözüm senettir' diyor. Bizdeki Kılıçdaroğlu gibi, 'benim adım Kemal'. Bunun adı da Hristofyas. Yani ben söylersem, 'Kıbrıslılara da buradan pay vereceğim' diyor. Böyle abuk subuk iş olmaz. Bir dördüncüsü daha var. Biz dedik ki; Eroğlu'nun bu teklifine biz 'evet' diyoruz. O da dedi ki 'makul ama benim Rumlarla konuşmam lazım'. Sonunda selam kelam ile iş bitti. Arınç, Avrupa Parlamentosu'nda bir Yunan parlamenterin, 'Türkiye'ye güçlü bir mesaj göndermemiz gerekir'' yönündeki sözlerinin hatırlatılması üzerine, ''O konuşmaların hiçbir etkisi yok. Onları bir kenara koyun, ağzı olan konuşur. Onların hiçbir faydası yok, şu içtiğimiz çay kadar bir etkisi yok. Neden? Güney Kıbrıs AB'ye alındı, ama 'Kıbrıs Devleti' adıyla alındı. Çok büyük bir hata. Çünkü AB'nin temel felsefesinde 'kendi içinde ihtilafı olan toplumlar üye alınmaz' diyor. Toprak, etnik ihtilaf olmayacak, kavga savaş bitmiş olacak'' diye konuştu. -''YAZI DA GELSE TURA DA GELSE BİZ KAZANÇLIYIZ''- Dönemin BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın hazırladığı planın 2004'te referanduma sunulduğunu, Türk tarafının söz konusu planı kabul ettiğini, Rum tarafının ise reddettiğini hatırlatan Arınç, şunları kaydetti: ''Şimdi bütün dünyanın tavrı, Türkiye'den yana döndü. Bunlar çözüm istiyorlar, onlar da çözümsüzlük istiyorlar. Ama AB ne yaptı, çözümsüzlük isteyenleri ödüllendirdi, çözüm isteyenleri dışarıda bıraktı. Şimdi ben 2004'ten sonra ben hangi Avrupa Parlamento Başkanları toplantısına gittiysem, 2007 sonuna kadar, dediler ki; 'Türkiye haklıdır'. Şimdi AB onun acısını çekiyor. Bütünleşmiş bir Kıbrıs'ı adeta temsil eder gibi Güney Kıbrıs'ı içeri aldılar, ama adanın yüzde 35'ine sahip, 300 bine yakın Türk yurttaşımızı barındıran... Burada bir hükümet, parlamento, cumhurbaşkanı var, Türkiye ile ilişkiler var. Bunu görmezden gelemezsiniz. Şimdi AB kendi içinde bunun kavgasını yapıyor ve 2012'de dönem başkanlığı da Kıbrıs'a geçiyor. Biz de diyoruz ki; 'Bunların dönem başkanlığını kabul etmiyoruz. Ya o tarihe kadar bütünleşmiş bir Kıbrıs ortaya çıkar veya biz sizin döneminizde bir tek kağıt bile açmayız. Şimdi onlar onun derdiyle meşgul. Bize kalırsa, yazı da gelse tura da gelse biz kazançlıyız.'' (HLK-MUR)29.09.2011 08:35:57
<< Önceki Haber Başbakan Yardımcısı Arınç: Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER