Başbakan Yardımcısı ve
Hükümet Sözcüsü
Bülent Arınç,
Türkiye'nin olası bir
ekonomik krizden etkilenmeyecek güçte, dinamik ve ekonomik bir yapıya sahip olduğunu belirterek, ''Türkiye ekonomisiyle güçlüdür, siyasi iradesiyle güçlüdür,
yönetimiyle güçlüdür. Bu tür olası bir krizin çok
şükür Türkiye'ye çok fazla zarar vermeyeceğini herkes biliyor'' dedi.
Başbakan Yardımcısı Arınç, Balıkesir'in Edremit ilçesine bağlı Güre beldesindeki
Körfez Tatil Sitesi'nde gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Meclis TV konusunda bir hayli spekülasyon olduğuna da değinen Arınç, şunları kaydetti:
''94-95 yılından bu yana meclis yayınlarının TRT'nin üçüncü kanalından naklen yayınlanması bir zorunluluk haline geldi. Biz bundan dolayı TRT olarak memnunuz. Çünkü yasama faaliyetlerinin bir şekilde
halka nakledilmesine ihtiyacımız var. Ama
siyaset sadece mecliste olmuyor. Meclisteki faaliyetler açısından daha önce yapılan bir
protokolle meclisin iç tüzük bakımından çalışma günleri Salı,
Çarşamba ve
Perşembe günleridir. Ancak danışma kurulu ihtiyaç görürse haftanın her günü de çalışabilir. Bugüne kadar hangi gün çalışacaksak hangi gün başlar, ne zaman biter belli olmayacak bir şekilde meclisin yasama faaliyetlerini TRT'nin üçüncü kanalından naklen yayınlıyorduk. Oysa kanunun bize verdiği görev, meclis faaliyetlerinin belli bir protokol çerçevesinde yayınlanmasıdır. Buna göre 95 yılından bu yana Salı, Çarşamba, Perşembe günleri saat 15.00 ile 19.00 arasında yasama faaliyetleri meclis televizyonundan verilebilecektir. İç tüzük bunu emretmektedir. Ancak özellikle 2003 yılından sonra fiili bir durumla grup toplantıları da tamamen verilmeye başlandı. Meclis yasama faaliyetleri de başladığından bitimine kadar aralıksız olarak verilmeye başlandı.
Arınç, bunun hem meclisin faaliyetleri bakımından bir eksiklik meydana getirdiğini hem de TRT'nin üçüncü kanalında takip edilemez, öngörülemez bir şekilde aksaklıklar meydana getirdiğini ifade ederek, şöyle devam etti:
''15.00 ile 19.00 arasındaki yasama faaliyetleri için TRT bütün hazırlıklarını bitiriyor ve aksaksız bir şekilde bu çalışmaları verebiliyor. Ancak meclisin çalışması her gün değiştiği zaman bizim buna ayak uydurmamız mümkün değil. Çünkü her günkü danışma kurulu kararıyla bazı faaliyetler 11.00'da başlatılıyor, bazen 14.00'da başlatılıyor, ne zaman biteceği belli olmuyor. TRT'nin üçüncü kanalı sadece meclise tahsis edilmiş bir kanal değil. Bunun içerisinde
spor olmak üzere başka konuların da yayın akışı içerisinde yer alması lazım. Dolayısıyla biz kanundaki asli şekline dönme durumuyla karşı karşıyayız. Buna
meclis başkanlığımız karar verdi. TRT'de bu konudaki görevini yerine getirmek üzere hazırlıklarını bitirdi. Yani 15.00-19.00 arasında Salı, Çarşamba, Perşembe günleri yayın yapabileceğiz.''
-''ÖZEL TV'LERE AÇILABİLİR''-
Bunun için tüm hazırlıkları tamamladıklarını vurgulayan Arınç, bazı parti sözcülerinin veya grup başkan vekillerinin taleplerine dikkati çekti. Arınç, şunları söyledi:
''Diyorlar ki 'grup toplantıları da çok önemlidir veya mecliste çok önemli bir faaliyet yapılacaktır da onu bu süreler içerisinde meclis televizyonu vermeyecek midir? Evet iç tüzüğün emrettiği haftanın üç günü 15.00-19.00 arasındadır. Ancak meclis başkanlığı TRT olarak bizden şunu talep edebilir; belki grup toplantıları da meclisin çalışma faaliyetlerindendir, dolayısıyla sadece Salı günleri TRT 3'ün yayınları saat 11.00'de başlasın, üzerine 5 saat koyalım, bu şekilde devam etsin' derseniz TRT olarak bunu karşılarız. Salı gününe mahsus olmak üzere meclis başkanlığı bizden Salı günleri için saat 11.00'de başlamak üzere 15.00'a kadar çalışmalar devam edinceye kadar meclis televizyonu faaliyette olsun derse biz bunu karşılayabiliriz. Yani grup toplantılarını canlı vermek üzere Salı günü meclis televizyonu 11.00'da başlayabilir, saat 15.00'a veya 16.00'a kadar 5 saati geçmeyecek, bizim de devam edebilir. Yine meclis başkanlığı bizden isterse hükümet müzakereleri üzerindeki görüşmeleri kesintisiz olarak yayınlayabiliriz. Gensoru olabilir yayınlayabiliriz. Yeter ki bize bir hafta öncesinden 'şu günkü meclis çalışmalarını şu saatler arasında yayınlayınız ve şu saatler içerisinde bütün grup konuşmaları yapılacak biçimde düzenleyiniz' derse biz bir hafta öncesinden bilmek şartıyla yayın saatlerimizi 5 saati geçmeyecek biçimde istenilen periyot içerisinde koyabiliriz.''
Meclis çalışmalarının ve meclis başkanlığının isteğinin önemli olduğunu vurgulayan Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Yayın saatlerini bize bir hafta önceden bildirmek şartıyla bu 5 saatlik süreci istedikleri günde istedikleri saate çekme imkanımız var. Yeter ki biz onu önceden bilelim ve diğer yayın akışlarını bunun öncesine veya arkasında koyabilelim. Meclis başkanlığı izin verdiği takdirde grup toplantıları da diğer faaliyetleri de diğer özel televizyonlara açılabilir. Biz TRT olarak buna karışmayız. İsterlerse
Halk TV CHP'nin grup toplantısını olduğu gibi nakledebilir.
Bengü TV istediği gibi MHP'nin grup toplantılarını, konuşmalarını verebilir. Buna hiçbir engel yok. Yeter ki meclis başkanlığı vermiş olsun. Diyelim ki diğer kanallarımız önemli gördükleri meclis çalışmalarını meclis başkanlığımızdan izin almak suretiyle yayınlayabilirler. Biz TRT olarak televizyonlardan sadece biriyiz. Ama bizim bir farkımız var. Biz kamu yayıncılığı yapıyoruz. Dolayısıyla kamu yayıncılığı sorumluluğu bize meclis yayınlarının verilmesi külfetini sorumluluğunu getirdiğine göre, meclis başkanlığı bize günde 5 saati aşmayacak bir yayın periyotu içerisinde programını önceden vermek şartıyla istenilen saatte başlayabilir.
-''TÜRKİYE OLASI BİR EKONOMİK KRİZDEN ETKİLENMEYECEK GÜÇTE...''-
Gazetecilerin yaklaştığı iddia edilen ikinci global krizle ilgili sorularına karşılık, 2008'de başlayan global ekonomik krizden ABD ve
Avrupa ile uzak doğuya kadar pek çok ülkenin etkilendiğini belirten Arınç, şu değerlendirmeyi yaptı:
''Türkiye'de bu etki hissedildi, ama Sayın Başbakanımızın tabiriyle 'Kriz teğet geçti Türkiye'de'. Mesela
İspanya,
Portekiz,
Yunanistan,
İzlanda,
İrlanda. Mesela
Fransa,
Amerika,
İngiltere, bu global krizden fevkalade etkilendiler. Daha yüksek oranda etkilendiler. Bazı ülkelerin ekonomileri çöktü. Borçlar dönemez hale geldi ve başka ülkelerden AB'den
yardım talep etmeye başladılar. Türkiye'de bunların hiçbirisi olmadı. Alınan akılcı ekonomik önlemler, hükümetin bu krizi çok iyi yönetmesi, Türkiye'de en az derecede, adeta Başbakanın sözünü doğrularcasına ekonomiden krizin teğet şeklinde geçtiğini hepimiz biliyoruz. Unutmayalım ki 2010 yılı
büyüme rakamlarında Türkiye dünyada 3. sıradadır. 2011'in büyüme rakamlarında, yani ilk çeyreğin,
ocak, şubat, mart ayı büyüme rakamlarında yüzde 11 ile dünya birincisi olmuştur. Büyüme iyidir, büyüme fevkalade yüksek oranlardadır. Bunun yıl sonu itibariyle 6,5, 7'lerden aşağıya olmayacağı görünmektedir. Bir taraftan
ihracat rakamları çok umut vermektedir. Bir taraftan enflasyon giderek düşmüştür. Bütçe fazla vermeye başlamıştır. Hatta
seçim dönemlerinde
bütçenin fazla verdiğini de biliyoruz.''
Dünya için ekonomik krizin ikinci bir dalgasının gündemde olduğunun söylendiğini ifade eden Arınç, yine ABD kaynaklı, yine Avrupa kaynaklı bir ekonomik krizin bazı ülkeleri sarsabileceğinin gündeme geldiğini belirtti.
Bunda doğruluk payı olduğunu ifade eden Arınç sözlerini şöyle tamamladı:
''Dolayısıyla bazı ülkelerin büyük bir telaş içinde önlem almaya çalıştığını görüyoruz. Ama yine şükürler olsun ki Türkiye'deki ekonomik yönetim ve hükümetin bu konuda aldığı çok önemli tedbirler. Türkiye'nin bu ikinci dalga, ekonomik global krizden çok fazla etkilenmeyeceği, Türkiye için bir endişe verici durumun olmadığı da herkes tarafından kabul edilmektedir. İşte Fitch'in açıkladığı rakamlar veya bazı öngörüler, Türkiye için ne kadar doğrudur elimizdeki verilere bakarak bunun cevabını verebiliriz. Türkiye olası bir ekonomik krizden etkilenmeyecek güçte, dinamik ve ekonomik bir yapıya sahiptir. Türkiye'de halktan yüzde 50
destek almış güçlü bir
iktidar vardır. Ekonominin kendi içindeki dinamik süreci devam etmektedir. Dolayısıyla bakanların farklı şekilde değerlendirmelerinden ortak sonuç şu olabilir; Türkiye ekonomisiyle güçlüdür, siyasi iradesiyle güçlüdür, yönetimiyle güçlüdür. Bu tür olası bir krizin çok şükür Türkiye'ye çok fazla zarar vermeyeceğini herkes biliyor.''
(Son)
(EME-HLK-ZBD)22.07.2011 18:02:48