Balyoz davasında planlanan
darbe ile ilgili olarak suçtan zarar gördüğünü ileri süren
Gazeteci-
Yazar Abdurrahman Dilipak, eski
İstanbul Vali yardımcısı
Hamza Türkmen ile ÖZGÜR-DER ve
Hukukçular Derneği yöneticilerinin müdahillik talebinde bulunmalarına
sanık avukatlarından
itiraz geldi.
İstanbul 10. Ağır
Ceza Mahkemesi'nde görülen Balyoz davasında suçtan zarar gördüklerini ileri süren Gazeteci-Yazar
Abdurrahman Dilipak, eski İstanbul Vali yardımcısı Hamza Türkmen ile ÖZGÜR-DER ve Hukukçular Derneği yöneticilerinin müdahillik talebinde bulunmalarının ardından sanık avukatları bu taleplerin reddedilmesini istedi.
Müdahillik talepleriyle ilgili diyecekleri sorulan sanık avukatlarından
Kadir Sağdıç ve Fatih Ilgar'ın avukatı Murat
Ergün bakanlar kurulu dışında davaya kimsenin müdahil olarak katılamayacağını iddia etti. Avukat Ergün, buna dayanak olarak iddianamede, "Başsavcılığımıza gerek kendisi hakkında kişisel verileri ve düşünceleri kaydedilen kişiler gerekse
eylem konusu suç nedeniyle şikayetçi olan kişiler tarafından müşteki ve
mağdur olarak Başsavcılığımıza bir kısım dilekçeler verilmiştir. İddianamenin ilerleyen bölümlerinde yazıldığı üzere gerek eski TCK 147. veya 171. gerekse yeni TCK 312. veya 316. maddeleri devletin anayasaya dayanan organlarını veya kuruluşlarını saldırılara karşı koruyan maddelerdir. Ve bu nedenle bu tür suçlar birer
tehlike suçu niteliğinde suçlardır. Bu nedenle bu maddelerde bahsi geçen davaya konu olan mağdur veya müştekisi suç tarihinde anayasamıza göre kurulmuş olan bakanlar kuruludur. Dilekçe veren bir kısım kişiler hakkındaki verilerin hukuka aykırı olarak kaydedilmesi bu kişiler hakkında değerlendirmeler yapılması hususu, işlenmesi amaçlanan suçun unsuru niteliğindeki eylemlerdir. Bu nedenlerle dilekçe sahiplerinin olayda müşteki veya mağdur durumda olmadıkları sonucuna ulaşılmış ve bu kişilerin isimleri yukarıda yazılı gerekçelere göre müşteki veya mağdur olarak yazılmamış, ancak dilekçe ve ekleri müşteki dilekçeleri başlıklı klasöre eklenerek
soruşturma dosyasına konulmuştur." ifadesini hatırlattı.
Bu anlatım çerçevesinde savcının mütalaasının kabul edilemez ve iddianameyle çeliştiğini ileri süren avukat Ergün, ilk duruşmada olduğu gibi katılma talebinde bulunanların ve avukatlarının müdahil tarafta oturmasını da eleştirdi. Davanın ilk oturumunda da Dilipak'ın oturacağı yer
tartışma konusu olmuştu. Dilipak ve avukatı bazı sanık avukatlarının itirazıyla karşılaşmıştı. Dilipak'ın müdahillik talebinin kabul edilmesinden sonra müdahillik bölümüne alınması gerektiğini söylemişlerdi. Mahkeme Başkanı
Ömer Diken ise müdahillik talebi değerlendirildiğinde, Dilipak'ın kalıp kalmayacağının belli olacağını kaydetmişti.
Müdahillik talepleriyle ilgili bu açıklamalar geçerken sanıkların kimisinin gülümsemesi ya da kendi arasında konuşması
mahkeme başkanının uyarısına neden oldu. Başkan Diken, "Gülerek karşılık vermek duruşmanın huzurunu bozan davranışlardandır. Söz hakkı verildiğinde düşüncelerinizi anlatırsınız." dedi. Sanık avukatları müdahillik taleplerinin reddedilmesi konusunda söz alarak sırayla gerekçelerini sıraladı.