''Avrupa Genişlemesi'' Semineri

''Avrupa Genişlemesi'' Semineri

Gazeteci-yazar Prof. Dr. Cengiz Aktar, ''Türkiye, AB genişleme politikasının bir anlamda günah keçisi oldu'' dedi. Aktar, Bursa'nın merkez Osmangazi Belediyesinin, Avrupa Belediyeler Birliği ile Almira Otel'de düzenlediği ''Avrupa Genişlemesi ve AB Komşuluk Politikası İçin Kentlerin Diyaloğu'' seminerinde, son dönemlerde AB konusunun Türkiye'nin gündeminde olmadığını kaydetti. Konuşmasının, ''AB genişlemesi ve Avrupa komşuluk politikasındaki mevcut sorunlar ve gelecek tehditler'' üzerine olduğunu ifade eden Aktar, şunları söyledi: ''Hem sorun hem de tehdit olan, genişleme yorgunluğudur. Doktorlar bu konuda çalışıyorlar yıllardır ancak bu genişleme yorgunluğunun ne anlama geldiğini henüz bulmuş değiller. Ne ifade ettiği bulunamadı. Avrupa'da kimle konuşsanız, size genişleme yorgunluğundan bahseder. Bunun tedavisi yok. Tedavi herhalde bizlerden gelecek. 1 Mayıs 2004 genişlemesi sonrasında çıkan bir hastalık. Hangi Batı Avrupalı'ya sorsanız, 'genişleme yorgunuyuz' diyor.'' Aktar, genişleme yorgunluğunun, AB'nin komşuluk politikasına, Türkiye'nin genişleme sürecine birebir yansıdığını anlattı. Genişleme yorgunluğunun, sadece Türkiye'nin değil Hırvatistan ve Makedonya'nın genişleme sürecine de yansımalarının bulunduğunu belirten Aktar, şöyle devam etti: ''Batı Balkanlar'a da yansıyor, Batı Balkanlar'ın AB'ye üyelik süreçleri iyi gitmiyor. Aslında genişleme konusu çok eski değil, 22 yıllık bir süreç. 1989 sonrası Avrupa'yı hatırlayın. 1989'dan itibaren ve hatta daha önce genişleme, Avrupa'nın en önemli politikasıydı. Her zirve kararına yansırdı, her konsey toplantısında ele alınırdı. Avrupa'nın en kalıcı politikalarından biriydi. Avrupa, 1945'ten bu yana 'tekrar toparlanıyoruz, dünya siyasetinde hatırı sayılır kıta olarak ortaya çıkıyoruz' diye yola çıkmıştı. Yugoslav savaşlarını ve Yugoslavya'yı dışında bırakırsak, bu başarılı politika, Sovyet sonrası dönemde Avrupa'da her şeyden önce savaşı engelledi.'' 1989 sonrası ''Sovyet buzulunun'' ortadan kalkmasından sonra ortaya çıkan fiili durum ve bilinmezliğin, aynı zamanda muhtemel Yugoslavya benzeri savaşları gündeme getirdiğini ifade eden Aktar, Batı Avrupa ülkeleri başkentlerinin, Doğu Avrupa'da savaşların çıkacağı konusunda endişelendiğini anlattı. -''GÜNAH KEÇİSİ TÜRKİYE..''- Batı Avrupa'nın, çok ucuza, 28 milyar avroya, Orta ve Doğu Avrupa'daki Yugoslavya benzeri savaşlardan kendini kurtardığını vurgulayan Aktar, ''Sadece savaşı engellemekle kalmadı, genişleme politikası, o ülkelere tüm sorunlara rağmen kalıcı refah ve istikrar getirdi'' dedi. Aktar, bütün bu başarılara rağmen, genişleme politikasının, özellikle Batı Avrupa'da, kurucu ülkelerin Avrupa'sında hiç bilinmeyen, doğru dürüst anlatılmamış ya da yanlış anlatılmış bir politika olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti: ''Batı Avrupalılara sorduğunuzda, genişleme yorgunluğundan bahsediyorlar. Batı Avrupalılar, Türkiye ve Batı Balkanlar'la ilgili olarak halen, 'Gelecekler bizim ekmeğimizi yiyecekler, biz bunları yıllarca sırtımızda kambur gibi taşıyacağız' şeklinde yanlış kanı içindeler. Türkiye'nin burada özel konumundan bahsetmek gerekiyor. Türkiye, bir kere Batı Avrupa'da yeni adaymış gibi ele alınıyor, böyle sanılıyor. Türkiye 1959 yılından beri aday. Genişleme yorgunluğunun bir de yan etkisi daha var. Sindirim bozukluğu diye sorun bulunuyor. 'Biz sindiremeyiz çok büyüksünüz' diyorlar. Türkiye, genişleme politikasının bir anlamda günah keçisi oldu. Batı Avrupalılara sorarsanız, 'genişleme politikasından bize bahsetmeyin, Türkiye girecek.' diyorlar. Böyle yaklaşım, böyle siyaset olabilir mi? Özelikle Batı Avrupa'dakiler olmak üzere politikacıların iki de bir tavşan gibi sihirbaz şapkasından çıkardıkları bir nesne halini almış durumda Türkiye.'' Aktar, AB'nin bir sonraki 7 yılık bütçesini hazırladığını anımsatarak, ''AB, 2014-2020 bütçesini hazırlıyor. Gelen bilgiler Türkiye açısından iyi değil. Çünkü bu dönemde Türkiye'nin üye olacağını çağrıştıracak şekilde yapısal fon, 2014-2020 bütçesine dahil edilmiş değil. 2020 sonrasına atılmış bir üyelik demek. Türkiye'nin hedefleriyle uyuşmuyor değil, dolayısıyla biz 2023'ten söz ediyoruz' diye konuştu. Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar ise seminerde, sadece AB'ye üye ülkelerden değil, Balkan ve Kafkaslar'dan da katılımcıların yer aldığını belirterek, 40'ı yerli 80 konuşmacının 'Avrupa Genişlemesi ve AB Komşuluk Politikası İçin Kentlerin Diyaloğu' konusunda bilgiler aktaracağını bildirdi. Türkiye'nin stratejik noktada olduğunu dile getiren Dündar, bir tarafta AB, diğer tarafta Ortadoğu ve Asya ile ilişkileri bulunan Türkiye'nin, konumu itibarıyla AB için önemli bir partner olacağını gösterdiğini söyledi. Dündar, bu seminerle, AB, Balkan ve Avrupa komşuluk politikası kapsamındaki ülkelerin şehirleri arasında diyalog kurulması, iş birliği geliştirilmesi ve deneyim paylaşımını hedeflediğini kaydetti. Açılış konuşmalarının ardından oturumlara geçildi. Bugün, ''AB Genişlemesi, Aday Ülkelerdeki Şehirlere Ne Getirir?'', ''Şehirler İçin Mali Fırsatlar'', AB'de Kentler Ağı ve Diyalog'' başlıklı oturumlar yapılacak. Seminer, yarın sona erecek. (ZAK-KAK-ARD)31.05.2011 15:27:23
<< Önceki Haber ''Avrupa Genişlemesi'' Semineri Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER