Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı
Salih Bezci,
cari işlemler açığını uzun vadede risk olmaktan çıkarmak için kamu ve özel sektördeki tüm
ekonomik birimlere büyük görevler düştüğünü ve bu konuda adeta bir seferberlik başlatılması gerektiğini bildirdi.
Bezci, yaptığı yazılı açıklamada, dünyanın diğer ülkeleri yüksek kamu açığı ve buna bağlı yüksek borçluluk gibi sorunlar nedeniyle bir krize girerken,
Türkiye için uluslararası düzeyde konuşulan tek riskin cari işlemler açığı olduğunu vurguladı.
Hükümet,
Merkez Bankası ve
BDDK gibi birimlerin cari işlemler açığı riskini önceden görüp 2010 yılından itibaren bazı önlemler aldıklarını belirten Bezci, hükümetin genel seçime rağmen kamu harcamalarında sıkı bir
disiplin uygulamasının cari işlemler açığına karşı kazanılmış önemli bir
mevzi olduğunu kaydetti. Bezci,
Merkez Bankası ve BDDK'nın iç talebi
kontrol etmeye yönelik adımlarının da yerinde olduğunu belirterek, ''Dalgalı
döviz kuru sistemi de cari açığın kontrolü açısından önemli bir kazanımdır. Ancak cari işlemler açığını uzun vadede de risk olmaktan çıkarmak için kamu ve özel sektördeki tüm ekonomik birimlere büyük görevler düşüyor. Bu konuda adeta bir seferberlik başlatmamız gerekiyor'' görüşünü bildirdi.
-''OFSET VE SANAYİ KATILIMI TEKNİKLERİ AÇIĞIN İLACI OLABİLİR''
Herkesin, cari işlemler açığının mal ticaretindeki dengesizlikten kaynaklandığını kabul ettiğini belirten
Salih Bezci, çözümün de bu noktada aranması gerektiğini kaydetti. Türkiye'nin
ithalatı kontrol ederken ihracatını artırarak, ekonomiyi küçültmeden
dış ticaret açığını küçültebileceğini vurgulayan Bezci, açıklamasında şu değerlendirmelerde bulundu:
''Bu konuda Türkiye'nin önündeki en önemli örnek
savunma sanayi sektöründe son yıllarda yaşanan gelişmelerdir. Bundan 5 yıl öncesine kadar yüzde 25'ler seviyesinde olan
savunma sanayi ürünlerindeki
yerli katkı oranı, sektörün ihtiyaç duyduğu girdilerin organize sanayi bölgelerindeki KOBİ'lere ürettirilmesi
politikası sonucu şimdi yüzde 50'yi aştı. Savunma sanayinde uygulanan ofset tekniği sayesinde sektörün
üretimindeki yerli katkı oranının önümüzdeki birkaç yılda yüzde 75'e çıkması bekleniyor. Binden fazla KOBİ savunma sanayi için üretim yapar hale geldi. Uygulanan bu politika ile savunma sanayi sektörünün dışa bağımlılığı, dolayısıyla ithalat ihtiyacı azaldı. Savunma sanayinde uygulanan bu tekniği diğer birçok sektörde de uygulamak Türkiye'nin cari işlemler açığını soğutacak ilaçlardan biri olabilir. Bu tür 'sanayi
katılım' teknikleri enerji, ulaştırma, sağlık gibi sektörlerde de yapılmalı.'
-''YERLİ ÜRETİM TERCİH EDİLMELİ''
Bezci, ofset ve sanayi katılımı tekniklerinin başta medikal cihaz üretimi olmak üzere
yurt dışı alım rakamları yüksek birçok sektörde kullanılabileceğini kaydetti.
Türkiye'nin yılda ortalama 2 milyar dolarlık medikal cihaz ithalatı yaptığını, önümüzdeki yıllarda yapılacak olan yeni sağlık yatırımlarıyla bu tutarın çok daha yüksek miktarlara çıkacağını ifade eden Bezci, ''Küçük bir omuz verilmesi halinde, sağlık kuruluşlarımızın ithal ettiği medikal cihazların büyük bir bölümünün Türkiye;de üretilme potansiyelinin olduğunu biliyoruz. Burada
Sağlık Bakanlığı ve üniversitelerimize büyük görev düşüyor'' ifadesini kullandı.
-''BÜYÜMEDEN TAVİZ VERMEDEN, AÇIĞI KÜÇÜLTMELİYİZ''
Türkiye'nin cari işlemler fazlası verdiği ya da açığın çok fazla azaldığı yıllarda ekonomide de küçülme yaşandığını belirten Bezci, cari işlemler açığı sorununun, ekonomik
büyümeden taviz verilmeden çözümüne yönelik önlemler üzerinde durulması gerektiğini kaydetti.
Bezci, cari açığın azıltılması konusunda şu önerilerde bulundu:
''Cari işlemler açığının en büyük nedenini enerji ithalatı oluşturuyor.
Enerji kullanımından vazgeçemeyeceğimize göre faturayı ancak yerli enerji kaynaklarının kullanımını artırarak ve enerji tasarrufu yaparak küçültebiliriz. Enerjide yüzde 10 tasarruf yapmak Türkiye'nin yıllık enerji ithalatını 5 milyar dolara yakın küçültebilir.
2010 yılındaki dış ticaret açığının 7 milyar doları
hurda ithalatından kaynaklandı. Türkiye dünyanın en büyük hurda ithalatçısı olarak biliniyor. Hurdanın ana kaynağını da hurda otomobiller oluşturuyor. Eğer belli bir yaştan sonra otomobillerin hurdaya ayrılmasını
vergi veya benzeri yollarla
teşvik edebilirsek hurda ithalatını azaltabiliriz.
Türkiye'nin dış ticaret açığının bir diğer önemli nedeni de ilaç ve diğer eczacılık ürünleri ithalatı oluşturuyor. Türkiye bu kalemden geçen yıl 4 milyar dolara yakın açık verdi.
İlaçta dışa
bağımlılık uzun vadede ancak araştırma-geliştirme yatırımlarına önem verilerek çözülebilir.
Tarım ürünü ihracatçısı olan Türkiye bazı tarım ve hayvancılık ürünlerinin dış ticaretinde de büyük açıklar veriyor. Sadece
pamuk, soya fasulyesi için yıllık 2,5 milyar dolardan fazla para ödeniyor. Türkiye ithal ettiği bu ürünlerin üretimini destekleyerek önemli bir yükten kurtulabilir.''
-BÜYÜYEN EKONOMİLERE YÖNELİK STRATEJİ-
İhracatın büyük bölümü AB ülkelerine yapıldığı için bu ülkelerin içerisinde bulunduğu ekonomik sorunların Türkiye'nin ihracatını olumsuz etkilediğini hatırlatan Bezci, ihracatta daha önce uygulanan ve başarı sağlanan komşu ülkeler stratejisine benzer bir stratejiyle önümüzdeki yıllarda ekonomik büyüme potansiyeli yüksek olan ülkelere yönelik bir ihracat stratejisi uygulanabileceğini kaydetti.
ATO Başkanı, bu konuda Çin,
Hindistan,
Endonezya, Suudi
Arabistan ve benzeri yüksek ekonomik büyüme beklenen ülkelerin
hedef olarak seçilebileceğini vurguladı.
Salih Bezci, Türk sanayisinin ihtiyaç duyduğu girdilerin mümkün olabildiğince atıl durumdaki iç kaynaklara yönelerek karşılanıp ithalata bağımlılığın azaltılması amacıyla hazırlanan ve 2010 yılında açıklanan Girdi Tedarik Stratejisi'nin (GİTES) de etkin bir şekilde hayata geçirilmesi gerektiğini açıklamasına ekledi.
(LEY-KUM)15.08.2011 14:48:01