İsmihan
Özgüven - Farklı dine inananların bir arada barış, kardeşlik ve hoşgörü içerisinde yaşadığı
Antakya'da bulunan ve Anadolu'nun ilk camisi olma özelliğini taşıyan Habib-i Neccar
Camisi,
Ramazan'da
teravih namazını farklı bir mekanda kılmak isteyenlere ev sahipliği yapıyor.
Kurtuluş Caddesi'ndeki cami günümüzde hali ile
Osmanlı mimarisine sahiptir. Etrafı medrese odaları ile çevrili caminin avlusunda 19. yüzyıldan kalma bir şadırvan bulunuyor. Caminin kuzeydoğu köşesinde İsa'nın havarilerinden Yuhanna ve Pavlos ile onlara ilk inanan ve daha sonra öldürülen Antakyalı Habib-i Neccar'ın türbesi yer alıyor.
Antakya şehri, Halife Hz. Ömer'in komutanlarından Ebu Ubeyde Bin Cerrah tarafından 636 yılında fethedildiği dönemde fethin simgesi olarak, Habib-i Neccar ve İsa'nın iki havarisinin mezarının bulunduğu yerde, bir cami inşa edildi. 1098 yılında Haçlılar'ın eline geçen ve 1099'da Antakya Prensliği halini alan şehri Memluk Sultanı Melik Zahir Baybars fethedince camiyi yeniden yaptırdı. Depremlerden zarar gören cami ve minaresi birçok kez yenilendi.
Kentin 968 yılında Bizanslıların eline geçmesiyle kiliseye çevrilerek Büyük Kasyana
Kilisesi olarak
hizmet vermeye başlayan cami, Kutalmışoğlu Süleyman Şah komutasındaki
Selçuklu ordularının 1084 yılında Antakya'yı yeniden ele geçirmesiyle tekrar camiye dönüştürüldü.
Haçlı seferleriyle yeniden el değiştiren ve kilise olarak kullanılan cami, 1268 yılında Memluk Sultanı Baybars tarafından yeniden camiye çevrildi. Bir dönem kilise, bir dönem cami olarak kullanılan Habib-i Neccar Camisi, bu özelliğiyle hem Hristiyanlar hem de Müslümanlar tarafından büyük ilgi görüyor.
İl Müftüsü Mustafa Sinanoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Habib-i Neccar Camisi'nin Türkiye'de tarihi en eski cami olduğunu söyledi.
Normal dönemlerin yanı sıra Ramazan ayında da cami cemaatinin çok kalabalık olduğunu, vatandaşların
teravih namazı için Habib-i Neccar Camisi'ni
tercih ettiğini belirten Sinanoğlu, mistik atmosferi, önemli tarihi geçmişi, avlusundaki Habib-i Neccar ile havariler Yuhanna, Pavlos'un türbelerinin bulunması nedeniyle caminin
yerli ve
yabancı turistlerce yoğun olarak ziyaret edildiğini kaydetti.
-HEM MÜSLÜMANLAR HEM HRİSTİYANLAR İÇİN KUTSAL-
Caminin Osmanlı mimari tarzında kubbeli, direkleri sütunlu ve minaresinin de çokgen köşeli olduğunu vurgulayan Sinanoğlu, camiye ismini veren Habib-i Neccar'ın
Kuran-ı Kerim'de Yasin Suresi'nde de adının geçtiğini kaydetti.
Caminin hem Hristiyanlar hem de Müslümanlar açısından kutsal olması dolayısıyla tarihi ve
doğal güzelliklere sahip Antakya'ya gelenlerin Anadolu'nun ilk camisini de görmeden gitmediğini vurgulayan Sinanoğlu, ''Rahmet ve bereket ayında teravih namazını güzel bir mekanda kılmak isteyenler camimize
akın ediyor. İç kısmı 600 kişilik olan caminin bahçesiyle birlikte bin 50 kişiyi ağırlayabilecek kapasitesi var. Camimizde hanımlarımız için de
küçük bir yer bulunuyor'' dedi.
Sinanoğlu, camide,
Kutlu Doğum Haftası gibi dönemlerde hayırseverler tarafından etli
pilav ve
ayran dağıtıldığını, Ramazanda da bazı kişilerin hazırladıkları
gıda paketlerini caminin avlusunda ihtiyaç sahiplerine verdiğini söyledi.
Teravih namazında Habib-i Neccar Camisi'ni tercih eden Müslümanlar da, tarihi dokusunun yanı sıra Anadolu'nun ilk camisi olması nedeniyle özellikle burada
ibadet etmeyi istediklerini kaydetti.
(İSÖ-RŞ-ERS-OSM)24.08.2011 11:43:15