2011 -
AK Parti Genel Başkanı ve
Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, ''3
Kasım 2002'de millet, 'Yeter, söz de karar da milletindir' dedi. Yönetime el koydu. Dikkat edin, millet el koydu'' dedi.
Partisinin
İstanbul İl Başkanlığı tarafından Kazlıçeşme Meydanı'nda düzenlenen ''Büyük İstanbul Mitingi''nde konuşan Erdoğan, İstanbul'da
köprü altında yatan kimsesizler, kağıt toplayan yoksullar, mendil satan çocukların bu şehirde yoldaşı olduğunu anlattı.
''Merter'deki
tekstil atölyesi işçisi, Tuzla'daki
deri işçisi,
mermer işçisi,
Kağıthane'deki kot taşlama işçisi, Taşlıtarla'da, gecekondularda yaşayanların, Kasımpaşa'daki Romanları, bu şehrin yoksulları, yolda kalmışları, garibi gurebasının kader arkadaşı olduğunu'' ifade eden Erdoğan, siyasete bu şehirde başladığını, bu şehrin Büyükşehir Belediye Başkanlığını yaptığını, Pinarhisar Cezaevi'ne bu şehirden uğurlandığını kaydetti.
İstanbul'un milletvekili,
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak bu şehrin başını hiçbir zaman öne eğmediğini belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
''Çünkü İstanbul kutsal emanet demektir, İstanbul
medeniyet demektir, İstanbul tarih demektir, ilim ve
inanç demektir. Dünyanın tüm yoksullarının, mazlumlarının, mağdurlarının İstanbul'a baktıklarını biliyorum. Kabil'in, Bağdat'ın, Beyrut'un, Saraybosna'nın, Üsküp'ün, Prizren'in, Bingazi'nin, Trablus'un, Kahire'nin,
Gazze'nin, Ramallah'ın İstanbul'a baktığını biliyorum. Bu şehir 3 kıtada hutbelerin adına okunduğu şehirdir. Bu şehir, kutsal emanetlerin sahibi şehirdir. Bu aziz İstanbul 5 kıtanın gözyaşlarının aktığı şehirdir. Sorumluluğumuzun idrakindeyiz. Mazlum ve masum çocukların bize baktıklarının farkındayız. Dünyanın bizden ses beklediğinin, uzanacak eli beklediğinin, imdat beklediğinin farkındayız. Medeniyetin, tarihin, kültürün üzerimize yüklediği
mirasın sorumluluğunun farkındayız. Onun için
hizmet, millet,
demokrasi,
özgürlükler, temel hak ve hürriyetler diyoruz. Zalimin
egemen olduğu, zulmün hükümdar olduğu bir dünya değil, hoşgörünün, saygının, dayanışmanın, dostluğun, kardeşliğin egemen olduğu bir dünya istiyoruz, başka bir hedefimiz yok. Böyle bir dünyanın mücadelesini veriyoruz. Onun için bütün dünya nereye bakıyor, yeniden İstanbul'a bakıyor.''
Başbakan Erdoğan AB'de, BM'de, NATO'da, OECD'de, İKÖ'de, G-20'de var güçleriyle bunu anlattıklarını, mağdurların sesi olmaya çalıştıklarını ifade ederek, çünkü yola çıkarken ''Kimsesizlerin kimsesi, sessiz yığınların sesiyiz'' diyerek yola çıktıklarını söyledi.
-''SIRADAN BİR ÜLKE, KABİLE DEVLETİ DEĞİLİZ''-
Diktatörlerin insanları ezmemesini, zalimlerin mazlumlara zulmetmemesini istediklerini kaydeden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Biz ne istiyoruz biliyor musunuz? Ellerinde büyük imkanları olanlar, savaş baronlarıyla çocukları öldürmesin, uluslararası sularda korsanlık yapılmasın, plajdaki anne-çocuk birlikte dururken oraya
bombardıman yapılmasın istiyoruz. Biz istiyoruz ki, fosfor bombaları Gazze üzerine inmesin. Biz istiyoruz ki, orantısız güç kullanmak suretiyle insanlar öldürülmesin. Bizim derdimiz bu. Kendi çevremizde 'sıfır sorun' dedik. Balkanlar'da, Ortadoğu'da, Kafkaslar'da da barışın hakimiyetini savunuyoruz. Türkiye çok büyük bir
ülke. Türkiye ekonomisiyle, insanıyla,
genç nüfusu ile güçlü bir ülke, tarihi, medeniyeti, kültürü ile büyük. Biz sıradan bir ülke değiliz, kabile devleti değiliz. Bize büyük düşünmek yakışır. Büyük adımlar atmak, geleceğe ilişkin büyük iddialı hedefler belirleyip onlara doğru koşmak zorundayız. Zira İstanbul'dan aldığımız ilham budur. İstanbul'dan devraldığımız miras budur. Bu ülkeye hizmet edeceksek, bu ülkeyi büyüteceksek, 81 ilde işsizliği, yoksulluğu en aza indireceksek, bunu demokrasi ile yapacağız.
Aktif dış
politika ile yapacağız. 8,5 yılda Türkiye'yi bu şekilde büyüttük, önümüzdeki dönemde de bu şekilde büyütmeye devam edeceğiz.''
-''İSTANBUL, TÜRKİYE'DE ÖLÇÜ''-
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'un Türkiye'de ölçü olduğunu belirterek,
12 Haziran seçimleri sonrasında en büyük projelerinin yeni bir Ana
yasa olduğunu vurguladı.
Erdoğan, 3 Kasım 2002'de bu milletin ''Yeter, söz de karar da milletindir'' dediğini anımsatarak, ''Yönetime el koydu. Dikkat edin, millet el koydu. O günden itibaren desteğiniz, kararınız ve hayır duanızla demokrasiyi güçlendirdik. Ama yetmedi. Şimdi ileri demokrasi diyoruz. Daha güçlü olmamız, daha güçlenmemiz lazım. İstanbul'un sandıkları gümbür gümbür patlattığı bir 12 Haziran istiyoruz. Bu çok önemli. Ben İstanbul'un bunu başaracağına inanıyorum. Buna hazır mıyız? Bir hafta kaldı. Bir hafta kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Tüm telefonlarla her yeri aramaya var mıyız? Kim ne derse desin, koşacağız, dolaşacağız. Bazıları el uzatmasa da koşacağız. Biz uzatalım, onlar uzatmasın fark etmez. Biz, kararlı, emin olacağız ve göreceksiniz 12 Haziran'da da evvel
Allah zafer yine bizim olacak, hiç merak etmeyin Allah'ın izniyle bizim olacak. Tüm illerde bunu gördüm. Hangi ile giderseniz gidin... 72 ili dolaştım, hava bu.
Dün
İzmir'deydim. Resmi rakamları söylüyorum
CHP İzmir mitingini AK Parti mitingi 3'e katladı.''
Mitinge katılanların ''Kıskananlar çatlasın'' diye tempo tutması üzerine Erdoğan, ''Çatlamasın be çatlamasın. Onları da aramıza katacağız. Öyle değil mi? Gümbür gümbür gelmemiz için onları da yanımıza alacağız. Buna hazırız değil mi? Önemli olan bu'' diye konuştu.
-ANAYASA-
Başbakan Erdoğan, artık milletin kendi anayasasını yazacağını ve şekillendireceğini belirterek, bunun adımını atacaklarını söyledi.
Sivil, katılımcı, özgürlükçü bir anayasa istediklerini ifade eden Erdoğan, ''Bize bu yaraşır ve bunun için de biz büyük ölçüde hazırız. Bütün STK'lar buna katılacaklar, buna eminim. Fakat 367'nin üzerinde milletvekiliyle iktidara gelirsek, millet bu görevi bize vermiş olacak ki, biz parlamentoya çağrımızı yapacağız. Gelin beraber, çalışalım'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, muhalefet partilerinin 26 maddelik anayasa paketinde AK Parti ile çalışmadığını anlatarak, şöyle devam etti:
''MHP, kabul etmedi, CHP '
kahve içmeye gelirsiniz' dedi. Arkadaşlarım buna rağmen gayret ettiler, yanaşmadılar. Parlamentodaki çalışmaları izlemediniz mi? Parlamentoda sadece oyalamak, vitrinde görüntü vermek için ellerinden gelen her şeyi yaptılar. CHP ve MHP grubunda çektirdiğim resimler var. Bir, iki temsilci var, sıralar bomboş. Kim var, sadece AK Parti var. Çünkü biz milletin verdiği görevin idrakindeydik, millet bize 'Parlamentoda çalışın' diye oy verdi. Parlamentoya gidin, orada çalışın, yasa çıkarın diye görev verdi. Ama bu beyefendiler yatıyor. Bunlarda çalışmak diye bir şey yok. Ne diyorlardı bunlar işlerine gelmediği zaman 'Aceleniz ne, neden sabahlara kadar çalışıyorsunuz.' Evet bizim acelemiz var. Bizim bu ülkede çok çalışmamız lazım. Yasal düzenlemeleri yapacağız. Çünkü demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletinin gereği olarak çok çalışmamız lazım, gerekirse sabahlara kadar. Bizzat 15 gün arkadaşlarımla beraber sabahlara kadar ben de orada durdum ve 26 maddeyi bütün engellemelere rağmen çıkardık. Çünkü
destek halktan, hizmet AK'tan. Bu süreci böyle devam ettiriyoruz. Ama bir şeyi özellikle vurgulamak istiyorum. Biz geçen yıl 12 Eylül'de bunu yaptığımızdan itibaren bugüne kadar 26 madde ile birlikte uyum yasalarını çıkarmaya başladık. Geldiğimiz noktada şu anda hamd olsun iyiyiz, daha iyi olacağız. Fakat bizim derdimiz başka. Biz istiyoruz ki Türkiye'de değişimi farklı yaşayalım ve bunu halka farklı yaşatalım. Eğer bu ülkeye hizmet edecek, ülkeyi büyütecek, işsizliği, yoksulluğu en aza indireceksek, bunu demokrasi ve özgürlük ile yapacağız.''
(Sürecek)
(SBE-NER-MVA)05.06.2011 20:37:53