Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, hiç kimsenin,
ailenin mahremiyeti, ailenin dokunulmazlığı kavramına sığınıp, eşine, çocuklarına şiddet
uygulama hakkını kendisinde göremeyeceğini belirterek, şiddet ve işkencenin bir
insanlık suçu olduğunu söyledi.
Emine Erdoğan,
Siverek'te düzenlenen ''Aile İçi
Şiddetin Bireysel ve Toplumsal Etkileri'' panelinin açılışında yaptığı konuşmada, bölgede düzenlenen böyle önemli bir panele katkıda bulunanlara teşekkür etti. Panelistlere başarılar dileyen Erdoğan, ''Siverek'te böyle bir heyecanı bizlerle paylaştıkları için kendilerine teşekkür ediyorum'' dedi.
Sabah saatlerinde,
Şanlıurfa'da güzel bir etkinliğe daha katıldığını ifade eden Erdoğan, ''Evliliklerinde 50 yılı geride bırakan çiftlerle tanıştık; onların tecrübelerini dinledik, onların örnek yaşamlarına şahitlik yaptık. Aile Haftası programı kapsamında, şu anda da Siverek'te, aynı derecede güzel bir heyecanı paylaşıyoruz'' diye konuştu.
Bu tür toplantıların daha da artmasını, dünyanın her tarafından gelen bilim insanlarıyla, uzmanlarla; Türk bilim insanları ve uzmanlarla sorunlara çözümler aranmasını, yani bu sürecin devam etmesini gönülden arzuladığını dile getiren Emine Erdoğan, şöyle devam etti:
''Bizim medeniyetimizde aile kutsaldır ve dokunulmazdır. Bir evin bahçe kapısından ya da giriş kapısından ötesi, bizim kültürümüzde mahremdir. Orada yaşananlar, orada konuşulanlar her zaman orada kalmış, aile fertleri izin vermedikçe de dışarıya çıkmamıştır. Bu durum, elbette ailenin mahremiyeti, özel hayatın dokunulmazlığı noktasında takdire şayandır, korunması gereken bir durumdur. Ancak, bu gizliliğin, bu mahremiyetin, zaman zaman kötüye kullanıldığını da biliyoruz. Aile içinde yaşanan acılar, dramlar, göz yaşartıcı, vicdan parçalayıcı hadiseler, dışarıya aksettirilmedikçe, adeta sistematik bir işkenceye dönüşmüştür. Eğer şiddet söz konusuysa, açık söylüyorum, kol kırılır ama yen içinde kalamaz. Hiç kimse, ailenin mahremiyeti, ailenin dokunulmazlığı kavramına sığınıp, eşine, çocuklarına şiddet uygulama hakkını kendisinde göremez. Şiddet ve işkence, bir insanlık suçudur. Ancak, kadına ve çocuğa yönelik şiddet ve işkence, bir insanlık suçu olmanın ötesinde, insanlık dışı, insaniyet dışı, vicdan dışı bir suçtur.''
-''TÖRE, ADET ŞİDDETİN MAZERETİ OLAMAZ''
Şiddetin mazeretinin olamayacağını anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Gelenek, töre, adet, anane gibi kavramlar, hiçbir şekilde, kadına ve çocuklara yönelik şiddetin mazereti olamaz. Bu kavramların arkasına saklanmak, bu kavramları bir mazeret olarak öne çıkarmak, sadece ve sadece korkaklığın göstergesidir. Töre cinayeti adı altında, kadınları katletmeyi kendi vicdanlarına izah etmeye çalışanlar, ben inanıyorum ki, iki cihanda da vicdanları kararmış, yüzleri kararmış, ellerine masum kanı bulaşmış katillerdir. Bizim medeniyetimizde, yaşlılar, kadınlar, çocuklar, özellikle de kız çocukları, her zaman özellikle korunmuştur, kollanmıştır. Bizim Peygamberimiz, kendi döneminde kız çocuklarının diri diri gömülmesi gibi bir vahşeti cahiliye adeti olarak görmüş ve derhal ortadan kaldırmıştır. Bizim medeniyetimiz, anneleri en kutsal varlık olarak nitelendirmiş, cennetin, annelerin ayaklarının altında olduğu anlayışını hakim kılmıştır. Kim, kadına, çocuğa el kaldırıyorsa, onun eli de, vicdanı da kirlenmiştir.''
Kadınlara yönelik şiddetin, anayasa ve yasalardan önce, bizzat kadınların mücadelesiyle son bulabileceğini vurgulayan Emine Erdoğan, ''Evinde şiddete uğrayan, ama, 'kol kırılır, yen içinde kalır' diyerek, bununla mücadele etmeyen her kadın, hem kendisine, hem de diğer kadınlara haksızlık yapar. Töre cinayetleri karşısında susan her kadın, kendisine olduğu kadar, dünyanın tüm kadınlarına da haksızlık yapar. Okula gönderilmemesi, eğitimden yoksun bırakılması karşısında tepkisiz kalan her kızımız, her hanım kardeşimiz, hem kendisine ve hem de başka kadınlara haksızlık yapmış olur'' diye konuştu.
Şu anda,
Anayasa ve yasaların şiddetle mücadele noktasında çok önemli bir yere geldiğini ifade eden Erdoğan, ''
Hükümet, evini terk etmek zorunda kalan kadınlar için önemli imkanlar geliştirdi. Yerel yönetimler,
sivil toplum örgütleri, kadın dernekleri gerçekten güzel çalışmalar yapıyorlar'' dedi.
Ama bunların tek başına yeterli olmadığına işaret eden Erdoğan, ''Kadınların bizzat bu meseleye sahip çıkması, daha bilinçli, daha güçlü,
dayanışma içinde bir tavır geliştirmesi gerekiyor. Susan, susmak zorunda kalan, şiddete
boyun eğen her bir kardeşimizin, cesaretle tepki verebilmesi için, ülkemizin tüm kadınlarını yüreklendirmemiz gerekiyor'' şeklinde konuştu.
-KAYBEDENLER ANNELERİN YÜREĞİ OLDU-
Terör ve şiddetin önlenmesinde de kadınların rolüne değinen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Bu bölgede, nice kadın, gözünü dağlara dikerek, gözünü asker yoluna dikerek, dağdaki ya da askerdeki çocuğunun sağ salim gelmesi hayalini kurdu. Nice hanım kardeşimiz, büyüttüğü yavrusunun acı haberiyle yere yığıldı. Annelerin, babaların
gözyaşı sel oldu, acı, feryat, ağıtlar semalara yükseldi. Bu bölgede yaşanan olaylarda acı çeken her zaman anneler oldu. Kaybeden sadece anneler ve annelik yüreği oldu. Bu sorun yaşadıkça,
terör ve şiddet devam ettikçe, inanın, hiç kimse kazanmayacak ama anneler, kadınlar kaybetmeye devam edecektir. Ailelerinin üzerine bir kartal gibi,
atmaca gibi kapanan her kadın, yavrusuna sahip çıkan her kadın, terörün ve şiddetin biraz daha azalmasını sağlayacaktır.''
Şiddetin bu toprakların özüyle, ruhuyla, mayasıyla asla örtüşmediğini vurgulayan Emine Erdoğan, şunları kaydetti:
''Her türlü şiddeti bu topraklardan silip atabiliriz. İnanın, kadın duyarlılığını, yüreğimizi ortaya koyduğumuzda, şiddeti de, şiddetin izlerini de bu topraklardan kazıyabiliriz. Bu bölgede devam eden teröre karşı da en önemli gücün kadınlar olduğuna inanıyorum. Her bir annenin, her bir hanım kardeşimizin, şiddetin artık bitmesi, çocukların artık dağdan dönmesi için daha bir gayretle çalışmasını arzuluyorum. Biz bunu yapabiliriz... Biz bu acıya son verebiliriz. Bu bölgenin bir evladı olarak, Siirtli bir kardeşiniz olarak, ana yüreğini ortaya koyarak, akan kanı da, akan gözyaşını da dindirebileceğimize inanıyorum. Şiddetin olmadığı, kadınların şiddete maruz kalmadığı, kadınların eğitimden, okuldan uzak tutulmadığı bir dünyanın mümkün olduğuna inanıyorum. Ülkemin tüm kadınlarının, bu umutla yaşadığını, gelecek için tek umut olduklarını da biliyorum. Bu mücadeleyi, bu çabaları desteklemeye kararlılıkla devam edeceğimi ifade ediyorum.''
Açılış konuşmalarının ardından moderatör Prof. Dr. Musa Kazım Yılmaz'ın yönetiği panelde,akademisyenler birer konuşma yaptı.
Şanlıurfa Valisi
Nuri Okutan ve Siverek Kaymakamı Mahmut Hersanlıoğlu'nun da katıldığı panele kadınlar yoğun ilgi gösterdi.
(DAŞ-İSM-ÇAL)25.05.2011 18:16:05