Fethullah Yaman - İbrahim
Çeçen Üniversitesi
Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Güzel Sanatlar Eğitimi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Yusuf Çetin, ''Tunç ve
demir çağı yerleşimleri bakımından Doğu
Anadolu Bölgesi'nin en zengin yöresi olan
Ağrı ve çevresinde,
bölgenin genelini kapsayan bir yüzey araştırması, henüz yapılmamıştır'' dedi.
Doç. Dr. Çetin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Ağrı'daki kültür envanter çalışması için İl
Kültür ve
Turizm Müdürü
Muhsin Bulut ile
Eyüp Paşa ve Harabe Göl kalelerinde incelemede bulunduğunu belirtti.
Kaçak kazıların, kültürel değerlere verdiği zararın önüne geçmek için kentteki bütün yerleşimlerde tespit ve
tescil çalışması yürüttüklerini vurgulayan Doç. Dr. Yusuf Çetin, Ağrı ve çevresinin,
doğudan Anadolu'ya gelen göç ve akınları ilk önemli geçit noktalarından birisi olduğunu ifade etti.
Bir geçiş bölgesi olduğu için bünyesinde birçok uygarlığın izlerini saklayan Ağrı ve çevresinin, tarihi kalıntılar konusunda zengin olmasına rağmen bölge ile ilgili yeterli araştırmalar yapılmadığını bildiren Doç. Dr. Çetin, şöyle konuştu:
''Ancak son yıllarda yapılan kısmi yüzey araştırmalarından bölgenin milattan önceki dönemlerde de yerleşim bölgesi olarak kullanıldığı anlaşılmıştır. Tunç ve Demir Çağı yerleşimleri bakımından Doğu Anadolu Bölgesi'nin en zengin yöresi olan Ağrı ve çevresinde, bölgenin genelini kapsayan bir yüzey araştırması henüz yapılmamıştır. Birkaç
kurtarma kazısı dışında planlı kazılar da yapılmamıştır. Bu nedenle tespit ve tescili olmayan birçok yerleşim yeri bulunmaktadır. Ayrıca Ortaçağ
mezarlıkları bakımından da çok zengin olan bölgedeki birçok mezarlığın tespit ve tescil işlemleri henüz yapılmamıştır. Tespit ve tescili yapılmayan yerler, koruma
altına alınmadığı için eski eser kaçakçılarının ve bilgisiz insanların tahribatlarına maruz kalmakta, geriye dönüşü mümkün olmayan ciddi zararlara neden olmaktadır. Özellikle eski mezarlıklar, kaleler, höyükler ve nekropoller, eski eser kaçakçılarının adeta talanına maruz kalmaktadır.''
-''DEFİNECİLER ESKİ YERLEŞİM ALANLARINI DARMADAĞIN ETMEKTE''-
Doç. Dr. Çetin, son zamanlarda, eski eser kaçakçıları ile ilgili basında sık sık haberlerin yer aldığını belirterek,
metal dedektör reklamlarının da bilinçsiz insanları adeta cesaretlendirdiğine dikkat çekti.
Definecilerin hiçbir bilimsel dayanağı olmayan, tamamen uydurma hikayelere inanan insanlar olduğunu ve bu zengin kültürel mirasa ciddi zararlar verdiğini anlatan Çetin, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Zengin olma düşüncesi ile çevredeki eski yerleşim alanları darmadağın edilmektedir. Bu durum bilimsel çalışmalara da ciddi zarar vermektedir. Tunç ve Demir Çağları nekropollerinde altın bulacağım düşüncesi ile kazı yapan insanlar, birkaç çanak-
çömlek ve
kemik buluntularına rastladığında hayal kırıklığına uğradığı için de bunları parçalamaktadır. Bütün bunlardan maalesef
İslami mezarlar da payını almaktadır. İslam dininde, ölü gömme geleneğinde mezara, ölü ile birlikte hiçbir şeyin gömülmediği gerçeğine rağmen uydurma hikayelere inanan insanlar, bu mezarları da tahrip etmektedir. Bu alanlarda, kazılmadık yer bırakılmamış, dönemini aydınlatan birçok bilimsel veri parçalanarak, sağa sola dağıtılmıştır. Mezar taşları veya yerleşimlerde görülen dinsel anlamları olan işaretler veya figürlü bezemeler, hazine yerini gösteriyor düşüncesiyle kırılıp dağıtılmaktadır. Eğer en kısa zamanda önlem alınmazsa, bölgenin bu zengin kültürel mirası yok olup gidecektir. Bunun için öncelikle bölgede geniş çaplı bilimsel bir yüzey araştırmasının yapılması ve bölgenin arkeolojik haritası çıkarılarak kültür envanterinin oluşturulması gerekir.''
Taşınabilir kültür varlıklarının korunması ve gelecek nesillere ulaştırılabilmesi için ilde bir müzenin mutlaka kurulması gerektiğini belirten Çetin, tespit ve tescilleri yapılan eserlerin bulunduğu bölgelerde yaşayan halkın bilinçlendirilmesi v
e devlet-vatandaş iş birliği ile kaçak kazıların önüne bir an önce geçilmesi gerektiğini vurguladı.
Tespit ve tescilleri yapılan eserlerin asıllarına uygun olarak acil restorasyonlarının yapılması gerektiğini de ifade eden Doç.Dr. Çetin, son zamanlarda giderek yok olan bölgeye ait etnografik eserlerin bir an önce toplanması gerektiğini de kaydetti.
İl Kültür ve Turizm Müdürü Muhsin Bulut da kültürel mirasın milletlerin hafızası olduğunu belirterek, ''Tüm insanlığın da ortak mirası olan bu kültür varlıklarının korunması ve gelecek nesillere ulaştırılması, hepimiz için bir insanlık görevidir. Dileğimiz, herkesin bu bilinçle kültür mirasımıza sahip çıkması ve geleceğe ulaştırma çabası içinde olmasıdır'' dedi.
(FY-RİN-OSM)26.07.2011 11:55:42