BOLU (A.A) - Bolu Baro Başkanı Avukat Ferit Atalay, Kadın
haklarından bahsetmek bile bir ayrımcılıktır. Bizim ilk olarak İnsan Hakları
dememiz gerekir ve kadın hakkı dediğiniz zaman baştan zaten kadını 2. sınıf
vatandaş yerine koyuyorsunuz dedi.
8 Mart Dünya Kadınlar günü dolayısıyla AA muhabirine açıklamalarda bulunan
Atalay, kadına şiddetin son 15 yıldır Türkiyenin ciddi bir gerçeği haline
geldiğini söyledi.
Anadoluda yeterli eğitimi almamış, yaşı küçük olan, zorla evlendirilmiş
ailelerde şiddetin çok daha fazla olduğunu dile getiren Atalay, Bolunun,
Türkiye ölçeği ile kıyaslandığı zaman çok iyi bir konumda olduğunu görüyoruz.
Özellikle Güneydoğu Anadolu, Doğu Anadolu, Orta Anadolu bölgelerinde kadına
şiddet nedeniyle açılan davaları Boludakilerle kıyasladığınızda Bolunun hatırı
sayılır bir şekilde iyileşme durumunda olduğunu görüyorsunuz diye konuştu.
AB uyum yasaları ve sosyal gelişim karşısında kadının korunmasının ciddi bir
şekilde ele alındığına dikkati çeken Atalay, şiddet gören kadınların korunması
için çok ciddi cezai müeyyideler konulduğunu bildirdi.
Atalay, kadına yönelik şiddetin Türkiyenin Doğu ve Batısındaki her ilinde
görüldüğünü ifade ederek, eğitim seviyesi düşük, feodal ilişkilerden kurtulmamış,
kadının özgürleşmesinin tamamlanmadığı şehirlerde kadına şiddetin arttığını
söyledi.
Özellikle büyük kentlerin gecekondu bölgeleri ve akrabalık ilişkilerinin
yoğun olduğu yerlerde buna rastlandığını dile getiren Atalay, Türkiyede
dünyaya paralel olarak hak kavramı olarak kadın hakları dışında hak kavramının
farkına varılması bu şiddetçi insanları teşhir ediyor. Eskiden dayak yiyen kadın,
kocamdır deyip oturuyordu şimdi ise bakanlığın girişimleri, medya faktörü
sayesinde şikayetçi oluyorlar. Kadına şiddet Türkiyede son 15 yıldır
tartışılıyor ve tartışılması gayet iyi bir durum. Kadının erkeklerde eşit olduğu
anlayışı benimsenirse kadına şiddetin azalacağını düşünüyorum ifadelerini
kullandı.
-Kadın hakları değil önce insan hakları-
Atalay, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününün kadınları 2 sınıf vatandaş konumuna
düşürdüğünü anlatarak, şöyle konuştu:
Kutlanan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü 1857de ortaya çıkmıştır. Kadın
haklarından bahsetmek bile bir ayrımcılıktır. Bizim ilk olarak İnsan Hakları
dememiz gerekir ve kadın hakkı dediğiniz zaman baştan zaten kadını 2. sınıf
vatandaş yerine koyuyorsunuz. İnsan hakkını, kadın hakkı veya erkek hakkı
diye ayırmak kadını ötekileştirmektir aslında. Fakat bu ötekileştirme eğer
toplumların dinamikleriyle orantılı olmalıdır. Seçme seçilme hakkı olsun,
parlamentoya, siyasete katılım olsun, iş gücüne katılımları olsun, bunlar
kazanılırsa bu ötekileştirmede ortadan kalkacaktır. Parlamentoya bakın her siyasi
partide bir kontenjan vardır ama bu Avrupada böyle değildir. Orada kadınlar bu
birimlerde çok fazla yer alıyorlar ama bu bir süreçtir inşallah bizim ülkemizde
de kadınlarımız zamanla hak ettikleri yere kavuşacaklardır. Toplumda kadınların
meslek edinmesi, kadınların sosyal güvenceye kavuşması geleneksel bakış tarzını
değiştiriyor ve değiştirmek zorundadır. Ama ne yazık ki ağır yaptırımlar olmasına
rağmen kadınlarımıza şiddet uygulanıyor.
Muhabir: Abdülhamid Hoşbaş - Emin Gürbüz
Yayıncı: Murat Paksoy