KONYA (A.A) - Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay,
Nasreddin Hocayı üniversitelerde felsefe kürsülerinden ciddi bir mutasavvıf ve
mütefekkir olarak okutmanın bence artık 21. yüzyılda zamanı gelmiştir. Bu
vesileyle bu çağrıyı yüksek sesle, altını çizerek ilgililere duyurmak istiyorum
dedi.
Günay, 53. Uluslararası Akşehir Nasreddin Hoca Anma ve Mizah Günleri
etkinlikleri ve bir dizi açılışlar için geldiği Konyanın Akşehir ilçesinde önce
Nasreddin Hoca Türbesini ziyaret etti.
Türbe önündeki Burası dünyanın ortasıdır yazılı taşın üzerine çıkan
Günay, türbede dua etti.
Ardından Akşehir Kültür Merkezine geçen Günay, burada geleneksel hale gelen
ve Uluslararası Nasreddin Hoca Anma ve Mizah Günleri kapsamında verilen Altın
Eşek Ödülü törenine katıldı.
Günay, törende yaptığı konuşmada, Akşehire her vesileyle gelmeye
çalıştığını söyledi.
Ne zaman Akşehirden geçsek iyi bir olaya tanık olduk diyen Günay,
Nasreddin Hoca gibi en acımasız olaylara bile güler yüzle bakmasını bilen
insanların bu topraklarla özdeşleşmesinin rastlantı olmadığını söyledi.
-Üniversitelerde felsefe ustası olarak okutulmalı-
Günay, Nasreddin Hocaya geçmiş yıllarda haksızlık yapıldığını vurgulayarak,
şunları kaydetti:
Nasreddin Hoca, bizim düşünce dünyamızda çocuk edebiyatında kaldı biraz.
Nasreddin Hoca, Parayı veren düdüğü çalar gibi sanki çocukların anlayabileceği
mizah öykülerini anlatan bir kişi gibi biraz çocuksulaştırıldı. Ben tam tersini
düşünüyorum. Nasreddin Hoca bence çocuk edebiyatında tabii kalmalı ama daha
yukarılarda; liselerde, hatta üniversitelerde bir felsefe ustası olarak
okutulmalıdır. Dünya üniversitelerinde Nasreddin Hoca üzerine yapılmış çok ciddi
araştırmalar var. Ne yazık ki; onlarla kıyaslayabileceğimiz ölçüde, bilimsel
değerde Türkiye üniversitelerinde bir Nasreddin Hoca külliyatı oluşmuş değil.
Nasreddin Hocanın sadece bir mizah ustası değil, esprili bir cami hocası
değil, aynı zamanda bir mutasavvıf, bir din bilgini, mütefekkir olduğunu dile
getiren Günay, Nasreddin Hocanın anlattıkları, bizim gülerek dinlediğimiz
birçok şey aslında ağlanacak halimizdir. O, bizim ağalanacak halimize gülmeyi
öğreten, hayatın en acımasız tarafına güler yüzle bakmayı öğreten insandır
dedi.
Nasreddin Hocanın Parayı veren düdüğü çalar hikayesinin sadece bir
çocuk hikayesi olmadığını, hayatın maddiyatçı yüzünü anlatan bir gerçek olduğunu,
kazan hikayesinin de çifte standartçı anlayışı anlatan bir hikaye olduğunu
belirten Günay, Bence Nasreddin Hoca artık üniversitelerde okutulmalıdır.
Buradan çağrı yapmak istiyorum. Milli Eğitim Bakanına da buradan çağrı yapmak
istiyorum; Nasreddin Hocayı üniversitelerde felsefe kürsülerinden ciddi bir
mutasavvıf ve mütefekkir olarak okutmanın bence artık 21. yüzyılda zamanı
gelmiştir. Bu vesileyle bu çağrıyı yüksek sesle, altını çizerek ilgililere
duyurmak istiyorum diye konuştu.
-6-7 yıldır sinemaya 100 milyon liranın üzerinde bir destek verdik-
Günay, sinema konusunda AK Parti Hükümeti döneminde bir yasa çıkardıklarına
dikkati çekerek, Geçmişte, 1990lardan 2005 yılına kadar 15 yıl içinde sinemaya
5 milyon lira civarında bir destek verilmişti. Biz 2005 yılından bu yana, son 6-7
yıldır sinemaya 100 milyon liranın üzerinde bir destek verdik. Sinema filmi
üretimi 2002-2003lerde 4-5e düşmüştü. Şimdi yılda 60-70 sinema filmi üretmeye
başladık ifadelerini kullandı.
Geçmişte, sinemanın tamamen yabancı filmlerin tekeline girdiğini, Türk filmi
izleyicisinin 2000li yılların başında 2 milyona düştüğünü anlatan Günay, geçen
yıl ve önceki yıl Türk filmi izleyicisinin 20 milyonun üzerine çıktığını, bunun
Fransız sinemasının dahi elde edemediği bir başarı olduğunu kaydetti.
Dünyada da Türk filmlerinin uluslararası yarışmalardan ödüller almaya
başladığını ifade eden Günay, bunun son 8-9 yıl içinde sanat alanında
gösterdikleri gayretlerin sonucu olduğunu vurguladı.
-Sanata değer ve imkan veren bir anlayış var-
Türkiyede devletin 1948 yılından bu yana devlet tiyatrosu adı altında
sahneleri olduğunun altını çizen Günay, şöyle devam etti:
1948den bizim iktidara geldiğimiz 2003 yılına kadar devletin 25 sahnesi
vardı. Şu anda 58 sahnesi var. Ben 33te aldım. 33ün üzerine 25 sahne de son 5
yıl içinde koyduk. Yani 1948den 2003e kadar tüm Cumhuriyet hükümetlerinin
açtığı tiyatro sahne sayısına eşit, onlardan fazla sahne sayısını sadece şu son 5
yılda açtık. Yani Türkiyede sanata değer ve imkan veren bir anlayış var. Sadece
derdimiz şu; elbette çağı yakalamaya çalışacağız, elbette Atatürkün söylediği
gibi çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkmaya çalışacağız ama biz kökü olan bir
toplumuz. Bizim geleneklerimiz, göreneklerimiz, tarihimiz, alışkanlıklarımız,
edebimiz, ahlakımız var. Bunları da görmezden gelmeden, halkla barışık, halka
yukarıdan bakan değil, halkın içinden gelen ve halkı sanata küstüren değil, halka
sanatı sevdiren bir anlayışla sanat yapılmasını, halk için sanat yapılmasını
sağlamaya çalışıyoruz. Dikkatimiz, gayretimiz budur. Son yıllarda bu konuda güzel
gelişmeler oluyor. Hiçbir şekilde halka sanat götürme konusundaki
gayretlerimizden vazgeçmeyeceğiz ama sanatın halkı da görmezden gelen, sadece
kendisi için bir dünya kuran dar anlayışı da kırmaya, değiştirmeye çalışacağız.
Daha sonra Altın Eşek Ödülleri sahiplerine verildi. Tiyatro dalında
Cengiz Küçükayvaz Tiyatrosunun, Ray Cooneyin yazıp Cengiz Küçükayvazın
yönettiği, Bu Para Başka Para adlı tiyatro oyunu ödül aldı.
Sinema dalında ise ödül Yüksel Aksunun yönettiği Entel köy efe köye
karşı adlı filmine verildi.
Cengiz Küçükayvaz ve Yüksel Aksu, ödüllerini protokol üyelerinin elinden
aldı.
Törene, Konya Valisi Aydın Nezih Doğan, Hırvatistanın Ankara Büyükelçisi
Drazen Hrastic, AK Parti Konya milletvekilleri Gülay Samancı, Mustafa Kabakcı,
Ayşe Türkmenoğlu, Mustafa Baloğlu, Konya Kültür ve Turizm Müdürü Mustafa Çıpan,
Akşehir Belediye Başkanı Abdulkadir Oğul ile çok sayıda vatandaş katıldı.
Muhabir : Rıfat Yerlikaya
Yayıncı : Ahmet Kayır