Orhan Canbulatel - ABD'deki
Las Vegas Üniversitesi Antropoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Levent Atıcı,
National Geographic bursuyla Kayseri'deki
Kültepe Kaniş/Karum Höyüğü'nde bulunan çöplükte, 4 bin yıl önce yaşayan insanların beslenme alışkanlıklarını araştırıyor.
Yrd. Doç. Dr. Levent Atıcı'nın National Geographic'ten aldığı araştırma bursuyla desteklediği, beslenme ve etnik kimlik arasındaki ilişkileri araştırdığı proje, Kayseri'deki Kültepe Kaniş/Karum Höyüğü'nde başladı.
Proje,
Ankara Üniversitesi Dil ve
Tarih-
Coğrafya Fakültesi
Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Fikri Kulakoğlu'nun başkanlığında 2006'da başlatılan
yeni dönem arkeolojik kazılar çerçevesinde yürütülüyor.
Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kaniş şehrinin hem ticaret kolonilerinin başkenti hem de Anadolu'da yazının ilk kez ortaya çıktığı yerleşim birimi olması bakımından önemli olduğunu söyledi.
Yrd. Doç. Dr. Levent Atıcı da Kaniş'te Akkadca'nın bir lehçesi olan Eski Asurca dilinde yazılmış 23 binden fazla kil
tablet bulunduğunu belirtti.
Bu tabletlerin hem Anadolu'nun hem de Mezopotamya'nın o dönemdeki politik, sosyal,
ekonomik ve hukuki yapısını, tarihini anlamaya yardımcı olduğunu kaydeden Atıcı, şöyle konuştu:
''Bunun yanı sıra günlük yaşama ilişkin son derece detaylı bilgiler vermekteler. Mezopotamya'nın farklı devletlerinden ve kentlerinden gelen, farklı etnik kimlikler taşıyan, farklı dini inanışlara sahip olan ve farklı dilleri konuşan birçok insanın Anadolu'ya gelerek Kaniş'e yerleştiğini ve buranın
yerli halkıyla bir arada barış içinde yaşadıklarını tabletlerden öğrenmekteyiz. Bu bilgilerin ışığında ve
Fransız gastronom Jean-Anthelme Brillat-Savarin'in ünlü deyimi 'ne yersen osun' ya da 'bana ne yediğini söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim' cümlesinden yola çıkarak Kaniş şehrinin Karum alanında tüccarlar ve yerli halkın bir arada yaşadığı alanlarda etnisitenin izini sürme fırsatı bu projeyle hayata geçirilmiştir. Daha önceki dönemlerde yapılan kazılar bize Kaniş sakinlerinin
yiyecek artıklarını ve çöplerini sokaklara attıklarını göstermişti. Bu nedenle Kaniş-Karum sokakları etnik kimlik arayışının en önemli hedefi haline gelmiştir.''
-ÇÖPLÜKTE KİMLİK ARAYIŞI-
Yrd. Doç. Dr. Atıcı, Türk ve
yabancı uzmanlar ile öğrencilerden oluşan ekibiyle Karum sokaklarından ele geçen irili ufaklı
hayvan kemiği parçalarının analizlerini yaparak Asurlular ve Anadolulu halkı arasındaki beslenme farklılıklarını saptamayı amaçladığını kaydetti.
Hayvansal
besin elde etme, hazırlama ve tüketme yöntem ve tekniklerinde ulusal, yöresel ve geleneksel düzeylerde farklılıklar bulunabileceğine dikkati çeken Atıcı, şunları söyledi:
''Bu farklılıklar çevresel ve iklimsel koşullar gibi
ekolojik değişkenlere bağlı olarak ortaya çıkabildiği gibi damak tadı ya da lezzet gibi basit fakat anlaşılması ve açıklanması zor
tercihler tarafından belirlenebilir. Bazen de dinsel tabular ya da gelenekler gibi kompleks kültürel ya da sembolik etkenler toplumların yediği ya da yasakladığı besinleri belirler. Anadolu'nun birçok yöresinde
koyun eti tercih edilmesine karşın
Akdeniz bölgesi ve daha dağlık yörelerde keçinin tercih edilmesi ekolojik etkenlerin yeme alışkanlıklarına etkisine örnek olarak gösterilebilir. Müslümanlar ve Yahudiler'in domuzu yasaklaması da dini inancın beslenme üzerindeki etkisine güzel bir örnek oluşturmaktadır.
Besin olarak tüketilen hayvanların türlerinin saptanmasının yanı sıra bu hayvanların hangi
vücut bölümlerinin tercih edildiği bize önemli ipuçları verebilir. Zira, daha çok
deri ve tendonlardan oluşan
tavuk ayakları Çin,
Güney Afrika, Jamaika, Peru, Dominik ve
Filipinler menülerinde yer alan ve zevkle tüketilen bir besinken birçok toplumda bunun düşüncesi bile insanların midesini kaldırmaya yetmektedir. Bugün için zaman makinesine atlayıp 4 bin yıl geriye gitme, Asurlu ve Anadolulu hanelere konuk olup
akşam yemeğini dilini, dinini, kültürünü sadece tabletlerden bildiğimiz bu insanlarla yeme şansımız elbette yok. Ancak Kültepe Kaniş'in Karum alanında kazısını yaptığımız sokaklar ve burada bulunan hayvan kemiklerinin incelenmesi bize etnik kimlik ve beslenme tercihleri bakımından önemli ipuçları verecektir.''
Atıcı, bugün etin
altın değerinde olduğunu, etnik kökenin ise hala kanayan bir yara, ciddi bir politik sorun olduğunu belirterek, ''Kim bilir, Anadolu'nun bağrında 4 bin yıl önce barış içinde yaşamış insanların sırrı belki de yedikleri ette yatmaktadır. Bunu anlamanın tek yolu ise Karum sokaklarındaki çöplerin incelenmesinden geçiyor'' dedi.
(ORC-İÇR-HAN)25.08.2011 11:16:42