ANTALYA (A.A) - Türk Hematoloji Derneği tarafından düzenlenen
38. Ulusal Hematoloji Kongresi sona erdi.
Antalya Belekteki bir otelde düzenlenen kongreye Türk Hematoloji Derneği
Başkanı Prof. Dr. Teoman Soysal ve dernek üyeleri ile yurt içi ve yurt dışından
çok sayıda bilim adamı katıldı.
Türk Hematoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Soysal, kongrenin sona ermesi
nedeniyle düzenlediği basın toplantısında, mecburi hizmet yönteminin yeni
hematolog yetişmesine engel olduğunu savundu.
Türkiyede yaklaşık 300 hematolog var, ancak 75 milyon nüfusa 2 bin 200
hematolog gerekir diyen Soysal, Hematoloji çok fedakarlık gerektiren bir
daldır. Yıllarca tıp okuduktan sonra yan dal eğitimleri ve mecburi hizmet sorunu
karşımıza çıkıyor. Hem bu kadar fedakarlık yapıyorlar hem de en zor görevi
üstleniyorlar dedi.
Soysal, anemi hastalığı hakkında bilgi vererek, şunları söyledi:
Anemi, kırmızı kan hücrelerinin veya bunların içinde bulunan hemogrobinin
eksikliğinden kaynaklanan bir hastalıktır. Pek çok hastalık kansızlığa neden
olabilmektedir. Bazen kansızlıktan yola çıkılarak altta yatan hastalık teşhis
edilebiliyor. Bu nedenle kansızlığın teşhisi çok önemli. Kansızlığın halsizlik,
solukluk, çarpıntı gibi belirtileri oluyor. Saç dökülmesi, dilde yanma, tırnak
kırılması, ağız içinde yaralar, bazen sarılık, karaciğer, dalak, lenf büyümeleri
de kansızlık hastalığına neden olabiliyor. En önemlisi ise bu tür belirtilerle
karşılaşıldığında hastanın en kısa zamanda doktora gitmesi gerekir. Kansızlığın
teşhisi sayesinde ölümcül hastalıklar bile teşhis edilebilir.
Derneğin ikinci başkanı Hale Ören ise Avustralyada sigara ve lösemi
ilişkisi üzerine yapılan bir araştırmayla ilgili bilgi verdi. Araştırmaya göre
babaların sigara içmesinin çocuklarda akut lösemi riskini artırdığını bildiren
Ören, Sadece annenin sigara içmesi buna etken değildir. Annenin alkol, sigara
içmesinin yanında babanın da günde 20den fazla sigara içmesi çocukta akut
lösemisi olma riskini arttırıyor. Son bir yıldır yapılan araştırmalara göre
sigara kan kanserine de neden oluyor diye konuştu.
-Donör sayısı yeterli değil-
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ertem de
yatak, hekim ve personel ve donör yetersizliği nedeniyle her yıl 3 bin lösemi
hastasının yaşamını yitirdiğini kaydetti.
Kemik iliği nakillerinin son 5 yılda 3 kat arttığını, ancak hala yetersiz
olduğunu belirten Ertem, şöyle dedi:
Türkiyede 20 yıl önce kök hücre nakli diye bir kavram yoktu. 20 yıl
içerisinde muhteşem ilerledi. Bundan gurur duyabiliriz. Yılda yapılan kök hücre
nakli 200 bile değildi. Hastalar tedaviye ulaşamadan ölüyordu. Hiçbir sayı
dünyada 5 yılda 3 misli artmadı. Fakat bu yeterli değil. 2011 yılında toplam 2
bin kök hücre nakli yapıldı. Yılda en az 5 bin nakil yapılması gerekiyor. Yani 3
bin kişi bu tedavi şansına ulaşamadan hayatını kaybetti.
Yeterince nakil yapılamamasının en önemli sebebinin donör azlığı olduğunu
vurgulayan Ertem, Türkiyenin hala kemik iliği bankası bulunmuyor. Gönüllü
kayıt sisteminin bir an önce oluşturulması gerekiyor. Almanyada 6 milyon 500 bin
kişi kök hücre, 15 bin kişi de kordon kanı bağışında bulunmuş. Bu sayede
Almanyada hastaların yüzde 90ı donör bulabiliyor. Türkiyede ise donör sayısı
37 bin, saklanan kordon kanı ise 187. Bu nedenle hastalara donör bulamıyoruz.
Sağlık Bakanlığının yürüttüğü Türk-Kök Projesi bir an önce hayata
geçirilmelidir diye konuştu.
Muhabir: Antalya
Yayıncı: Hızır Hacısalihoğlu