2011 - Fahri Haner - Kocaeli'nin
Gölcük ilçesinde yaşayan Metin Yeşildağ, 1966
Varto depreminde ablasını, 33 yıl sonra yaşanan 17
Ağustos 1999
Marmara depreminde ise erkek kardeşini kaybetmenin acısını aradan yıllar geçmesine rağmen unutamıyor.
Gölcük
Merkez Mahallesi'nde yaşayan 49 yaşındaki Metin Yeşildağ AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1966 yılında meydana gelen Varto depreminde ablası Ülfiye Yeşildağ ile amcasının 4 çocuğunun yıkılan evlerin enkazında kalarak öldüğünü söyledi.
1981 yılında ise Varto'da maddi durumlarının kötü olması nedeniyle Gölcük'e taşındıklarını ifade eden Yeşildağ, erkek kardeşi Ergül Yeşildağ ile inşaatlarda çalıştıklarını anlattı.
Yeşildağ, 1984 yılında kendisinin, 1987 yılında ise kardeşi Ergül'ün evlendiğini belirterek, ''Evlenmemize rağmen kardeşimle birbirimize çok bağlıydık. Kardeşimin çocukları da olunca aramızdaki bağlar daha kuvvetlendi. Bize yakın olan Merkez Mahallesi Fatih Caddesi'ndeki bir apartmana taşınmışlardı. Her gün gider onları ziyaret eder, çocuklarını severdim'' diye konuştu.
1992 yılında memurluk sınavını kazandığını cezaevi
infaz koruma memuru olduğunu dile getiren Yeşildağ, daha sonra aynı ilgi ve alakayı memur olduktan sonra da kardeşi ve ailesine gösterdiğini anlattı.
16 Ağustos 1999'da kardeşi Ergül ile Anıtpark'ta buluştuğunu ve sohbet ettiklerini dile getiren Yeşildağ, ''Kendisine niçin çalışmadığını sorduğumda, bana at yarışlarından
ikramiye kazandığını, parayı harcadıktan sonra yeniden çalışmaya başlayacağını söyledi. Bana sürekli 'İçimde bir sıkıntı' var diyordu. Ben de ağustos sıcakları yüzünden olabilir diyordum'' dedi.
Metin Yeşildağ, depremin olduğu gece evinden çıkınca kardeşinin
Donanma Caddesi'ndeki evine doğru koştuğunu, ancak evin bulunduğu binanın yıkıldığını görünce sinir krizi geçirdiğini anlatarak, şunları söyledi:
''Ağlaya ağlaya kardeşime seslendim ama ses yoktu. Binanın çevresinde toplananlar da yakınları için
gözyaşı döküyorlardı. Kardeşim, 2 yeğenim ve gelinim enkazda can verdi. Cenazelerini de 1 hafta sonra bulduğumuz dozerle çıkardık. Enkazın başında 1 hafta gece gündüz bekledik. Elimizden bir şey de gelmiyordu. En sonunda cenazeler çıktı. Zaten sadece o binadan 30 kişinin cenazesi çıktı. Sanki dünyada tek başıma kalmış gibiydim.
Allah kimsenin başına vermesin. Çok zor. O zamandan beri yaşama sevincimi kaybettim. Dünyada her şey bulunur ama kardeş bulunmaz. Benim var olan 2 kardeşim de depremde öldü. Düşündükçe bu durum canımı, yüreğimi acıtıyor. Onları çok özlüyorum.''
Şimdi televizyonda deprem ve benzeri afetleri gördüğünde psikolojisinin bundan hemen etkilendiğini anlatan Yeşildağ, ''O acıları hatırlamak istemiyorum. Aklıma geldikçe o ruh halinden çıkmam zaman alıyor. Annem
küçük kardeşim öldüğünde yaşıyordu. Acı haberi öğrenince
vefat edene kadar ağlayarak gezdi. Çok acılar çekti. Şimdi acılarımı kardeşlerimin fotoğraflarına bakarak dindirmeye çalışıyorum'' dedi.
(FH-FTH-FFS)16.08.2011 11:31:02