Avrupa Birliği Bakanı ve
Başmüzakereci Egemen Bağış, ''Biz
Türkiye'nin
AB sürecini açılan fasıl sayısına endekslersek, o zaman boynumuzdaki davulun tokmağını Brüksel'deki bazı bürokratlara teslim etmiş oluruz. Biz kendi davulumuzu kendimiz çalacağız ve kendimiz oynayacağız. Kendi göbeğimizin bağını kendimiz keseceğiz. Türkiye bunu yapacak noktaya gelmiştir, Türkiye güçlü bir
ülkedir'' dedi.
''29. Türkiye-
Avrupa Birliği Karma İstişare Komitesi Toplantısı''nın açılışında konuşan Bağış, daha sonra katılımcıların sorularını
yanıtladı.
Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan'ın ''Sendikalarla ilgili komisyona gelen tasarıyı engellemiştiniz. Umarım bu kez hükümetiniz bu engeli kaldırır. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?'' sorusu üzerine Bağış, ''Siz engellemiştiniz'' cümlesini son derece irite edici bulduğunu ifade ederek, ''Meclis'teki
yasayı biz engellemedik. Meclis'teki tasarıyı Türkiye'de işveren ve
işçi sendikalarının bir noktada uzlaşamaması ve
toplumda da bir huzursuzluğun çıkmaması için kendilerinden gelen talep üzerine biz bekletmeye aldık'' dedi.
Tasarı üzerinde tüm tarafların uzlaşılmasının önemine işaret eden Bağış, bu konudaki asgari paydanın, AB ve ILO standartlarında bir yasa olduğunu, Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'in konu üzerinde çalıştığını anımsattı.
Bağış, ''AB ve ILO standartlarında bütün ilgili paydaşların uzlaşabileceği her formüle biz
destek vermeye hazırız. Sizler uzlaşamazsanız biz hükümetin tasalarını meclise sevk ederiz'' diye konuştu.
Sendikal haklarla ilgili faslın açılabilecek, üzerinde siyasi engel olmayan 3 fasıldan biri olduğunu belirten Bağış, bir yandan da 17 faslın üzerindeki engellerin kaldırılması konusunda da tek ses olunması gerektiğini söyledi.
Bağış, Avrupa'nın, enerji konusunda Türkiye'ye bu kadar
işbirliği ihtiyacı içinde olduğu bir dönemde enerji faslının açılamamasının mantığa aykırı olduğunu ve bunu engelleyen tek ülkenin
Kıbrıs Rum Kesimi'nin, veto gücünü kullanmasına diğer 26 ülkenin
seyirci kalmasının adeta kendi ayağına kurşun sıkması anlamına geldiğini kaydetti.
Egemen Bağış, ''Bu konuda Avrupalı dostlarımızı ortak aklı kullanmaya davet ediyorum. Kendi çıkarlarına zarar veren engelleri kaldırmaya davet ediyorum'' dedi.
-HOLLANDALI TEMSİLCİNİN TALEBİ-
Hollanda İşçi Sendikaları Konfederasyonu Temsilcisi Anniei Vanwetsel'in, Türk mevzuatının ILO
sözleşmeleriyle uyum içinde olmasının önemine işaret ederek, ''Bunu yapmak hükümetin görevidir. Bunları sizden duymak isterim'' demesi üzerine Bağış, ''Bütün bu
sivil toplum kuruluşlarının beklentilerini göz ardı mı edeyim?'' diye sordu.
Vanwetsel'in ''
Hayır bunu beklemiyorum.
Sivil toplum kuruluşları arasındaki herhangi bir fikir farklılığını öne sürerek, konuyu kenara bırakmak olmaz. Kendi sorumluluğunuzu üstlenmelisiniz'' demesi üzerine Bağış, şöyle konuştu:
''Size katılıyorum, bu hükümetin görevidir ama kendi aralarında müzakere yapsınlar ve bir fikir birliği ile bize gelsinler istiyoruz. Parlamentoda bekleyen bir
taslak var. Bu da niyeti gösteriyor. Tarafların anlayacağı, üstünde
anlaşma varacağı bir formülasyon olursa bu da AB ve ILO standartlarına uygunsa yapmaya kararlıyız. Çözüme beklenenden daha yakınız. O faslın açılacağı konusunda diğerlerine göre daha ümitliyim.''
-
TİSK BAŞKANI'NIN TEPKİSİ-
TİSK Başkanı
Tuğrul Kudatgobilik, Türkiye'nin Avrupa'ya AB üyesi ülkelerden daha fazla katkı verdiğini belirterek, Hollanda İşçi Sendikaları Konfederasyonu Temsilcisi Vanwetsel'in 8 Haziran'da gerçekleştirilen ILO toplantısında Türkiye'nin ''kara liste''ye alınması için büyük çaba sarf eden ETUC adına konuştuğunu, bu yönde çalıştığını ve 27 AB üyesi ülkenin de buna ''Evet'' demesini yadırgadığını ifade etti.
Kudadgobilik, konuşmasını şöyle sürdürdü.
''Annie Vanwetsel, bir işçi konfederasyonu temsilcisidir ve kendisine verilen görevi yapmıştır. Asla kritik etmiyorum, kritik ettiğim Avrupa'daki
felsefe eksikliğidir. Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı,
12 Haziran seçimlerinden hemen sonra
bakan bizleri toplayarak yarım kalan
endüstri ilişkilerini düzenleyecek
kanunlarda şimdiye kadar 4 toplantı yaptık, çok büyük mesafeler kat ettik. Bize hitaben 'Bu hükümetin vazifesidir, sivil toplumu boşverin, şu kanunları çıkarıverin' ricasını ciddiye almayın. Bizim böyle bir ricamız yok. Biz bu işin taraftarıyız. Yalnız işveren,
üniversite mezunu, şarkıcılar, türkücüler için değil, Türk işçisinin hakları için AB'yi istiyoruz.''
Vanwetsel'in bu fasılda hükümetin rolünü kritik ederken, diğer fasılların niye kapalı bulunduğunu dile getirmesini beklediğini ifade eden Kudatgobilik, ''Biz Türk işverenleri olarak Avrupalıyız. Bugün ihracatın yüzde 55'ini Avrupa'ya yaptığımız için değil. Yarınki Avrupa'nın üretimini yapacak bir ülke olduğumuz için böyleyiz. Avrupalılar hala Türkiye'ye teveccüh ediyor ve yatırım yapıyor. Ne Ankara'daki Avrupa Komisyonu temsilcileri, ne Brüksel'deki bürokratlar, hala daha 'Niçin bu fasıllar bu kadar kutsal ki dokunulamıyor?' deme cesaretini gösteremedi. Avrupa'daki politikacılar maalesef Avrupa Komisyonu'nu
esir almışlar ve üzerine
baskı koymaya devam etmişlerdir. Türkiye'deki hükümeti bu şekilde kritik etmektense iğneyi kendilerine batırmasını dilerdim'' diye konuştu.
-BAĞIŞ'TAN TEMEL FIKRASIYLA CEVAP-
Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Bağış, bu sözlere ''
Temel'in davası varmış.
Hakim demiş ki 'Evladım adın ne?'. 'Temeldur ama içinde S harfi yoktur' demiş. Hakim, 'Temel'in içinde S ne arar ki?' demiş. Temel de 'Biz ne dedik ki' demiş'' şeklindeki fıkra ile yanıt verdi.
Türkiye
Kamu-Sen Genel Başkanı
İsmail Koncuk da kamu çalışanlarının sendikal hakları konusunda
Anayasal
düzenleme yapıldığını ama uyum yasasının hala çıkarılamadığını belirterek, ''Kanun gecikirse 2011 yılında kamu çalışanlarının toplu sözleşme hakkını kullanması mümkün olmayacak. Kanunun bir an önce çıkması konusunda sizin ağırlığınızın olacağını düşünüyoruz'' dedi.
Bağış da ''Hassasiyetinizi not aldım. Bu konudaki muhatap Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'tir. 657 denilen kanunun gözden geçirilmesi ve AB standartlarına taşınması gerekiyor. Bu bizim ortak bir payda, uzlaşma platformu olabilir. Hep birlikte çalışalım ve mutlaka Anayasa'nın da gereği olan hakların verilebilmesi için gereği yapılacaktır. Anayasa değişikliğini biz önerdik, halkımız kabul etti, şimdi o milletin iradesinin talimatı haline dönüştü. Gereğini yerine getireceğiz'' diye konuştu.
-''PETROL ARAMAK İSTİYORLARSA ARASINLAR''-
Türkiye'nin AB'ye tam üye olduğu günü görmek istediğini ifade eden Kıbrıs Rum Kesimi'nden bir katılımcının sorusu üzerine Bağış, şöyle konuştu:
''Kıbrıs'ta,
KKTC ile
Kıbrıs Rum Kesimi birlikte petrol aramak istiyorlarsa arasınlar. Daha tartışılan hangi ülkenin, hangi tarafın karasuyu olduğu belli olmadığı bir bölgede birilerinin petrol aramaya kalkmasına da kimse seyirci kalmaz, kalamaz. Nasıl elektrik konusunda uzlaştılar. Bir elektrik krizi ortaya çıkınca nasıl Türk tarafı Rum tarafına elektrik sağladıysa, petrolde de aynı şekilde uzlaşabilirler. O şekilde çözüm çok daha kolay olur. Bizim barıştan yana çabamızı ortaya koymak için şöyle bir çağrıda bulunmuştum. Gelin, aynı Papa seçiminde olduğu gibi bir odaya kilitlenelim. Türkiye,
Yunanistan,
Kuzey Kıbrıs,
Güney Kıbrıs ve isterse garantör ülke olan
İngiltere de BM de gelsin. Kesin bir çözüm bulunmadıkça da o odadan çıkmayalım. Biz varız. Sayın Hıristofyas'ın buna cesareti var mı? Ama maalesef ne Yunanistan'da, ne
Güney Kıbrıs'ta bu kararlılığı göremedik bugüne kadar. 2002'den bu yana attığımız her adıma, her jeste, iyi niyete rağmen tek bir iyi niyet göremedik. Bütün
tekliflerimiz reddedilirken tek bir iyi niyetli karşı teklif göremedik.''
-''PAPAZA KIZIP, ORUÇ BOZULMAZ''-
Bağış, 8 başlığın konsey kararı ile Kıbrıs yüzünden engellendiğini, 6 faslın açılışını da Güney Kıbrıs'ın tek taraflı olarak veto edeceğini ilan ettiğini anımsatarak, vize konusunu ilgilendiren 23 ve 24. fasılların açılmasını engelleyen tek ülkenin de Güney Kıbrıs olduğunu söyledi.
''Fasıllar açılmadı'' diye yapmaları gerekenleri yapmamazlık etmeyeceklerini ifade eden Bağış, şunları kaydetti:
''Papaza kızıp, oruç bozulmaz. Biz 'Birileri bizim faslımızı engelliyor' diye reformlardan geride kalmayacağız. Fasıl açıldı, açılmadı diye bakmayacağız, zihinlerin açılmasına ağırlık vereceğiz. Zihinleri ve gönülleri kazanacağız. Fasıllar ondan sonra kendiliğinden açılır. Biz Türkiye'nin AB sürecini açılan fasıl sayısına endekslersek o zaman boynumuzdaki davulun tokmağını Brüksel'deki bazı bürokratlara teslim etmiş oluruz. Biz kendi davulumuzu kendimiz çalacağız ve kendimiz oynayacağız. Kendi göbeğimizin bağını kendimiz keseceğiz. Türkiye bunu yapacak noktaya gelmiştir, Türkiye güçlü bir ülkedir. Eğer ben Kıbrıslı olsaydım, Türkiye'nin AB süreci için Türkiye'nin başmüzakerecisinden daha çok çalışırdım. Çünkü bundan daha
ekonomik bir
sigorta poliçesini Kıbrıs bulamaz. Ne Türk, ne Rum tarafı...''
(Son)
(SBE-KÖS-ZG)15.09.2011 15:30:32