Avrupa Birliği Bakanı ve
Başmüzakereci Egemen Bağış,
Türkiye'nin AB sürecine bir bilim kurgu filmi gözüyle bakmadığını herkesin anlaması gerektiğini belirterek, ''Gerçeklerin kurgu, kurguların gerçek haline dönüştüğü bir süreçle karşı karşıya bırakıldığımızı da bazen hisseder durumdayız'' dedi.
Bağış, ''29. Türkiye-
Avrupa Birliği Karma İstişare Komitesi Toplantısı''nda yaptığı konuşmada, AB sürecinde felaket senaryolarına tevessül etmeyerek motivasyonlarını kaybetmediklerini ve kaybetmeyeceklerini ifade ederek, bu felaket senaryolarının daha fazla konuşulmaması için AB'nin de en az Türkiye kadar kararlılığını vurgulaması ve ortaya koyması gerektiğini söyledi.
Türkiye'nin sonunu görmeyeceği bir sürece hiçbir zaman girmediğini ve girmeyeceğini ifade eden Bağış, ''Biz sürecin sonucunu da hukuk ve müktesebat temelinde değerlendiriyoruz. Diğer
ülkeler hangi süreçten geçtiyse, bugün üye olan ülkeler
adaylık sürecinde neler yaşadıysa aynılarını yaşamaya hazırız ama hiçbir ülkenin önüne çıkarılmayan engeller bizim karşımıza çıkarılıyor'' dedi.
Bağış, 110 bin sayfalık müktesebatın hiçbir yerinde bulunmayan imtiyazlı ortaklığı Türkiye'ye birileri önerdiği zaman ağırlarına gittiğini dile getirerek, şöyle konuştu:
''İkili ilişkilerimizde, sabah saatlerinde
Alman uyum
bakanına da aynı şeyi söyledim. Türkiye ile
Almanya arasındaki ilişkiyi imtiyazlı
ortaklık olarak değerlendirebiliriz. Gerçekten aramızdaki ilişkilerin boyutu çok derin ama AB ile olan ilişkilerde müktesebata bakıyoruz. Nedir müktesebatın bu konudaki yaklaşımı? Aday, müzakere eden ve üye ülkeler vardır. Bunun dışındaki bir alternatifi Türkiye'nin değerlendirmesi akla ziyandır ama sürecin ortasında oyunun kurallarının değiştirilmesi bizim kabul etmeyeceğimiz bir yaklaşım tarzıdır. Yani yolun ortasında bir mizansen halini alırsa, biz bunu kabul etmeyiz. Türkiye'nin AB sürecine bir bilim kurgu filmi gözüyle bakmadığını herkesin anlaması gerekir. Gerçeklerin kurgu, kurguların gerçek haline dönüştüğü bir süreçle karşı karşıya bırakıldığımızı da bazen hisseder durumdayız. O yüzden AB'nin de bunu net olarak anlaması lazım.
Hani biz ne söylersek söyleyelim,
Cem Yılmaz reklamında 'Mekan oynatıyor' diyor ya bizi de aslında rakamlar söyletiyor. Ekonomik büyümemiz Türkiye'nin potansiyelini bir kez daha ortaya koymuştur. Türkiye'nin Avrupa'ya olan katkıları ortaya koymaktadır. Avrupa'nın en ciddi meselelerinden bir tanesi, enerji konusudur. Avrupa'nın ihtiyaç duyduğu enerji kaynaklarının yüzde 70'i Türkiye'nin ya kuzeyinde ya güneyinde ya da doğusundadır. Birileri eğer bu enerji kaynaklarına ulaşabilmek için Türkiye'nin by-pass edilebileceğini düşünüyorsa burada aldanıyor. Türkiye, bu kadar kritik bir noktadayken, bugün Akdeniz'de tartışmalı sularda tutup da enerji ile ilgili canlarının istediği gibi hareket edeceğini zannedenler yanılıyorlar. Onları buradan bir kez daha uyarıyorum. Tarihi bir hata yapmasınlar. Türkiye'nin bu konudaki tepkilerini geçmişten çok iyi bilirler. Bu konuda Türkiye'de iktidarı ve muhalefetiyle tek ses olduğumuzu vurgulamak istiyorum.''
Dış politikada ''kazan-kazan'' temeli üzerinde bir yaklaşım sergilendiğini anlatan Bağış, ''Biz Türkiye'nin de Avrupa'nın da komşularımızın da kazanabileceği formüller konusunda çalışmaya, uzlaşmaya, herkesin kazanacağı bir sistemi kurmaya hazırız'' dedi.
-''VİZE MANTIKSIZ''-
Egemen Bağış, Avrupalılarla yaptıkları her toplantıda vize konusunun gündeme geldiğini belirterek, ''Çünkü bunun bir mantığı yoktur. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına uygulanan vizenin mantığı ve hukuki temeli yoktur.
Gümrük Birliği üyesi bir ülke olarak mallarımız serbest dolaşırken, insanlarımızın AB üyesi ülkelerin başkonsolosluklarının önünde kuyruklarda beklemesi akla ziyan bir yaklaşım tarzıdır'' diye konuştu.
Nüfusu 193 milyonu aşan
Brezilya vatandaşları AB üyesi ülkelere vizesiz girebilirken, Türkiye'nin dış ticaretinin yüzde 60'ını yaptığı AB ülkelerine Türk vatandaşlarının vize alarak gitmesinin mantığı olmadığını belirten Bağış, ''AB,
Ukrayna,
Moldova,
Gürcistan ve
Rusya ile vize muafiyet müzakerelerine başladıysa Türkiye ile bu müzakerelere başlamamış olmasının izahı olamaz'' dedi.
Her gittikleri ortamda her seviyede bu konunun ele alındığını anlatan Bağış, nasıl 65 ülke ile vizeler kalktıysa AB üyesi ülkeleriyle de mantıksız vize rejiminin mutlaka son bulacağına inandıklarını söyledi.
-''SAMİMİYET VE ÇİFTE STANDARDA SON VERİLMESİNİ İSTİYORUZ''-
Bakan Bağış, diğer konularda da AB'den samimiyet beklediklerini belirterek, şöyle devam etti:
''Bizim üniversite gençlerine yaptırdığımız anketlerde 'Mezun olduğunuzda Türkiye'de mi, Avrupa'da mı çalışmak istiyorsunuz?' diye soruyoruz. Yüzde 70'i 'Türkiye' diyor. Avrupa'daki bu ön yargı, '
Vizeler kalkarsa bütün Türkler Avrupa'ya gelecek' yaklaşımı yanlıştır. Geçen yıl Türkiye'den sadece Almanya'ya olan göçle Almanya'dan Türkiye'ye olan geri göçü karşılaştırdığımızda, Almanya'dan Türkiye'ye göçün 10 bin kişi daha fazla olduğunu görüyoruz. Aslında göç, 50. yılında geriye dönük hale geçmiştir. Artık Almanya'daki Türkler ve hatta bazı Almanlar Türkiye'ye göç etme sürecini başlatmış durumdadır.''
Bağış, diğer konularda da çifte standarda son verilmesini istediklerini ifade ederek, ''Terörle mücadelede Avrupalı müttefiklerimizden daha fazla ve samimi
işbirliği bekliyoruz'' dedi.
Kıbrıs konusunda daha yapıcı ve hakkaniyete dayalı çözümden yana olduklarını hep vurguladıklarını,
KKTC ile
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi arasındaki görüşmeleri 10 yıldır hep
desteklediklerini ve iki liderin kendi
toplumlarına kabul ettirecekleri siyasi eşitliğe dayalı her türlü çözümü destekleyeceklerini de söylediklerini anlatan Bağış, ''Buradan bir kez daha Kıbrıs'taki Türkler ve Rumlar'a seslenmek istiyorum. Biz
Türkiye Cumhuriyeti hükümeti olarak tamamen çözümden yanayız. Siyasi eşitliğe dayalı bütün çözüm önerilerine çok sıcak yaklaşmaktayız ama çözümsüzlüğü çözüm gibi görmek isteyen zihniyetle de mutlaka mücadele edeceğiz'' diye konuştu.
Türkiye'nin AB sürecine değinen Bağış, ''Türkçe'de güzel bir söz var. 'Kaçan kovalanır'... AB üyesi bazı ülkeler de Türkiye'den kaçmaya çalışıldıkça biz kovalamaya devam edeceğiz. Çünkü bizim geçmişimiz de geleceğimiz de bir. Avrupa ile Türkiye arasındaki ilişkiler artık o kadar derin ki, bunları ayırt etmenin yolu yok'' dedi.
-''DİYETİSYENİN MORALİ BOZUK OLABİLİR''-
Bağış, bugün AB üyesi ülkelerde 13 bin firmanın Türkiye'de temsilciliği bulunduğunu belirterek, Türkiye'deki
yabancı yatırımın yüzde 75'inin, dış ticaretin yüzde 60'ının AB üyesi ülkelerden geldiğini söyledi.
Geçen yıl Avrupa'nın tamamında istihdam kaybının toplamının Türkiye'de yaratılan istihdama eşit olduğunu, vizyoner bir yaklaşımla Türkiye'nin üyeliğine yaklaşılsaydı, bugün Avrupa'nın
ekonomik durumunun da çok farklı bir noktada olacağını vurgulayan Bağış, şöyle konuştu:
''Ekonomik büyümemizin, göstergelerin arkasındaki en önemli sebep, biz AB'nin kurallarını birçok AB üyesi ülkeden daha iyi uyguladığımız içindir. Hep diyoruz ya, 'AB, Türkiye'nin diyetisyenidir.' Diyetisyenin bugünlerde morali bozuk olabilir,
kalp damarlarının birkaçı tıkalı olabilir, kiloları artmış olabilir ama hala reçetesi en iyi reçetedir.
Türkiye, 'Madem ki fasılları açamıyoruz, reformları geciktirelim' zihniyetini hiçbir zaman benimsemedi. Tam aksine 'İnadına reform,
demokrasi,
kalkınma ve güçlenme' dedik ve biz güçlendikçe Avrupalı müttefiklerimizin de bu işten yararlanabileceklerini göstermek istedik. Türkiye'nin de hala yapması gereken işler var. En önemli yapmamız gereken iş de bize yakışır
sivil bir anayasaya kavuşmaktır. Sivil toplum kuruluşlarına teşekkür ediyorum. Gerçekten hükümeti de muhalefet partilerimizi de meclisteki milli iradeyi de
teşvik edici çabalarınızla Türkiye'nin hak ettiği sivil ve bütün vatandaşlarını kucaklayacak bir Anayasaya kavuşma sürecine destek veriyorsunuz. Bu desteği önemsediğimizi vurgulamak istiyorum.''
(Sürecek)
(SBE-KÖS-SBR)15.09.2011 14:31:40