BOLU (A.A) - Gazeteciler ve Yazarlar Vakfınca düzenlenen 28.
Abant Platformunun ikinci oturumu, Türkiyenin Bölgesel Aktörlüğü ve Dış
Politika başlığıyla toplandı.
Abanttaki bir otelde düzenlenen toplantının ikinci oturumunun açılış
konuşmasını yapan, Avusturya Innsbruck Üniversitesi Felsefe Bölümü Başkanı Prof.
Dr. Hans Köchler, dünya üzerindeki dinamiklerin artık değişmeye başladığını ifade
etti.
İkinci dünya savaşı sonrasında bölgedeki dinamikler değiştiğini anlatarak,
durumun daha çok doğu - batı ikili güçler dengesine döndüğünü bildirdi.
Köchler, Sovyetler Birliğinin yaklaşık 20 yıl önce dağılmasının ardından bu
bölgedeki dinamiklerin hareketlenmeye başladığını dile getirerek, bunu ilk
Kafkaslarda gördüklerini, bunun 20 yıl sonra da Arap bölgeleri ve Orta Doğudaki
rejimlerde görmeye başladıklarını kaydetti.
Orta Doğuda şu anda bir rejim boşluğunun oluştuğunu, Arap Baharı
denilen olayı da Arap isyanı olarak nitelendirmek istediğine işaret eden
Köchler, Çünkü bir çok gözlemci bunun geleceğini fark etmemiştir. Arap baharı,
Türkiyenin bölgesel sorunların en büyüğünden birisi. Bölgesel düzen, yeniden
şekillendiriyor, Türkiyenin yeniden bölgeye entegre olması için bu değişime ayak
uydurması lazım. Türkiye, eski kültürel ve İslami bağlarına ulaşma adına
bölgedeki kilit ülkelerden biri konumunda. Bu nedenle problem çözme açısından
Türk diplomasisi için önümüzde büyük sorunlar var. Özellikle de bu sorunun
ciddiliği, yoğunluğu ve büyüklüğü düşünüldüğünde bu tür bir sorunla ikinci dünya
savaşından sonra karşılaşılmamıştır şeklinde konuştu.
Bölgeyi dışarıdan inceleyen bir gözlemci olarak bölgesel sorunların çözümüne
yönelik fikirler sunacak durumda olmadığını anlatan Köchler, şunları söyledi:
Türkiyenin bölgesel ve dış politikası açısından öncelikle önündeki
zorlukların farında olması lazım. Özellikle Suriye konusunda bunu görmek lazım.
Bu, Türkiye açısından iç sorunlara da neden olabilir. Böyle bir şeyin olması,
Türkiyenin ulusal ve egemen güç imajını zedeleyebilir. Türkiye, bu bölgedeki
doktrin ve stratejileri uygulayan bir ülke değil. İyi komşuluk ilişkilerinin
geliştirilmesi gerekiyor.
-Kürtler önemli faktör haline geldi-
Gazeteci-Yazar Yavuz Baydar da Türkiyenin Orta Doğuda ekonomik ve yumuşak
güç olması gerektiğini belirterek, aksi takdirde Kürtleri kazanamayacağını
savundu.
Kürtlerin Irakta ve Suriyedeki gelişmelerden sonra birden bire önem
kazandığını dile getiren Baydar, Hem Irakta hem Suriyede Kürtler önemli bir
faktördür. Şu an gelinen nokta, Kürtleri çok çok önemli bir faktör haline
getirdi diye konuştu.
Türkiyenin izlediği politikalar doğrultusunda Irak Bölgesel Hükümeti ile
sıcak ilişkiler kurduğuna dikkati çeken Baydar, şunları söyledi:
Bu ilişkilere not verecek olursak 10 üzerinden 6 veya 7 verebiliriz. Bu
çok önemli bir gelişmedir ama bölgede geleceğe dair 3, 4 tane önemli faktör varsa
bunlardan bir tanesi de Kürtleri hangi ülkenin kazanacağı faktörüdür. Kürtleri
kendi lehine kazanan devlet, bölgenin kaderine de büyük ölçüde hakim olacak.
Suriye, İran ve Türkiye arasındaki çekişme bu nedenledir. Kuzey Irak dediğimiz
yer çok zengin yer altı kaynaklarına sahip coğrafyadır.
Todays Zaman Genel Yayın Yönetmeni Bülent Keneş ise Türkiyenin kendi
gücünde bir siyasi irade yürüttüğünü bildirdi.
Bugünkü Türkiyenin eski Türkiye olmadığını, iç ve dış politika
ihtiyaçlarının değişik olduğunu anlatan Keneş, gelecek yıllardaki
projeksiyonlarda bazı gelişmelerin olacağını ve ileride dış politikanın iç
politikayla bağlantısının süreceğini düşündüğünü kaydetti.
Muhabir: Zafer Göder / Abdülhamid Hoşbaş
Yayıncı: Murat Paksoy