TRABZON (A.A) - Türkiye Hemotoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi
ve Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Hematoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr.
Mehmet Sönmez, kronik miyeloid lösemi (KML) hastalığının artık hastaların günlük
ağızdan aldıkları bir tablet ilaç ile kontrol altına alındığını ve hastaların
günlük aktivitelerini yapabildiğini ifade etti.
Sönmez, yaptığı yazılı açıklamada, 22 Eylülün bütün dünyada KML olarak
bilinen kronik miyeloid lösemi hastalığına karşı duyarlılığın gelişmesi için KML
Farkındalık Günü ilan edildiğini, bu günün belirlenmesinde, hastalığın insandaki
22 ile 9 nolu kromozonlardaki değişimden kaynaklanmasından esinlenildiğini
belirtti.
KMLnin kemik iliğinde bulunan kök hücrelerde gelişen genetik bir bozukluğa
bağlı olarak, bu hücrelerden köken alan özellikle kandaki beyaz kürelerin
artışıyla seyreden yavaş seyirli bir kan kanseri olduğunu ifade eden Sönmez,
batılı ülkelerde her yıl 100 bin kişide 1-2 kişiye KML tanısının konulduğunu, bu
oranın, erişkin kan kanserinin yüzde 20-30unu oluşturduğunu kaydetti.
Her yaşta görülmekle birlikte genellikle orta yaş (50-60 yaş) hastalığı olan
ve erkeklerde kadınlara göre daha sık rastlanan KMLnin, Türkiyede görülme
sıklığının bilinmediğini belirten Sönmez, şöyle devam etti:
Hastalarda sıklıkla dalak büyümesine bağlı olarak karında gerginlik ve
dolgunluk, sindirim güçlüğü, karnın sol tarafında ağırlık duygusu ve ağrı
şikayeti mevcut olabilir. Hastalığın evresi ilerledikçe kansızlığa bağlı olarak
halsizlik, çarpıntı, nefes darlığı, baş dönmesi gibi yakınmaların yanında
metabolizmanın hızlanmasına bağlı kilo kaybı, ateş ve gece terlemesi ortaya
çıkmaya ve hastanın durumu gittikçe bozulmaya başlar. Bu belirtiler sadece KMLde
görülmediğinden bu şikayetlerin varlığında doktora başvurulmalıdır.
Sönmez, son yıllarda kan kanserlerinin her türlüsünün tedavisinde büyük
başarılar elde ettiklerini vurgulayarak, şunları kaydetti:
KML tedavilerinin tıp alanında ilkleri içerdiğini görmekteyiz. 2000li
yıllara kadar uygun vericisi olan hastalarda kemik iliği nakli ile tamamen
düzelen hastalıkların başında yer alırken, 2000li yıllarda hastalığa neden olan
genetik bozukluk sonucu beyaz kan hücrelerindeki artışa yol açan sinyali
engelleyen ilaçların kullanıma girmesi tedavide yeni çığır açmıştır. Artık
hastaların günlük ağızdan aldıkları bir tablet ilaç ile hastalıkları kontrol
altına alınmakta ve günlük aktivitelerini yapabilmektedirler. Günümüzde tirozin
kinazı engelleyici adını verdiğimiz bu ilaçların kullanıma girmesi ile ancak
tedaviye yanıtsız hastalarda kemik iliği nakli yapılmaktadır. Hastalığın tedavi
ve takibinin kan hastalıkları uzmanı tarafından planlanması ve yapılması yanında,
hastalar da hekimleriyle yakın diyaloga girerek hekimlerinin önerileri
doğrultusunda tedavilerini gerçekleştirmelidir.
Birçok kan kanseri türünde yüzde 95e varan tedavi başarıları yakalandığına
dikkati çeken Sönmez, sözlerini şöyle sürdürdü:
2000li yıllara kadar kemik iliği nakli olmaksızın ölümcül bir hastalık
olan KMLnin günümüzde ağızdan bir ilaç ile tedavi edilebilir olması, hastaları
olduğu kadar hekimleri de mutlu etmektedir. KMLde yakalanan bu başarının diğer
kanserlerde uygulanabilir olabileceği fikri ve gelecekte diğer hastalıklarda da
bu tür tedavilerin geliştirilebileceği umudu, hekimlerin hasta ve hastalıklara
yaklaşımlarını da etkiler hale gelmiştir.
Sönmez, KTÜ Tıp Fakültesi Hematoloji Anabilim Dalında hastalığın
tedavisiyle ilgili uzman bir kadro olduğunu, hastalığın tedavisinde dünyada
kullanılan teknolojinin KTÜde de kullanıldığını kaydetti.
Muhabir: Asena Akçay
Yayıncı: Tuğba Yardımcı Mısır