- 28.12.2010 -
Marmara Üniversitesi
İngilizce İktisat Bölümü
öğretim üyesi Prof. Dr. İbrahim
Öztürk, ''Elimizdeki veriler,
krizde
Türkiye'nin ayakta kaldığını ve
Avrupa'nın derinden sarsıldığını, bir daha toparlanmasının mümkün olmadığını gösteriyor'' dedi.
Öztürk,
MÜSİAD Adana Şubesi tarafından
Seyhan Belediyesi
Kültür Merkezinde düzenlenen ''2010-2011'de Türkiye
Ekonomisi'' konulu konferansta, dünya tarihi boyunca her
ekonomik krizin ardından bir yükselme meydana geldiğini ve bunu da bir
sektörün yükselişinin ve bir-iki yeniliğin izlediğini kaydetti.
Son ekonomik krizin ardından, yükselecek olan sektör ya da sektörlerin anlaşılması gerektiğini belirten Öztürk, ''
Küresel krizde büyük çatlamalar ve kalıcı hasarlar meydana geldi. Büyük fırtınadan sonra
çürük ve olgunlar döküldü, sağlam ve güçlüler ise ayakta kaldı. Elimizdeki veriler, krizde Türkiye'nin ayakta kaldığını ve Avrupa'nın derinden sarsıldığını, bir daha toparlanmasının mümkün olmadığı gösteriyor'' dedi.
Dünya tarihinde ortalama her 60 yılda bir büyük ekonomik krizlerin olduğunu ifade eden Öztürk, şöyle devam etti:
''Bunların her biri kalıcı etkiler yaratmıyor ama bu krizlerden sonra dünya siyasi ve ekonomik olarak yeni bir şekil alıyor. Krizden önce bir dalga yükseliyor. Yükselirken, herkesin durumu yerinde, ekonomi yükseliyor. 2000'den 2008'e kadar böyle bir
altın çağ yaşandı dünyada. Sonra yavaş yavaş çöküş dönemi başladı. Şu an bu dönemin aşağı yukarı diplerinde bulunuyoruz. Çöküş dönemi yeni bir dünyanın ana rahmine düştüğü dönemlerdir. Krizin ardından yükselecek sektörleri tahmin etmeli ve beklemeliyiz.
Bundan önceki büyük kriz '1930 buhranı'ydı. İçinde bulunduğumuz dönem ise 1990'larda başladı. Kısaca ifade edilirse, bu dönem 'küçültme' ve 'hızlandırma'ya dayalı bir dönemdi. Oda boyundaki bir bilgisayardan, cebe giren bilgisayara geçildi. Tabii bu dönemde
nano teknolojiler,
iletişim ve bilgisayar, yarı iletkenler alanları öne çıktı. Bu çağ acaba nerede kapanacak. Acaba bu 2008-2009 küresel krizinde bu dalga da kapanıyor yeni bir çağ mı açılıyor. Bilmiyoruz ama onu biraz daha bekleyip göreceğiz. Ancak bu krizle tetiklenen süreç, bu çağın açılacağını haber veriyor. Kesinlikle yakında yeni bir çağ gelecek.''
Öztürk, son krizden sonra gelecek olan 6 seneye damgasını vuracak ve ''oyunun kuralların belirleyecek'' sektörler ve etmenlerin neler olabileceğine değinerek, şunları kaydetti:
''Ben son bir senede
Japonya, ABD ve Avrupa taraflarındaki birçok gezide ve sunumda şunların öne çıktığını gördüm: Hızlı
büyüme ve artan alım gücü, yeni kurulmakta olan ekonomik mimarinin en temel bileşeni. Acaba hangi
ülkeler hızlı büyüme kabiliyetine sahip, alım güçleri artacak? Bu önemli. Günün sonunda
pazar neredeyse, dünya orada kurulacak.
Demografi bu çağın en büyük kader parametresi. Demografiler insanlığın kaderini belirleyecek. Kalkınma için konvansiyonel ekonomide iki kritik unsur vardır. Birincisi nüfus, ikincisi teknoloji.
Nüfus artışı yeterli teknolojik dinamizmi kaçırmıyorsa, o ülkenin önü açık. Hem nüfus
yaşlı, hem de teknolojiden kopuksa, o ülke için kayıp oluyor. Zaten
yaşlı nüfus, teknolojiden kopuşu getiriyor. Jeostratejik konum, temel kaynakların neresinde bulunuyoruz, yükselen pazarların neresinde bulunuyoruz, bunlar da önemli. Bilgi teknolojileri kritik sektör olmaya devam edecek. Ben bu listeye kendim bir ek yaptım. Türkiye'den olaya bakınca görüyoruz. Gelecek dönemde 'tarih' ve '
miras' da oyun kurucu unsur olarak karşımıza çıkacak.''
(AYC-KUT-YIL)29.12.2010 08:49:37