TBMM Genel Kurulu'na bu hafta görüşülmesi beklenen İç Güvenlik Paketi'ne, Ege Bölgesi'ndeki barolar tepki göstererek geri çekilmesini talep etti. Aydın Barosu Başkanı Gökhan Bozkurt, "Torba halinde gelen bu paket içinde yer alan düzenlemelerin her biri, temel hak ve özgürlükler anlamında bir faciadır." dedi. Türkiye Cumhuriyeti'nin 92 yıllık tarihinde hiç bu kadar özgürlük karşıtı bir kanuni düzenleme olmadığını savunan İzmir Barosu Başkanı Aydın Özcan ise paketle yargı bağımsızlığı ilkesinin hiçe sayıldığını söyledi.
İzmir, Aydın, Balıkesir, Bursa, Burdur, Çanakkale, Denizli, Kırklareli, Manisa, Muğla, Kütahya ve Uşak baroları, Türkiye'de uzun süredir tartışma konusu olan İç Güvenlik Paketi'yle ilgili görüşlerini bir basın toplantısıyla açıkladı. İzmir Barosu'nda düzenlenen toplantıya Özcan ve Bozkurt katılırken diğer barolar da destek verdi. Baro Başkanı Özcan, kanun tasarısının temelinin, tek kelimeyle "makul" kavramına dayandığını belirterek, "Oysa ki bir hukuk devletinde hangi davranışın nasıl bir neticesinin olduğunun, önceden birey tarafından bilinmesi gerekmektedir. Polislerin kendi kriterleriyle belirleyeceği makul durumlar, bir neticeye yol açmamalıdır. Bu şekilde subjektif değerlerle getirilen kanun maddeleri, hukuki ayrılıklara yol açmaktadır." dedi. İç Güvenlik Paketi'nin sakıncalarını hukukçu olarak kamuoyuna anlatma sorumlulukları bulunduğunu vurgulayan Özcan, adli soruşturma yetkisi cumhuriyet savcısındayken gözaltına alma yetkisinin savcıdan alınarak kolluğa verilmesi, bireysel suçlarda 24, toplu suçlarda kolluğun 48 saat gözaltı uygulaması yapmasının kişi hürriyeti ve güvenliği, adil yargılama hakkı açısından önemli sıkıntıların yaşanmasına sebep olacağını söyledi. Özcan, mülki idare amirlerine, "suçun aydınlatılması ve suç faillerinin bulunması için gereken acele tedbirlerin alınması" şeklinde verilen yetkililerle kuvvetler ayrılığı ilkesi, hukuk devleti ilkesi ve Anayasa'nın 9. maddesinde düzenlenen yargı yetkisine aykırılık bulunduğunu vurguladı. Suç işlendikten sonra soruşturma evresinin adli makamlar tarafından yürütülüp yönetildiğini hatırlatan Özcan, "Mülki amirler, böylelikle suç unsuru belirleme ve suç yaratma yetkisine sahip olacaklardır ki bu durum, suç ve cezalarda kanunilik ilkesine aykırılık teşkil edecektir." dedi. Özcan ayrıca mülki amirlere, cumhuriyet savcısının yetkisine ortak olarak adli kolluğa suç soruşturmasına ilişkin talimat verme yetkisi tanındığını, oysa bunun bir yargı faaliyeti olup yetkinin yalnızca yargı makamları tarafından kullanılması gerektiğine vurgu yaptı. Böyle bir düzenlemenin hukuk denetiminden çıkma anlamına geldiğini söyledi. Kişilerin üstünün ve eşyalarının aranabilmesi için hakim kararı, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde ise savcı kararı aranırken yapılmak istenen düzenlemeyle sadece kolluk amirinin emriyle arama yapılabileceğini ifade etti.
'DİNLEMELERDE YARGI DENETİMİ ETKİSİZLEŞTİRİLECEK'
Paketle polisin silah kullanma yetkisinin genişletildiği, kolluğun istihbarat amaçlı dinleme yaparken uyacağı kurallar konusundaki çerçevenin daha da genişletilerek yargı denetiminin etkisizleştirileceğini söyleyen İzmir Barosu Başkanı Özcan, bunun da özgürlükler konusunda son derece sakıncalı bir düzenleme olduğunun altını çizdi. Özcan, yeni güvenlik paketinin, insan hakları ve özgürlüklerinin polis, vali ve kaymakamların subjektif kriterleriyle sınırlandırılmasına yol açan bir düzenleme olduğunu ifade etti. Paketin kanunlaşmasıyla birlikte bireyin kendisini güvende hissetmesini sağlayan yargı organlarının bağımsızlığının önüne geçileceğini kaydeden Özcan, "Bu tür hak ve özgürlükleri kısıtlayan yasa düzenlemeleriyle kişiler fişlenmekte, yargısız infazları yaygınlaştırılmakta ve yargı bağımsızlığı hiçe sayılmaktadır." diyerek, her türlü hukuksuzluğa karşı olacaklarını dile getirdi. Türkiye'nin gündemindeki kanuni düzenlemelere, evrensel hukuk kurallarının uygulandığı ülkelerde rastlamanın mümkün olmadığını belirten Özcan, "Üçüncü dünya ülkelerinde muhakkak örnekleri vardı." dedi.
'HAKLARIN GÜVENCİSİ ANAYASA'DIR'
Bir gazetecinin, tasarıda kendilerini en çok endişelendiren maddeyle ilgili sorusuna Aydın Barosi Başkanı Bozkurt ise, "Paket içinde yer alan değişiklik içeren düzenlemelerin her biri, temel hak ve özgürlükler anlamında başlı başına faciadır. Örneğin toplantı ve gösteri yürüyüşleri en temel haktır. Demokratik bir hareket tarzı olan toplantı ve gösteri yürüyüşlerine katıldınız. Binlerce insan içinden sadece birinin, bunun provokatör olma ihtimalini, hepimiz alıştığımız için biliyoruz, cebinde bir demir bilye de olsa o yürüyüş ve toplantı kanunsuz hale gelip cezası da korkunç boyutlara varıyor. Bu bile tek başına yeterlidir." cevabını verdi. Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun, paketle ilgili eleştirilere karşı, "Özgürlüklerinizin güvencesi biziz." şeklinde açıklama yaptığını hatırlatan Bozkurt, "Biz hukukçular olarak bu cümlenin herhangi bir anlamı yoktur. Temel hak ve özgürlüklerin güvencesi, Anayasa ve yasalardır. Dolayısıyla ne bu hükümetin ne de bundan sonrakilerin buna güvence olabileceğine dair açıklaması asla kabul edilemez. Tarafsız ve bağımsız yargının denetiminden geçmemiş, temel hak ve özgürlüklere kısıtlama getirecek her yasal düzenleme Anayasa'ya aykırıdır." diye konuştu.
'ÖNLERİNDEKİ METNİ BİR KEZ SONUNA KADAR OKUSUNLAR'
Tasarıya karşı çıkanların vatana ihanetle suçlandığının hatırlatılması üzerine Gökhan Bozkurt, "Hükümet üyeleri, lütfen hiç kimsenin vatana olan sevgisini kendi baktıkları yerden vatana sahip çıkarak nitelendirmeye, ölçmeye biçmeye kalkmasın. Bizim gibi vatanını son derece sevenlere bu yaftayı yapıştırmak yerine, önlerinde metin olarak duran tasarıyı bir kere sonuna kadar ve çok dikkatli şekilde, ettikleri yemini de gözönüne alarak okumalarını tavsiye ediyorum. Eminim ki onlar da karşı çıkacaklardır. Onlar da T.C. vatandaşı, onları da vatandaş olarak ilgilendirir. Bu yasadan sonra herkes hak ihlaline adaydır." dedi. Aydın Özcan da iktidar milletvekillerine, ülkede hukukun üstünlüğünden ve yargı bağımsızlığın yana olmaları için çağrı yaptı. CİHAN