BURDUR (A.A) - Gökmen Yüce - Türkiyenin 13 uluslararası öneme
sahip Ramsar Alanından ve 305 önemli doğa alanından biri olan Burdur Gölünün
korunması için hazırlanan Burdur Gölü Yönetim Planının revize edilmesi için
çalışma başlatıldı.
Burdur Gölü Projesi Koordinatörü Ayşe Sargın, AA muhabirine yaptığı
açıklamada, Türkiyenin 13 uluslararası öneme sahip Ramsar Alanından ve 305
önemli doğa alanından biri olan, aynı zamanda doğal sit alanı ve yaban hayatı
geliştirme sahası olan Burdur Gölünün son 35 senede alanının yaklaşık üçte
birini kaybettiğini, su seviyesinin yaklaşık 12 metre düştüğünü söyledi.
Bu süreçte gölün yüzey alanının 226 kilometrekareden 150 kilometrekareye
gerilediğine işaret eden Sargın, Burdur Gölü Kapalı Havzasında 1995 yılından
beri yağışlı dönem yaşanmasına rağmen gölün hızla kurumaya devam etmesinin,
sorunun insan kaynaklı olduğunu ortaya koyduğunu ifade etti.
Sargın, Burdur Gölünde su seviyesindeki azalmanın başlıca nedenlerinin
tarımsal sulama amacıyla 1970lerden bu yana gölü besleyen akarsuların önlerine
inşa edilen baraj ve göletler ile yine tarımsal sulama amacıyla havzadaki yer
altı sularının sondaj kuyuları ile aşırı miktarlarda çekilmesi olduğunu kaydetti.
Gölü besleyen akarsuların göle ulaşmasının sağlanamaması durumunda 2040
yılında Burdur Gölünün ekolojik açıdan işlevi olmayan bir su kuyusuna
dönüşeceğinin öngörüldüğünü dile getiren Sargın, Burdur nüfusunun yüzde 60ı
tarımla, yüzde 70i ise hem tarım, hem hayvancılıkla uğraşıyor. Burdur Gölünün
kuruması, yörede gölün yarattığı mikro klima etkisinin ortadan kalkarak bağıl
nemin azalması, yağışların düzensizleşmesi, gece sıcaklıklarının düşerek don
olaylarının daha sık görülmesine neden olabilir dedi.
Sargın, Burdur Gölünün Burdur dişli sazancığı, nesli küresel ölçekte tehdit
altında olan dikkuyruk dahil olmak üzere 194 farklı kuş türü ve 10 tür sürüngene
ev sahipliği yaptığını vurguladı. Burdur Gölünün kurumasının bu canlıların yaşam
alanlarının da daralması veya tamamıyla yok olması anlamına geldiğine işaret eden
Sargın, bu canlıların korunması gerektiğini bildirdi.
-Burdur Gölü Yönetim Planı-
Sargın, ilk kez 2008 yılında hazırlanan ve 2012 yılı sonuna kadar yürürlükte
olan Burdur Gölü Yönetim Planının, kuruma tehdidi altındaki Burdur Gölünün
korunması, gelecek nesillere aktarılması ve alanın bütüncül olarak yönetilmesi
için önemli bir araç olduğunu söyledi.
Sargın, 2012 yılı sonu itibarıyla mevcut yönetim planının revizyonunun
gündemde olduğunu vurgulayarak, Göldeki alan kaybı ve seviye düşüşünün sürmesi,
Revize Yönetim Planının bu sorunun çözümüne odaklı politika ve faaliyetleri
içermesinin gerekliliğini ortaya koymaktadır diye konuştu.
Sargın, Burdur Gölünün çekilmesinin durması için her sene göle girmesi
gereken su miktarının belirlenip, bu suyun temini için havzada bulunan hangi
barajlar veya göletlerden hangi miktarlarda, ne zaman ve ne kadar süreyle su
bırakılacağına ilişkin bir program oluşturulması ve bu programın yönetim planında
yer alması gerektiğini kaydetti.
Burdur Gölü Yönetim Planının, Burdur Gölü Kapalı Havzasında gölü etkileyen
tüm faaliyetleri kapsayacak şekilde ve havza ölçeğinde genişletilmesi ve
uygulanması gerektiğine işaret eden Sargın, şöyle konuştu:
Burdur Gölü Kapalı Havzasında tarımda kullanılan suyu azaltmak için, az
su tüketen bitkilere veya yağmura dayalı yeni bir tarımsal ürün deseninin
oluşturulması ve bu ürün deseni ile tasarruflu sulama yöntemlerinin çiftçinin
ekonomik gelirini olumsuz biçimde etkilemeyecek şekilde yaygınlaştırılması için
gerekli politika ve faaliyetlerin yönetim planına yerleştirilmesi gerekir. Burdur
Gölü Kapalı Havzasında mevcut yer altı suyu rezervlerinin belirlenmesi ve sondaj
kuyularının göle olumsuz etkilerinin azaltılmasına yönelik politika ve
faaliyetlerin yönetim planında yer alması önem taşıyor.
-Belediye Başkanı Akkaya-
Burdur Belediye Başkanı Sebahattin Akkaya ise gölün Burdur için çok şey
ifade ettiğini, ancak son dönemde gölde yaşanan su çekilmesinin kendisini çok
üzdüğünü ve tedirgin ettiğini söyledi.
Gölün, Burdur ile adeta özdeşleştiğine işaret eden Akkaya, Eskiden gölümüz
bir ucundan diğer ucuna 40 kilometreye yaklaşan uzunluğa sahipti. Şu anda bu
yaklaşık 30 kilometreye inmiş durumda. Fevkalade bir çekilme var dedi.
Çekilmenin nedenlerini sadece barajlara ve göletlere bağlamanın doğru
olmadığını anlatan Akkaya, çünkü barajların ve göletlerin de su topladığını
kaydetti.
Akkaya, göldeki çekilmeye neden olan etkenler üzerinde araştırma yapılması
gerektiğini ifade ederek, Bu konuda sayın Orman ve Su İŞleri Bakanımız ile
görüştük. Gölle ilgili ilmi bir araştırma yapılmasıyla ilgili sayın bakanımızın
da bir talimatı oldu. Bu çalışmalar şimdi Devlet Su İşleri tarafından başlatılmış
durumda diye konuştu.
Burdurda 1971 yılında bir deprem yaşandığını, depremden sonra gölde ağır
ağır bir çekilme başladığını hatırlatan Akkaya, şehir içinde göle kadar, hatta
gölün içinde fay kırıkları olduğunu kaydetti.
Bu kırıkların incelenmesi, buradan elde edilecek veriler doğrultusunda
hareket edilmesi gerektiğini belirten Akkaya, şunları söyledi:
Bu iş Burdur Gölü çekliyor diyerek çözülecek bir mesele değil. Göle su
lazım diyorum. Ne şekilde olacaksa, gölün çekilmesi önlenmeli. Bu çekilmeye dur
denilmeli. Çünkü bu konuyu Burdurun hayati konularından biri olarak görüyorum.
Dünyada kuruyan gölleri, kuruduktan sonra çevreye, yaşama olan etkileri
araştırılmalı. Aral Gölü buna örnektir. Dolayısıyla bu konuyu geçiştirmeyiz.
Konunun ilmi şekilde incelenmesi, üzerine gidilmesi lazım.
Yayıncı: Tuncer Çetinkaya