ŞANLIURFA (A.A) - Coşkun Ergül - TBMM İnsan Haklarını İnceleme
Komisyonu bünyesindeki cezaevleri alt komisyonu, 16 Haziran 2012te Şanlıurfa
Cezaevinde meydana gelen, 13 tutuklu ve hükümlünün hayatını kaybettiği yangınla
ilgili incelemelerini raporlaştırdı.
Taslak rapora göre, Şanlıurfa Valisi Celalettin Güvenç, yangın öncesi C-15
koğuşunda ne yaşandığının şu aşamada tam olarak çözülemediğini, bu konuda
müfettişlerin çalışmalarını sürdürdüğünü anlattı.
Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Yalçın ise kurtulan kişilerin
yangının çıkış sebebini anlattıkları ilk ifadelerinde, ölen kişiler arasında
yer alan mahkumlardan üç veya dördünün yangın eylemi tertip edeceklerini
söylediklerini, kendilerinin katılmayacaklarını beyan etmeleri üzerine tuvalete
kitlendiklerini söylediklerini kaydetti.
-Geriye kalan 12 kişinin yerde yattığı...-
C-15 koğuşundaki inceleme, rapora şu şekilde yansıdı:
Koğuşta incelemelerde bulunan heyet, bu esnada yetkililerden bilgi aldı.
Kapısı açıldığında yanık kokusunun hala hissedildiği koğuşta duvarların ve
etraftaki eşyaların is olduğu, yerde sönmüş malzemelerin yığılı bulunduğu bir
manzara ile karşılaşılmıştır. Bu tablo yatak süngerlerinin hemen kapı girişinde
ateşe verildiği doğrultusundaki ifadelerle örtüşmektedir. Koğuşun üst katının
dinlenme yeri, alt katının ise yaşam alanı olarak inşa edilmiş olduğu
görülmüştür. Üst katta 3 tane ranza olup, koğuş toplamda 6 kişilik yatak
kapasitesine sahiptir. Bu durumda geriye kalan 12 kişinin yerde yattığı ortaya
çıkmaktadır.
İnfaz koruma baş memuru M.Ö, yangının 22.30 civarında gerçekleştiğini ifade
ederek, yangının infaz koruma memuru tarafından fark edildiği esnada, ortamda ses
veya bağrışma duyulmadığını söyledi.
Olaydan sağ kurtulan tutuklu, yangının vantilatör kavgasından çıktığı
bilgisinin doğru olmadığını ifade ederek, Tavandaki sabit vantilatörün parasını
ben verip taktırdım. Aramızda ayrılık gayrılık yoktu dedi.
-Çarpıcı bir faaliyete imza atılmak istendi-
Raporun sonuç bölümünde şu görüşlere yer verildi:
-Devletin güvencesi altında bulunan tutuklu ve hükümlülerin yaşamını
yitirdiği esef verici olayın aydınlatılması ve buna benzer olayların
tekrarlanmaması için gerekli tedbirlerin alınması, üzerinde hassasiyetle
durulması gereken konulardır.
-Kendi başlattıkları yangın sonrası 13 kişinin yaşamını yitirmesi,
anlaşılması ve açıklanması güç bir olaydır. Olayın tüm boyutlarıyla
aydınlatılabilmesi için adli ve idari soruşturmaların sonucu beklenmelidir.
-Ceza infaz kurumu pratiğinde belli taleplerin karşılanmaması sonucu
eylemlerin gerçekleşmesi mümkündür. Bununla birlikte somut olayda görülen ve son
başvurulması beklenen koğuşun ateşe verilmesi eyleminin daha en baştan
gerçekleşmesinin, hayatın olağan akışı ile bağdaştığını söylemek güçtür. Diğer
taraftan eylemin tamamen kurumdaki olumsuz koşullardan kaynaklandığı varsayımı
altında, kamuoyunun dikkatini çekmeyi sağlayacak çarpıcı bir faaliyete imza
atılmak istendiği düşünülebilir.
-Yangın hangi saikle çıkartılmış olursa olsun, bu eylemin intiharı
amaçlamadığı düşünülmektedir. Yangın eylemine iştirak edenlerin petrol türevinden
üretilen yatak süngerlerinin kısa zamanda nefes almaya imkân vermeyecek
yoğunlukta bir dumanı ortaya çıkaracağını hesap edemediklerine kanaat
getirilmiştir. Tuvalete kapatılanların yangın eyleminden haberdar olmadıkları
doğrultusundaki ifadeleri inandırıcı bulunmamıştır.
-Yangına müdahale esnasında kurum personelinin ihmali olduğu yönünde bir
kanıya varılmamıştır.
-Yangın vantilatör nedeniyle çıkmadı-
-Cezaevindeki personel sayısı, bin 57 mahpusun barındırıldığı kurum için
yetersizdir.
-Şanlıurfa E Tipi Ceza İnfaz Kurumundaki yaşam şartlarının olumlu olduğunu
söylemek güçtür.
-Cezaevinde kapasite fazlası tutuklu ve hükümlü barındırılmaktadır.
Kapasitesi 600 olan cezaevinde yangın öncesi itibariyle, kapasitesinin oldukça
üzerinde (1057 kişi) mahpus barındırıldığına işaret etmek gerekir.
-Olayın oluş şekli ve sağ kurtulan tutukluların beyanları ışığında,
yangının, yaşamını yitiren üst kattaki mahpuslarca başlatıldığı anlaşılmaktadır.
Yangının vantilatör kavgası nedeniyle çıkmamış olduğu tespit edilmiştir.
-Yangın hangi saikle çıkarılmış olursa olsun, devletin güvencesi altında
bulunan 13 kişinin yaşamını yitirmesi kabul edilemez bir durumdur. Cezaevi binası
modernize edilmesi gereken eski bir yapıdır. Bu çerçevede kamera ve yangın ikazı
(sensör) düzeneğinin kurulması önem arz etmektedir.
-Petrol türevinden üretilen yatak süngerlerinin kullanımının büyük bir risk
olduğu bu olayda somut bir şekilde görülmüştür. Bu uygulamanın terk edilmesi
tavsiye edilmektedir.
Yayıncı: Sefa Salantur