AKSARAY (A.A) - Öner Taş - Türkiyenin ikinci büyük gölü
konumundaki Tuz Gölünün son yıllardaki yağışlarla nefes aldığı, ancak yeni
açılanlarla birlikte sayısı 13e çıkan tuzlaların gölün ikiye bölünme sürecinin
başlamasına neden olduğu öne sürüldü.
Tuz Gölü Su ve Çevre Uygulama ve Araştırma Merkezi (ASÜÇEM) Müdürü Doç. Dr.
Semih Ekercin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ASÜÇEMin 2012 yılında
kurulduğunu, Tuz Gölü Havzası ve çevresini bilimsel araştırmalar yaparak takip
ettiklerini söyledi.
Türkiyenin en kurak bölgesinde yer alan Tuz Gölünün son yıllardaki
yağışlarla geçici olarak nefes aldığını ve kurumasının yavaşladığını vurgulayan
Ekercin, Tuz Gölünde 2000 yılından itibaren yağışların azalmasıyla kuraklık
arttı ve göl her geçen yıl küçüldü. Son 8 yılı incelediğimizde; 2005 yılından
2008 yılına kadar 4 yıllık dönemde metrekareye 1080 milimetre yağış düşerken,
2009 yılından 2012 yılına kadar olan 4 yıllık dönemde ise yağışlar yüzde 63,6
artarak 1767 milimetreye ulaştı. Son yıllardaki yağışlar gölün adeta nefes
almasını sağladı diye konuştu.
-İlk kuraklık göldeki tehlikeyi gün yüzüne çıkaracak-
Ekercin, bölgede yeniden kuraklık döneminin başlamasıyla Tuz Gölünün gerçek
durumunun gün yüzüne çıkacağını belirterek, şunları kaydetti:
Son yıllardaki yağışlar gölün üzerine bir perde çekti ve tehlikeyi
unutturdu. Bölgede belli periyotlarda kuraklık yaşanıyor. Yeni bir kuraklık
döneminin başlaması ile birlikte Tuz Gölü çok daha ciddi etkilenecek. Çünkü daha
önce gölü besleyen yer üstünde kaynaklar vardı. Ancak şimdi son kaynak olan
Peçenek Deresinin de üzerine baraj yapılmasıyla artık gölü yüzeyden besleyen
kaynak kalmadı. Yer altı su kaynakları da kuyularla tüketiliyor. Konya Kapalı
Havzasındaki yer altı su kuyularının sayısı 100 bini geçmiştir.
-Yeni açılan tuzlalar Tuz Gölünü ikiye bölecek-
Tuz Gölünde geçmişte 3 tuzla bulunduğunu aktaran Ekercin, bu sayının yeni
tuzlalarla 13e yükseldiğini ve gölün iki parçaya bölünme sürecine girdiğini öne
sürdü.
Göldeki su potansiyelinin kurak dönemde tuzlalara yetmeyeceğini savunan
Ekercin, şöyle devam etti:
Tuz Gölünde yeni yapılan tuzlalar son 4 yıldaki yağış durumuna göre
planlandı. Kurak dönem için hiçbir planlama yapılmadı. Gölde 3 tuzlanın bulunduğu
2006 yılındaki kurak dönemde işletmelerin kuyulardan Tuz Gölüne su bastıklarını
gördük. Önümüzdeki yıllarda yaşanacak kuraklıkla birlikte kuzey ve güney olarak
ikiye bölünecek Tuz Gölünde tuzlaların su bulması mümkün değil. Gölün kuzeyi
daha fazla yağış alırken, kuzeyden güneye su geçişi biteceği için, gölün güneyi
su ve tuz rezervi bakımından çok büyük zarar görecektir. Tuz Gölünün ortasında
geniş bir alan susuz kalacak. Kuş cenneti olan ve flamingoların dünyadaki en
önemli kuluçka ve yaşam sahası da böylece susuz kalmış olacak.
Ekercin, Tuz Gölünün tuz üretimiyle Türkiye ekonomisine önemli katkı
yaptığına dikkati çekerek, Göl Türkiyenin tuz ihtiyacının yüzde 60ından
fazlasını karşılamaktadır. Tuz ve tuzlalar, özellikle Şereflikoçhisar ekonomisi
için bir kurtuluş umudu. Ancak göl biterse, tuz üretilemez ve bundan en fazla
Şereflikoçhisar etkilenir dedi.
-Acilen alternatif planlar oluşturulmalı
Tuz Gölünde kurak dönem için bir eylem planı olmadığına işaret eden
Ekercin, sözlerini şöyle sürdürdü:
Tuz Gölünde her şey son 4 yıldaki yağışlara göre planlanıyor. Kurak dönem
unutuldu. Dolayısıyla uzun süreli önlemleri içeren daha sağlıklı bir yönetim
planlaması yapılmalıdır. Bu konuda ASÜÇEM olarak her türlü yardıma hazırız.
Bugünden, önümüzdeki yıllarda yaşanacak kurak dönem için hazırlıklara
başlamalıyız. Göldeki su dengesi sağlanmalı ve göl bölünmeden bir bütün olarak
kurtarılmalıdır.
Yayıncı: Ahmet Kayır