DİYARBAKIR (A.A) - Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker,
Tarım sektörünün daha iyi bir noktaya gelmesi için çiftçinin cebine hibe olarak
aktardığımız para bu yılın sonun kadar 7 milyar 700 bin liraya ulaşmış olacak
dedi.
Bakan Eker, MÜSİAD Gıda ve Tarım Sektör Kurulunca düzenlenen, Tarım ve
Hayvancılıkta Bölgesel Kalkınma konulu Türkiye istişare toplantısında, sadece
bölgedeki vatandaşların uzunca süredir maruz kaldığı sosyoekonomik ve altyapıyla
ilgili kalkınmışlık farkını gidermek için değil, refahı artırmak, iş üretmek,
sofralara bir tabak daha fazla yemek ilave edebilmek için temel zenginlik alanı
olan tarım ve hayvancılık sektörüne ilişkin projeleri uyguladıklarını söyledi.
Bakan Eker, hükümet olarak sürüncemede kalan, finans kaynağı tedarik
edilmeyen, bu nedenle de 1989 yılından bu yana bir anlamda uyutulan projeyi
yeniden canlandırdıklarını belirterek, şöyle devam etti:
73 tedbir altında, 9 eksende GAP Eylem Planını hazırladık. 2008 yılında
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından bu plan Diyarbakırdan tüm dünyaya ilan
edildi. O günden bugüne tüm sektörlerde birçok proje hayata geçti, büyük bir
hızla nihai hedefine doğru gidiyor. Bölgeyi ilgilendiren Dicle Kralkızı
Barajlarının sularını 144 kilometrelik bir boru ile Karacadağın eteklerinden
Savurun eteklerine kadar götürecek ana kanalın inşaatı hızla sürüyor.
Şanlıurfada Suruç, Ceylanpınar, Viranşehir, Nusaybin, Mardin, Kızıltepe
ovalarını sulayacak olan 220 kilometrelik kanalın da aynı şekilde inşaatı
sürüyor. Bölgedeki 2 milyon 100 bin hektara yakın tarım arazisinin aynı zamanda
toplulaştırmasını yapıyoruz. Toplulaştırma, tarla içi geliştirme çalışmaları
yapılmamışsa o suyun bereket yerine felaket getirme ihtimali var. Sulama
projeleri tamamlandığında bu 100 binlerce kişiye iş ve istihdam üretilmesi
anlamına gelecek. Bu da bölgenin tüm işsizlik sorunun çözülmesi anlamına gelir.
-Üretilen ürünlerin transferi-
Şanlıurfa ve Diyarbakırın Türkiyede üretilen pamuğun yarısından fazlasını
karşıladığına değinen Eker, bunun GAP tamamlanmadan, sulanacak arazinin sadece
dörtte biri sulanmışken elde edildiğini belirtti.
Eker, üretimin, her yıl 30 milyar doların üzerinde gıda talebinde bulunan
Ortadoğuya da büyük katkısının olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:
Türkiyenin daha önce geleneksel olarak yaptığı doğu-batı ekseni ulaşım
yani lojistik hattının kuzey güneyde Doğu Anadolu Bölgesi üzerinden sağlanacağını
hatırladığımızda bunun çok yakın bir gelecekte Karadenizin Erzurum, Bingöl,
Diyarbakır üzerinden Akdenize İskenderun Limanına bağlanması demek olduğunu
söylemeye gerek var mı-. Gerek Mezopotamyadaki Bağdat demiryolu, gerekse Hicaz
demiryolu bağlantısı bizim orta ve uzun vadeli planlarımızdan. Bakü-Tiflis-Kars
demiryolu bağlantısı tamamlandığında Hazar ile Karadeniz ve Akdeniz havzaları
birleşmiş oluyor. Dünyayla iş yapan, dünya pazarlarını takip eden sanayici ve
işadamları 8-10 yıl sonra Hazar ötesinde üretilen buğdayın işlenip Akdeniz
havzasına, Güney Akdenize ki Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerinin tamamı buğday
ithalatsıçıdır, transferi Türkiye üzerinden mümkün hale gelecek.
-Çiftçiye sağlanan destek-
Bakan Eker, Türkiyede tarım sektörünün daha iyi bir noktaya gelmesi için
çiftçiye yönelik destekleri artırdıklarını söyledi.
Çiftçiye karşılıksız hibe olarak kasım ayının başına kadar 7 milyar lira
para aktardıklarını vurgulayan Eker, Tarım sektörünün daha iyi bir noktaya
gelmesi için çiftçinin cebine hibe olarak aktardığımız para bu yılın sonun kadar
7 milyar 700 bin liraya ulaşmış olacak. Bu, fark ödemesi diye tabir ettiğimiz
üretilen ürünlerin prim ödemeleri, toprak analizi, sertifikalı tohum, mazot gibi
destekleri kapsıyor. Ayrıca prim desteği ile ürün ve hayvan sigortalandığında
sigorta poliçe bedelinin yarısı ve hayvancılık desteği de veriyoruz ki bu destek
tarihinin en yüksek düzeyine ulaşarak 2 milyar lirayı geçti. Bu yıl 2 milyar 200
milyon lira olacak diye konuştu.
-Bölgeye yönelik projeler-
Bakan Eker, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumunca proje
ilanlarına çıktıklarını, bu kapsamda kırmızı et üretene bir milyon, beyaz et
üretene 500 bin, süt ve süt ürünleri ile et ve et ürünlerinin desteklenmesine
yönelik bir işletme kurana 3 milyon avroya kadar destek verdiklerini söyledi.
DAP VE GAP illeri için özel bir proje uyguladıklarınıi, buralarda
hayvancılık tesisi kuracak işletmelere ortalama yüzde 35, hayvan alımında yüzde
40, sağım ve benzeri alımlarda yüzde 40, bina inşaatında yüzde 30-35 oranında
destek verdiklerini, ekim ayı itibarıyla bu kapsamda 99 milyon lira hibe desteği
ödediklerini ifade eden Eker, hükümetin banka aracılığıyla çiftçiye kullandırdığı
kredinin de söz konusu olduğunu belirtti.
-Küçükbaş hayvan varlığında artış-
Bakan Eker, Türkiyenin coğrafi imkanlarını, tarihsel şartlarını dikkate
alarak bir hayvancılık stratejisi oluşturduklarını ve politikalarını buna göre
geliştirdiklerini belirterek, bu kapsamda daha önce hiç desteklenmeyen küçükbaş
hayvancılığa yönelik desteklemeleri uyguladıklarını söyledi.
Bu yıl tarıma ayrılan bütçenin yüzde 26sını hayvancılığa aktardık. 2013
bütçesinde bu oran yüzde 28i buluyor diyen Eker, küçükbaş hayvan varlığının
destekleme kapsamına alınmasıyla hazırladıkları stratejinin doğru bir yere
oturduğunu belirtti.
Eker, sürekli azalan bir seyir izleyen küçükbaş hayvan varlığının, son
birkaç yılda artışa geçtiğine değinerek, Geçen yılın TÜİK rakamları 10 yıl
öncesinin küçükbaş havyan sayısını geçti. Bu coğrafya çok az yağış alıyor ve bu
nedenle de bölge küçükbaş hayvancılık için elverişli. Çünkü büyükbaşın yüksek
miktarda ot tüketimi var, yeterli yağış ve ucuz sulama imkanı yoksa o yem çok
pahalıya tedarik edilir ve o zaman rekabet yeteneğiniz olmaz. Stratejimiz
doğrultusunda bir yandan büyükbaş hayvancılık işletmelerini daha verimli ölçek
ekonomisine yakın hale getirirken, küçük baş hayvancılığı da geliştirmek için
büyük destek sağlıyoruz diye konuştu.
-Lokomotif sektör tarım ve gıda-
Eker, tarım hasılası bakımından dünyada 11, Avrupada 4. sırada yer alan
Türkiyenin 2008 yılından bu yana dünyada 7, Avrupada da birinci sıraya
yerleştiğini hatırlatarak, Türkiyenin önünde sadece dünyanın büyük kıta
ülkelerinin kaldığını söyledi.
Tarım ve gıdanın lokomotif bir sektör olduğunu, bu nedenle sektörün iyi
değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Eker, Bizim geleneksel olarak güçlü
olduğumuz marka alanı tarım ve gıdadır. Türkiyenin dünyada eğer bir ürünle adı
anılacaksa bu ancak ve ancak gıda ve tarım ürünleridir. İşadamları ve
sanayicilerimiz tarım ve hayvancılığa yatırım yaparken bunu yalnızca iktisadi bir
faaliyet olarak görmemeli. Bu bölgede yatırım yapmanın Türkiyenin barış ve huzur
içerisinde kalkınmasına da katkı yapacağının bilinmesini isterim dedi.
-MÜSİAD Genel Başkanı-
MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak da, Gıda ve Tarım Sektör Kurulunun bu
toplantısını önemsediklerini, Türkiyede daha doğru, verimli, sağlıklı ve
sürdürülebilir bir gıda ve tarım uygulaması için atılan adımların da farkında
olduklarını belirterek, doğru icraatların sürdürülmesi için alkışlamakla
yetinmeyip öneri ve uyarılarını da daima iyi niyetle seslendireceklerini
belirtti.
Türkiyede tarımın verimli hale getirilmesi için arazi toplulaştırılması
başta olmak üzere, ülke için hayati değer ve önem taşıyan tarım politikaları
konusunda yasal, idari, teknik ve ekonomik sorunların çözümünün herkesin ortak
meselesi olduğuna dikkati çeken Olpak, tarımla birlikte hayvancılıkla ilgili
sorunların çözümünün de ülke için büyük önem ve değer taşıdığını aktardı.
Gıda güvenliği, hijyen, güvenilir gıda, helal ve doğal gıda konularının
kamuoyunun haklı olarak ilgisini çektiğini vurgulayan Olpak, şunları kaydetti:
Gıda sektöründe satışa sunulan 120nin üzerinde ürün grubunda yaşanılan
yüzde 1 KDV ile alınıp yüzde 8 KDV ile satılma problemi ciddi bir vergi kaybına
ve kayıt dışı uygulamalara, usulsüzlüklere neden olmaktadır. Ülkemizde yüzde
45in üzerinde bulunan organize olmamış perakende yanında cash&carry adıyla
bilinen ve toptan satış adıyla çalışan işletmeler maalesef bu vergi kaybının ve
kayıt dışılığın sebebi olmaktadır.
Muhabir: Sema Kaplan-Aziz Aslan
Yayıncı: Murat Taydaş