TRABZON (A.A) - Kanser türlerinin yaklaşık yüzde 10unun
kalıtsal, yüzde 90ının çevresel faktörlerden kaynaklandığı, tarama testlerinin
ise erken tanıda büyük rol oynadığı bildirildi.
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim
Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Feyyaz Özdemir, AA muhabirine yaptığı açıklamada,
Türkiyede her yıl yaklaşık 100 bin kişinin kanser nedeniyle hayatını
kaybettiğini söyledi.
Dünyada olduğu gibi Türkiyede de kanserden ölüm oranının arttığını,
kanserin ölüm nedenleri arasında ikinci sırada yer aldığını belirten Özdemir,
Rakamlar bize her yıl ülkemizde 200 bin civarında yeni kanser olgusunun ortaya
çıktığını gösteriyor. Kansere yol açan sebepler arasında sigara ve tütün ürünleri
ile obezite ilk sıralarda yer alıyor dedi.
Kanser konusunda yürütülen çalışmalar ile edindikleri tecrübelerin kanserin
korunulabilecek bir hastalık olduğunu gösterdiğini ifade eden Özdemir,
Kanserden korunabiliriz, bu mesaj çok önemlidir. Kanser türlerinin yaklaşık
yüzde 10u kalıtsaldır. Yüzde 90ı ise çevresel faktörlerden kaynaklanmaktadır.
Hiçbir şekilde önlenemeyecek olan, her 10 kanserden biridir. Her 10 kanserden 9u
bir şekilde önlenebilir kanserdir. Bu da son derece önemlidir diye konuştu.
Çevresel faktörlerden fazla etkilenmemek için alınabilecek tedbirler
olduğunu vurulayan Özdemir, şöyle devam etti:
Artık sigara ve tütün ürünlerinin kullanılmaması gerektiği herkes
tarafından bilinen bir gerçek. Aşırı yağlı, proteinli beslenme tarzından uzak
durmalı, kızartma ve hayvansal yağlardan yoğun beslenmemeliyiz. Yapılan
çalışmalar aşırı yağlı beslenme meme kanserinde çok ciddi bir risk artışına sebep
olduğunu göstermiştir. Keza bol meyve ve sebze ağırlıklı beslenmenin, kanser için
koruyucu bir faktör olduğu da artık biliniyor. Neredeyse pek çok kanserde aşırı
hayvansal maddelerden zengin beslenmenin olayı artırdığı ama bol meyve ve sebze
ağırlıklı beslenmenin özellikle kolon kanserinden korunmada etkisi olduğu
bilimsel olarak gösterilmiş bir faktördür.
-Tarama testleri hayat kurtarıyor-
Prof. Dr. Özdemir, dört tür kanserde tarama testleri uygulandığını
anlatarak, şunları söyledi:
Meme, rahim ağzı, prostat ve kalın bağırsak kanseri, tarama testleriyle
tespit edilebilecek kanserlerdir. Taramalar, Sağlık Bakanlığına bağlı Kanser
Erken Teşhis Tarama ve Eğitim Merkezinde (KETEM) yapılıyor. Meme kanseri için
her yıl 40 yaş üzerindeki kadınların mamografi çektirmesi gerekiyor. Hastalığın
erken aşamada saptanıp tamamen düzeltilmesi için çok önemli imkan sağlayan bir
test. 55 yaşın üzerindeki erkekler PSA dediğimiz kan testini yaptırmalı. Bu
testle prostat kanseri erken aşamada tespit edilerek, hastanın tamamen sağlığına
kavuşturulması mümkün olabiliyor. Kadınlar için seksüel aktif yaştan itibaren çok
basit bir işlem olan pap smear testi yapılarak rahim ağzı kanserinin teşhisi
konulabiliyor ve yine erken aşamada korunulabiliyor. Yine kalın bağırsak kanseri
kadın, erkek olsun gaitada gizli kanın bakıldığı test vasıtasıyla erken dönemde
tespit edilebiliyor. Kalın bağırsak kanserleri için 10 yılda bir kolonoskopi
yaptırılmalı.
Bu testlerin tamamının sağlıklı insanlara önerildiğine dikkati çeken
Özdemir, şöyle devam etti:
Hasta veya şikayeti olandan bahsetmiyorum. 20 yaşından itibaren her
kadının kendi kendine meme muayenesi yapması lazım. Eline gelen bir sertlik,
şişlik olursa da mutlaka doktora başvurması gerekiyor. Çalışmalar, tarama
testleri yapılırsa toplumda bu kanserlere bağlı ölüm oranlarında ciddi azalma
olduğunu göstermiş. Toplumumuzda maalesef bunlara uyma oranı düşük. Avrupada,
Amerikada bu testlere riayet oranı yüksek olduğu için hastalar erken aşamada
geliyor. Erken aşamada ameliyatla hasta tamamen sağlığına kavuşabiliyor. İleri
aşamada maalesef hastayı bazen tamamen sağlığına kavuşturmak mümkün olmuyor.
Ancak yaşam süresi uzatılıyor ve kalitesini artırabiliyoruz. Oranlara bakıldığı
zaman Avrupada, Amerikada erken aşamada başvuru çok daha yüksek, maalesef bizim
hastalarımızın çoğu ileri aşamada geliyor. O yüzden yapılacak şeyler kısıtlanıyor
ve böylece de sonuçlarımız istenilen seviyede olmayabiliyor.
Prof. Dr. Özdemir, ayrıca fiziksel aktivitenin de sağlıklı yaşam için
vazgeçilmez unsur olduğunu, bu nedenle günlük hayata dahil edilmesi gerektiğini
belirtti.
Yayıncı: Murat Kaban