EDİRNE (A.A) - Cihan Demirci - Trakya Üniversitesi (TÜ) Tıp
Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Faruk Yorulmaz, dünyada
her gün 7 milyon kişinin HIV/AIDSle karşılaştığını söyledi.
Yorulmaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, önlemlere ve uyarılara rağmen
HIV/AIDS vakalarının her geçen yıl artış gösterdiğini anlattı.
Mücadeleler sonucunda HIV/AIDS vakalarında doğumsal geçişin neredeyse az
denecek sayıya düştüğünü ifade eden Yorulmaz, hastaların büyük bölümünün virüsü
korunmasız cinsel ilişkiyle kaptığını kaydetti.
-Türkiye, risk altında-
Türkiyenin konumu itibarıyla riskli ülkelerin başında geldiğini belirten
Yorulmaz, daha çok Doğu Bloku ülkelerinden gelenlerin virüsün yayılmasında etken
olduğunu vurguladı.
Vücudum, bünyem sağlam diyerek, korunmasız cinsel ilişkiden kaçınılması
gerektiğini anlatan Yorulmaz, şunları dile getirdi:
Tek eşlilik, AIDStan korunmanın en güzel yöntemidir. HIV/AIDS hastası
olmuş kişilerin, bünyesi zayıfladığı için diğer hastalıklara daha kolay
yakalanır. Hastalık tedavi edilmediği sürece insanı ölüme kadar götürebiliyor.
Öte yandan, HIV/AIDS dünyada çok yaygın görülen bir hastalıktır. Halen 34 milyon
insanın bu mikrobu taşıdığı bilinmektedir. Bu nüfusun yüzde 10u 15 yaşın
altındaki çocuklardan oluşuyor. Bu, çok daha kötü ve korkunç bir durumdur.
Geçen yıl 2,5 milyon insanın AIDSten öldüğüne işaret eden Yorulmaz, 330
binini 15 yaş altı çocukların oluşturduğunu bildirdi.
Dünyada her gün 7 milyon kişi HIV/AIDS mikrobuyla karşılaşıyor diyen
Yorulmaz, şöyle devam etti:
İstatistikler saatte 300 kişinin HIV mikrobuyla karşılaştığını gösteriyor.
Ne yazık ki ülkemizde de her yaşı tutan bir hastalık bu. 26 bebek bu durumda ne
yazik ki. 56 tane 1-15 yaş arası çocuğumuz bu hastalık ya da mikrobu taşıyan
durumdadır.
Türkiyedeki araştırmalara göre, HIV/AIDS mikrobunu 20 ila 50 yaş arasındaki
grup daha çok taşıyor. Sağlık Bakanlığımızın araştırmalarında hastaların yüzde
70inin erkek, yüzde 30ununsa kadın olduğu ortaya çıkmıştır.
-Belirtileri gözle görülebilir-
HIV/AIDSin sadece cinsel yolla bulaşmadığına dikkati çeken Yorulmaz,
hastalığın günlük işlerde, kan nakliyle, yanlış ilişki ve damar içi uyuşturucu
kullanımıyla da bulaşabildiğini anlattı.
Virüsün vücuda alındıktan sonra belirtilerinin yıllar sonra ortaya
çıkabileceğini ifade eden Prof. Dr. Yorulmaz, şunları bildirdi:
Virüs önce bağışıklık sistemini tutmaktadır. Deride iyileşmeyen yaralar
gibi birtakım değişiklikler ortaya çıkıyor. Akciğerleri özel bir zatürre
mikrobuyla etkilerken, kalbi, sindirim ve sinir sistemini tutmakta, buna bağlı
olarak da birçok şikayet ortaya çıkarmaktadır. Ağız içinde iyileşmeyen yaralar,
kan, lenf sistemi hastalıkları ve cinsel organ hastalıklarıyla sorunlar
yaratmaktadır.
İlk belirtileri arasında kişi çok küçük egzersizler ve ev işleriyle uzun
süreli yorgunluklar yaşar. Uzun süreli tedaviyle ortadan kaldırılamayan ateş ve
terleme durumu bu hastalığın mesajını veriyor.
Gençlerde özellikle kilo kaybından kuşkulanmak gerekiyor. Öksürük, balgam,
sırt, bel ağrıları, nefes darlığı, çabuk üşüme, uzun süreli ishal, ağız ve cinsel
organda mantar enfeksiyonları, kolay yaralanmalar ile kanamalar beyinde
yetersizlikler olabilmektedir. Kişiler bu belirtileri fark ettiklerinde anında
bir hekime başvurarak tedaviye başlamalıdır.
-Özellikle sağlık çalışanları dikkat etsin-
HIV/AIDS taşıyan kişileri tedavi eden sağlık çalışanlarının gerekli
giysilerle hastaların karşısına çıkılması gerektiğini vurgulayan Yorulmaz,
hastalığın sarılma, tokalaşma gibi uzak temaslarla bulaşmayacağını bildirdi.
Tedavi sırasında enjektörle kan alınmasının ardından kullanılan malzemelerin
çöp kutusuna atılması gerektiğini aktaran Yorulmaz, HIV/AIDS virüsünü bulaştığı
kan bir yere sıçradığında o alan direkt alkol ile silinerek temizlenmelidir.
Ayrıca, mikrobu taşıdığından şüphelenilen eşyalar 60 derece sıcaklıkta suyla
yıkandığında doğru yapılmış olur. HIV/AIDS hastaları sağlıklarının sürekli
olmasını istiyorlarsa hekimlerinden kopmamalı, tedavilerine devam etmelidir.
Yayıncı: Kemal Kaymak