MARDİN (A.A) - Başbakanlık Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü,
Siyaset Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı(A haberleri'>SETA), Türk İşbirliği ve
Koordinasyon Ajansı Başkanlığı(TİKA), Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanlığı ve Mardin Artuklu Üniversitesi işbirliğiyle düzenlenen 2. Dış
Politika Çalıştayı Mardinde başladı.
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ Erdoba Elegancede düzenlenen çalıştayın
açılışında yaptığı konuşmada, 2 gün boyunca Türkiyenin dış politikasının masaya
yatırılacağını, böyle bir çalıştayda memnuniyet ve onur duyduğunu anlatan Bozdağ,
bu çalıştayın hazırlanmasında emeği geçen herkese ve tüm kurumlara teşekkür
ettiğini kaydetti.
Türkiyede devlet ile üniversiteler ve uzmanlar arasındaki ilişkilerin son
10 yılda büyük bir dönüşüm geçirdiğini anlatan Bozdağ, şöyle dedi:
Buradan çıkacak sonuçlar hem devlet kurumlarına, hem de katılımcılara bir
birikim, bir tecrübe olarak geri dönecektir. Değişen Türkiye, herşeyden önce
kurumsal yapısını çeşitlendiren, zenginleştiren iç ve dış politikada
vatandaşlarına sunduğu değişim imkanlarını artırmak bir Türkiye olmak zorundadır.
Dünya artık iki kutuplu olmaktan çıktığına göre Türkiyenin de bu çıkışın
arkadasın yeni dünyada yeni politikalarla yoluna devam etmesi lazım. Bu süreci
herkes yakından takip ediyor.
-Siyasal istikrar, güçlü iktidar olursa güven ortamını temin etmek çok
kolaydır-
Bozdağ, Türkiyenin bugün dış politikada elde ettiği başarı, sağladığı gücün
çok değişik nedenlere dayandığını kaydetti.
Eğer sizin evinize yangın varsa komşunuzun evinde ihtiyaç halinde bulunan
bir çocukla, anneyle, babayla ilgilenemezsiniz diyen Bozdağ, şöyle devam etti:
Uzak komşularla hiç ilgilenemezsiniz. Eğer sizin içinizde başka
sorunlarınız varsa, uluslararası toplumun sorunlarıyla fazla ilgilenemezsiniz.
Çaresiz olanlarda sizden yardım istediği zaman, sizden fazlaca bir yardım talep
edemezler. Ama Türkiye milletimizin sandıkta birleştirdiği bir siyasal anlayışla
beraber yeni bir iktidarla, yeni bir yola girdi. Bu yolun ana niteliklerinden bir
tanesi siyasal istikrardır. İkincisi güçlü iktidardır. Siyasal istikrara olur,
güçlü iktidar olursa güven ortamını temin etmek çok kolaydır. Arkasından iyi
yönetimi de siz başardığınızda kendi ülkenizin içindeki sorunları çözmek,
uluslararası alanda daha aktif olma imkanını elbette kolay yakalayabilirsiniz.
Türkiyenin 2002de güçlü bir siyasi iktidara kavuştuğunu hatırlatan Bozdağ,
sözlerini şöyle sürdürdü:
O günden bu yana siyasal istikrar var. İyi bir yönetim var ve bunun
doğurduğu içerde ve dışarda büyük bir güven ortamı var. Geriye dönüp baktığımız
da hükümet bugün mü düşecek- yarın mı düşecek- gibi endişelerin olduğu bir yerdi.
Onun için güçlü iktidar olamadığı zaman güçlü bir yönetimi de tesisi etme imkanı
kesinlikle yoktur. Türkiye son 10 yılda güçlü bir iktidarla ve siyasi istikrarla
hem içerdeki önemli sorunları çözme konusunda büyük başarılar elde etmiş.
Türkiye dışarıda artan bir gücün, artan bir nüfuzun sahibi olmuştur. Onun için
biz bugünlerde tartışılıyor Başkanlık sistemi ile ilgili konu. Diyoruz ki,
Türkiye koalisyonlara mahkum olmadan güçlü iktidarlarla, siyasi istikrar
içerisinde iyi bir yönetimle her zaman yoluna devam etmeli ki, her zaman içerde
ve dışarda daha güçlü olabilsin. Yoksa eğer Türkiye bir gün yeniden koalisyonlara
dönerse, yeniden istikrarını kaybederse o zaman kendi içindeki sorunlarla boğuşan
Türkiyeye yeniden döner. Kendi kendisiyle kavga eden bir ülkeye yeniden döner. O
zaman dünyada olup bitenden fazlaca haberi olmaz. Türkiye bugün bunu başardı. Bu
başarının en önemli aktörü Türk milletidir. Çünkü siyasal istikrara önem verdi,
güçlü bir iktidar çıkardı ve bu iktidarda bu milletin verdiği opsiyonu doğru
kullanarak Türkiyemizi bulunduğu yerden iyi bir noktaya taşıdı. Dünyada da iyi
bir noktaya taşımak için adımlar atmaya başladı. En önemli adım bana göre
milletin iradesinin dış politikaya da hakim olmasıdır. Dış politikada milletin
iradesi yok, devletin sadece iradesi var. Devletin iradesi de bana göre tam
yoktu. Burada bazı seçkin yapıların idaresine göre dışarda şekillenen bir dış
politikası vardı.
-İnsanların lehine adımlar atıyoruz
Bozdağ, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ile beraber
dünyadaki Türk STKlarla ilgili bir çalıştay yaptıklarını belirterek, yurt
dışında nerede bir STK varsa onunla birlikte Türkiyenin ve insanların lehine
adımlar attıklarını söyledi.
Bozdağ, birçok ülkenin, bir çok alanda kendileriyle işbirliği yapması için
çok önemli çağrıları olduğunu, Türkiyede çeşitli kültür merkezleri olduğunu
bildirdi.
Yurtdışında da bu kültürlerini öğrenmek yaşamak isteyen çok vatandaş
olduğuna değinen Bozdağ, Ona dair çok önemli tedbirlerimiz var. Sadece kendi
insanlarımıza bu kültürü aktarmak değil, başka insanlara bu kültürü aktarmak ve
Türkiyeye yönelik ön yargıları ortadan kaldırmak için de çok ciddi
çalışmalarımız var. Atatürk 1930lu yıllarda Rusyanın bir gün dağılacağını ve
bunun yönetimi altında olan yerlerdeki Türk dünyasınının yeni imkanlara
kavuşacağını ve Türkiyenin bugünden o güne hazırlığını söylemişti. Ama 1992ye
gelene kadar Türkiyenin bu konuda sağlıklı bir hazırlığı olmadığını he birlikte
gördük.
-Mektuplara cevap veren bir Türkiye var
Bozdağ, 1992 yılında Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansını (TİKA)
kurduklarını ve bu ajansın Türk dünyasına ve Balkanlara dönük bir çalışmaya
başladığını söyledi.
Hükümet olduktan beri TİKAnın sayısı arttığını belirten Bozdağ, şunları
söyledi:
Daha da artırmayı hedefliyoruz. Yurt dışı gezilerinde TİKA büyük bir
destek ve yardım eli oluyor. Karadağda bir camiye gittim. Oranın Diyanet işleri
başkanı hikayesini anlattı. Caminin Osmanlı döneminden kaldığını ve 1911de
onarımı ve ibadete açılması için Osmanlı imparatorluğuna yazı yazdıklarını
söyledi. 1912 olunca Osmanlı geri gelmişi 1931 yılında imamı şehit edildikten
sonra kapanmıştı. 2011de bu cami TİKA tarafından ibadete açıldı. Lütfen
mektupları bize artık bu kadar geç vermeyin dedi. Artık 100 sene önce kapanan
kapıları açan ve cevap verilmeyen mektuplara cevap veren bir Türkiye var.
Dün kendi içindeki insanlara dahi yardım elini uzatmaktan uzak kalan bir
Türkiye bugün geldiği noktada dünyanın her yerine el uzatan bir Türkiyedir.
Eskiden 70 sente muhtaç olan bir Türkiye, 2011 yılında 1 milyar 38 milyon
dolarlık kalınma yardımı yapabilen bir ülke durumuna geldi. Dış politikamızı da
fevkalade güçlendirdi.
-Anadolu Aajansı-
Bozdağ, bu kurumların, STKların çok önemli olduğunu ve Türkiyenin dış
politikasını güçlü olmasında önemli görevler yaptığını vurguladı.
Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
Bunların yanında Anadolu Ajansını da Türkiyenin illerini değil, bütün
dünyayı takip eden bir ajansa dönüştürdük. Bu anlamda da Anadolu Ajansı
Türkiyeyi artık bütün dünyada temsil eden bir ajans noktasına gidiyor.
Diyeceksiniz yok muydu bundan önce- vardı. Ama kurumsal anlamda güçlü bir şekilde
sadece kendine değil tüm dünyaya haber sunan farklı dillerde haberleri aktaran
bir ajans değildi. Şimdi, Balkanlarda bir ofisi, Orta Asyada bir ofisi
Amerikada bir ofisi, Avrupada bir ofisi, Afrikada bir ofisi olan ve oradan
ürettiği bilgileri elde ettiği haberleri o ülkelerin dilleriyle de yayınlayan,
dünyaya duyuran, böylelikle dünyayı Türkiyenin gözüyle izlemesini sağlayan
önemli bir güce dönüştürdük. Bu önemli bir adım. Çünkü Türkiyenin gözüyle
dünyaya bakmaktan çok ama çok önemli faydalar olduğunu düşünüyoruz. Bu Noktada da
Türkiyede bun büyük bir katkı sağlayacağından da hiçbir şüphemiz yoktur.
TRTyi de biz yeniden yapılandırdık. Şimdi TRT Arapça ile bütün Arap
dünyasına ulaşan bir Türkiye var. TRT İngilizce, TRT Rusça ile başka dillerde de
yayın yapmak suretiyle TRTyi de dünyanın her yerinden izlediği bir televizyon
haline getiriyoruz.
AKPM Başkanı Mevlüt Çavuşoğlu da, son 10 yılda Türk dış politikasında önemli
gelişmeler yaşadıklarını belirtti.
Türkiyenin bölgesel bir güç olmak istediğini ve dış politikasını buna göre
ayarladığına dikkati çeken Çavuşoğlu, şunları söyledi:
Bugün silah değil ekonomi konuşuluyor. Türkiye batıda bile birçok ülkeyi
geçmiş durumdadır. Bugün Türkiye 60tan fazla ülke ile vizeyi kaldırmıştır.
Temsilcilik sayısında ciddi bir artış görüyoruz. Bu ilişkilerin ticarete de
yansıdığını görüyoruz. Türkiye yüzde 32sini Irak ve Suriye ile olan ilişkilere
rağmen bu bölge ülkeleri ile yapmaktadır. Küresel bir güç olmak için dünyanın
güçlü örgütleri arasında yer almak gerekir. Türkiye bunda çok başarılı olmuştur.
Daha önce ABye üye olmak için kapıda bekleyen bir ülke iken, bugün eşit ve
onurlu bir üye olmak için müzakerelere başlamıştır. AB derinlemesine bir
entegrasyonda başarı sağlayamamıştır. AB gelecekle ilgili bir vizyon ortaya
koyamıyor. NATOda en çok sözü edilen bir ülke haline geldik ama daha fazla söz
sahibi olmamız gerekmektedir. Türkiye Türk dünyasında da etkili bir şekilde çok
iyi çalışmaktadır.
-Tarih, kültür ve coğrafyanın dış politika ile ilişkisi-
Başbakanlık Başdanışmanı ve Kamu Diplomasisi Koordinatörü İbrahim Kalın ise
Türkiyede son yıllarda yaşanan değişimin dış politikanın gelişimine çok büyük
katkı da sağladığını söyledi.
Dış politikanın bir ülkenin diplomatları arasındaki ilişkiyi temsil
etmediğini, o ülkelerin kendini dünya sistemi içerisinde konumlandırma
faaliyetlerinin tümü olduğunu belirten Kalın, şunları söyledi:
Bundan sonra ortadoğu halkları tarihin akışını dışardan izleyen bir toplum
olmayacaktır. Artık tarihin değişiminde yer alacaklardır. Arap baharı bölgesel
bir sorun olarak değil. Tüm dünyada bazı şekillenmelere yol açtı. Türkiye olarak
halkın meşru taleplerinin yanında olacağımızı her zaman söyledik.
Dış politikanın, bir milletin dış dünyada kendisine bir yer belirleme
çalışması olduğunu anlatan Kalın, Türkiyenin dış politikasında, tarihi, kültür
ve coğrafya alanlarında gelişmeler yaşandığına dikkati çekerek, Anadolu Ajansı,
TRT, TOKİ, Kızılay ve AFAD da dış politikada ciddi bir şekilde yerlerini
almışlardır. Muazzam bir kurumsal aktivite içerisinde çalışmalar yapılmaktadır
diye konuştu.
Çalıştaya, AK Parti Mardin Milletvekilleri Muammer Güler, Abdurrahim Akdağ,
BDP Mardin Milletvekili Erol Dora ve çok sayıda davetli katıldı.
Çalıştay 2 gün sürecek.
Muhabir: Nail Kadırhan
Yayıncı: Behçet Güngör