Onlardan biri de Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) eski Sakarya milletvekili Ayhan Sefer Üstün. Üstün, Yeni Sakarya gazetesinden Engin Arapoğlu'na verdiği röportajda, siyaset yapmaya devam edeceklerini söyledi.
"Davutoğlu'nu kimler sevmez?" sorusuna Üstün, "Parti içindeki yalaka takımı sevmez. Şeffaflığı savunduğu için, haksız kazanç ve ranta karşı olduğu için ihaleciler, rantçılar ve bedavacılar sevmez. Devlet işine ailesini karıştırmadığı için farklı yaklaşımlar sergileyenler sevmez. AB ile iyi ilişkileri savunup vizelerin kaldırılması için çaba sarf ettiğinden, ülkenin içine kapalı kalmasını isteyenler sevmez." cevabını verdi.
AKP tabanının MHP'lileştiğini iddia eden Üstün, "Milliyetçi Hareket Partisi bileşik kaplar misali her seçimde AK Parti’nin kabından azalan oyları kendi kabına dolduruyor. AK Parti’nin oyu yüzde 49,5 idi, sonra 42’ye indi, şimdi Bahçeli’nin ifadesiyle AK Parti oyu yüzde 32 civarında. MHP’nin oyu ise sürekli yükselme trendinde. Yani hesap ortada. Bu ittifakın AK Parti’ye yaramadığı görülüyor. Ama her şeyden önemlisi de MHP ile ittifak AK Parti’nin ideolojisini yok ediyor. AK Parti tabanı fikren ve zikren MHP’lileşiyor. Bundan sonra bu ittifak nasıl bitirilebilir, o da ayrı bir handikap. Bu sonuçlarla AK Parti’nin daha fazla MHP’ye bağımlı hale geldiğini görmekteyiz." diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine yönelik de eleştiriler sıralayan Üstün, "Esasen parlamenter sistemde de başkanlık sisteminde de başarılı olunabilir ama sistemi tam manasıyla hayata geçirmek gerekir. Bizim bir önceki sistemimiz parlamenter sistem değildi, bir ucubeydi. Şu anda geçmiş olduğumuz sistem de tam bir başkanlık sistemi değil. Sıkıntı buradan kaynaklanıyor. Çok güzel bir araba yapıldı; boyasıyla, kaportasıyla, iç dizaynıyla lakin bu arabanın fren ve balata sistemi, denge-denetleme mekanizması yok. Kuvvetler ayrılığı bu sistemde zarar gördü. Bu endişelerimizi zamanında da dile getirmiştik. Özünde başkanlık sistemine karşı değiliz, bizim ömrümüz bunu savunmakla geçti. Ancak yürütmeye çok fazla imkân sağlayan sistem uzun vadede sıkıntılar doğurur. Ki doğurduğunu da görüyoruz. Sisteme geçişin üzerinden neredeyse bir yıl geçmesine karşılık beklentiler karşılanabilmiş değil. Parlamentonun güçsüzleşmesi, milletvekillerinin etkisizleştirilmesi, Cumhurbaşkanı yardımcısının seçimle gelmemiş olması, dışarıdan atanan bakanların siyasi pozisyonlarının belli olmaması gibi konular handikap oluşturuyor. Partili cumhurbaşkanlığı konusu da farklı uygulandı. Cumhurbaşkanı parti üyesi olsun, doğru ancak genel başkan da olunca haliyle günlük siyasete girmek zorunda kalıyor. Son yerel seçimlerde gördük, Sayın Cumhurbaşkanı günde 8 tane miting yapar hale geldi. Böyle olunca vatandaşla ve diğer partilerle sürekli karşı karşıya gelmek durumunda kalıyorsunuz. Sistem revize edilirse sıkıntılar çözülebilir." diye konuştu.
Davutoğlu döneminde, Sakarya'ya bin yataklı bir hastane sözü verildiğinin, ancak bu sözün tutulmadığının sorulması üzerine, Üstün şu cevabı verdi:
"Bu meselede bizim göbeğimiz çatladı adeta. Çünkü hem Sayın Ahmet Davutoğlu hem de Sayın Cumhurbaşkanı iki sefer bu projeye sahip çıktı ve söz verdi. Fakat çıkış noktası Ahmet Davutoğlu olduğu için haset bir el sanki bu işi sürekli engelledi. O tarihte çok gerginlikler yaşadık. “Kim söz verdiyse gelsin o yapsın” sözünü dahi duydum. Çok gerildik o ortamda ama buna rağmen vazgeçmedik ve konuyu bir noktaya kadar getirdik. 24 Haziran seçimleri öncesi benim son yaptığım işlerden biri tüm prosedürleri tamamlayıp işi Yüksek Planlama Kurulu’nun imzasına kadar getirmekti. Tam seçim üzeri bu kurula iki dosya gitti. Sancaktepe ve Sakarya şehir hastaneleri dosyası... Orada Sakarya veto edildi Yüksek Planlama Kurulu Başkanı tarafından. Kurul Genel Sekreteri Sayın Lütfü Elvan’a bu konuyla ilgili bir dosya teslim ettim ve konuyu ikinci kez kurula götürmesini istedim. Benim takibim bu noktada bitti. Sonra bir gelişme olmadı maalesef."
Davutoğlu'nun 'sevilmesi' ile ilgili ise, Üstün şunları söyledi:
"Anadolu insanı, garip gureba Sayın Davutoğlu’nu çok sever. Ancak AK Parti’yi dışarıdan karıştıran, ülkede kaos ortamı oluşturmak isteyen, kamu kaynakları ile yalıda oturup sefa süren Pelikan ve avanesi ve benzer yapılar sevmez. Hendek operasyonlarını başlattığı için PKK sevmez. Parti içindeki yalaka takımı sevmez. Şeffaflığı savunduğu için, haksız kazanç ve ranta karşı olduğu için ihaleciler, rantçılar ve bedavacılar sevmez. Devlet işine ailesini karıştırmadığı için farklı yaklaşımlar sergileyenler sevmez. AB ile iyi ilişkileri savunup vizelerin kaldırılması için çaba sarf ettiğinden, ülkenin içine kapalı kalmasını isteyenler sevmez.
Ülkemizde başbakanlık, bakanlık, genel başkanlık yapmış Sayın Davutoğlu’nun ve onun istişare ettiği arkadaşlarını eve kapanıp hiçbir konuda fikir beyan etmemesini beklemek haksızlık olur. Tahminim o ki bu kişiler ülke meseleleri hakkında fikir beyan etmeye ve bundan sonra da siyaset yapmaya devam edeceklerdir."